Yılmaz Basım tarafından yeni yayınlanan “Benim Ailem: Atatürk’ün Saklanan Ailesi” isimli eserinde çok sayıda yeni arşiv belgesiyle Atatürk’ün ailesini inceleyen Yrd. Doç. Dr. Ali Güler: “Atatürk’ün ailesi hakkında günümüzde bazılarının ortaya attığı iddialar asılsızdır ve tamamen uydurmadır. Atatürk’ün ailesi hakkında bilim adamı olarak bugün bilmediğimiz bir şey yoktur”dedi.

Ali Güler yeni kitabı ile ilgili Sözcü'nün sorularını yanıtladı.

ATATÜRK ARAŞTIRMALARI İLE TANINIYOR


Atatürk’ün yaşamı hakkında belgelere dayalı olarak yaptığı araştırmaları ile tanınan Emekli Öğretmen Albay, Eski Anıtkabir Müze Komutanlarından ve Hacettepe Üniversitesi Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Ali Güler ile yeni yayımlanan “Benim Ailem: Atatürk’ün Saklanan Ailesi” isimli kitabıyla ilgili Sözcü'nün sorularını yanıtladı. İşte Güler'den çarpıcı yanıtlar...

Sayın Güler, günümüzdeki Atatürk’e yönelik saldırıları nasıl değerlendiriyorsunuz? Bu kitap bu saldırılara bir cevap olarak mı yazıldı?

-Günümüz Türkiye’sinde maalesef hastalıklı bir tarih anlayışı ile pek çok şey çarpıtılmakta, insanımızın özellikle de gençlerimizin kafaları karıştırılmaktadır. Bu hastalıklı zihniyetin sahipleri, tarihimize ait ne varsa tamamını günlük siyasi menfaatlerinin birer parçası haline getirmişler ve yalan yanlış bilgilerle kullanmaya başlamışlardır.  Ne tarih biliminin kural ve kaidelerine uyulmakta, ne de en basitinden insan olmanın gerektirdiği asgari değerlere itibar edilmektedir. Tarihimize, kültürümüze, inançlarımıza kısaca Türk milletini millet yapan ne kadar değer varsa tamamı siyasi çıkar uğrunda heba edilmiştir ve edilmektedir. Elbette Cumhuriyet ve esasları ile onu kuran iradeyi temsil eden, kurucu kahramanımız Mustafa Kemal Atatürk de bu hastalıklı zihniyetin hedefi durumuna getirilmiştir.
Belgesiz veya masa başında uydurulan sahte belgelerle Atatürk ve ailesi saldırı altına alınmış, Türk milletinin önemsediği değerler bakımından Atatürk yıpratılmaya çalışılmıştır. Bir atasözümüzde belirtildiği gibi “Yel kayadan ne alır?” Denilebilir. Evet! Yel kayadan bir şey eksiltmez. Fakat bu hastalıklı zihniyetin ürettiği yalanlarla mücadele edilmesi de şarttır. Mücadeledeki strateji, doğruların insanımıza anlatılması olmalıdır. Gerçekler anlatılmalıdır. Bu çalışmanın amacı işte tam da budur. Gerçek belgelerle Atatürk’ün ailesi ortaya konulacaktır.

Son yıllarda çıkan bazı kitaplarınızda ve bu eserinizde “saklanan” kavramını kullanıyorsunuz. Bunun özel bir nedeni var mıdır?

Burada kastedilen Atatürk’le ilgili belgelerin, bilgilerin “gizlenmesi” değildir. Tarihi bir kişilik olarak önümüzde duran Atatürk’ün olduğu gibi anlatılmamasına veya anlatılamamasına bir vurgu yapılmaktadır. Amacımız bu hastalıklı anlayışa hizmet eden mevcut Atatürk anlatımına tepki göstermektir. Gerçek Atatürk’ü anlatma gerekliliğine güçlü bir vurgu yapmaktır. Gerçek Atatürk’ün Türk milletinden saklanmasına işaret etmektir.
Ya bilgisizlikten ya da bilinçli bir şekilde yıllarca tarihi kişilik olarak kendi geçmişinden, kültürel çevresinden ve milletinden kopartılmış başka bir Atatürk, adeta “sanal” bir Atatürk anlatılmıştır. Sonuç ortadadır. Bizim çalışmalarımızın önemli bir işlevi de bu “saklanmışlığı” ortadan kaldırıp, gerçek Atatürk’ü kitlelerle buluşturarak hastalıklı zihniyete gereken cevabın verilmesidir.

Daha önceki kitaplarınızda Atatürk’ün şeceresi, ölümü, defin işlemleri, O’nu Mustafa Kemal’den Atatürk’e dönüştüren dehasını belgeleriyle ortaya koymuştunuz. Bu kitabınızda daha çok aile fertleri üzerine yoğunlaşmışsınız. Genel olarak söyler misiniz? Neler var?

