Marty karakterinin gideceği günü girdiği "Zaman Makinesi" içinde yer alan mekanizma. 

Bilimkurgu filmlerini bir nesle sevdiren Geleceğe Dönüş serisinin ikinci filminde ana karakter Marty McFly çocuklarının hayatını kurtarmak için 21 Ekim 2015'e "dönüyordu."

Daha önce internette fotoşoplanmış zaman makinesi görüntüleri ile o günün geldiği söylenmişti ancak orijinal tarih aslında tam olarak bugün.

Profesör Brown'un icat ettiği zaman makinesi ile geleceğe dönen Marty tabi ki ezeli düşmanı Biff Tannen'dan burada da kurtulamıyordu...

Robert Zemeckis'in yönettiği film kült yapımlar arasında önde geliyor, bir nesil 21 Ekim 2015'i bekledi diyebiliriz ve onlar