Bu vesile ile şunu da belirtelim ki, ilk defa bu eserde kullanılan arşiv belgeleriyle Atatürk’ün özgeçmişinde, aile tarihinde eksik olan pek çok önemli konu açıklığa kavuşturulmuştur. Elbette eser, Atatürk’le ilgili tüm az bilinen veya bilinmeyen hususları aydınlatma ve mükemmellik iddiasında değildir. Yeni belgelerle, yeni bilgilerle, yeni tanıklıklarla Atatürk çalışmalarının gelişeceği tabiidir. Bu eser uzun yıllardır yaptığımız konuyla ilgili çalışmaların sonucu mahiyetindedir. Baba Ali Rıza Efendi, Anne Zübeyde Hanım, kardeşler, tabi bu arada ailenin en uzun ömürlü çocuğu olan Makbule Hanım, Üvey Baba Ragıp Efendi ve manevi evlatlar yeni belge ve bilgilerle kamuoyumuza sunulmaktadır. Mustafa Kemal Paşa ile ilgili olarak da son yıllarda yaptığımız bazı önemli araştırmalar eserin son bölümünü oluşturmaktadır. Eserin başında tarihi bir kişilik olarak gerçek Atatürk’ün doğru düzgün anlatılamamasının psikolojik nedenleri Sayın Prof. Dr. Abdülkadir Çevik Hoca’nın politik psikoloji çözümlemeleri çerçevesinde irdelenmeye çalışılmıştır. Yine eserin başında Atatürk’ün ailesi hakkında şüphe uyandıran bazı yerli ve yabancı yayınlar değerlendirilmiştir.
Bir bütün olarak bakıldığında, bir aile tarihi olan bu çalışma ile Atatürk’ün yaşamöyküsünü kaleme alacak olanlara derli toplu bir bilgi de sunulmuş oldu. Fakat esasen bu kitapla Atatürk’ün ailesi hakkında ortalıkta dolaşan asılsız ve pek çoğu maksatlı iftiralara bilimsel olarak bir cevap da verilmiş oldu.
Sayın Güler kitaba biraz daha içerden bakarsak, yeni olarak ne var?

Öncelikle daha önce kamuoyumuza yansıyan Ali Rıza Efendi’nin ölümünden sonra Zübeyde Hanım’a ve çocuklara maaş bağlanması hakkındaki belgenin geniş bir değerlendirmesi bu eserimizde yer alıyor. Ayrıca ilk defa bu eserde yer alan bir belge de Makbule Hanım’ın ölümünden yaklaşık olarak bir yıl önce evlatlık edindiği dört kişi ile ilgili bir mahkeme kararı. Bu konu, kamuoyu tarafından bilinmeyen, bilim âleminde de sadece evlatlıklardan birisi olan Abdürrahim Tunçak’ın eşi Mualla Hanım bağlamında bilinen bir konudur ve önemlidir.
Yine Ali Rıza Efendi’nin ve Zübeyde Hanım’ın hayatı bu eserde daha ayrıntılı bir şekilde yazılmıştır. Mesela Ali Rıza Efendi’nin mezarı hakkında burada derli toplu, ayrıntılı bir bilgi verilmiştir. Mustafa Kemal’in doğum tarihi ile doğduğu evin hikâyesi yeni belgelerle bu eserde zenginleştirilmiştir. Mustafa Kemal’in bilinen ve bilinmeyen bütün nüfus kayıt belgeleri değerlendirilmiştir.
Belki garibinize gidecek ama bu kitapta Zübeyde Hanım’ın ölüm tarihi, Makbule Hanım’ın doğum tarihi gibi pek çok yanlış bilinen konu düzeltilmiştir.
Kitapta kullanılan bütün belgeler (orijinalleri ve çeviri yazıları) ve birçok yeni fotoğraf eserin eklerine konularak okuyucunun hizmetine sunulmuştur.

Bu söyleşi için teşekkür ederiz. Son olarak eklemek istediğiniz bir şey var mı?

Efendim, yerli yersiz, inanarak veya inanmadan modaya uyarak Atatürk’e saldıranlara şunları söylemek isterim: Atatürk, kendisine saldıranların anlayamayacağı kadar büyüktür! Soyu sopu bellidir. Türklüğü ile daima gurur duymuştur. İslam’a en büyük hizmeti yapan devlet adamıdır. Bugün gurur duyduğumuz ne varsa hepsi o’nun eseridir. Cumhuriyet, laik-demokrasi, üniter-ulus devlet, kadın hakları, modern hukuk düzeni, milli ekonomik kalkınma vs… Dünya milletler ailesi içinde Türkiye’yi öne çıkaran ve bölgesinde farklılaştıran ne varsa hepsini Atatürk’e borçluyuz. Bunu kimse unutmamalıdır, özellikle de gençlerimiz…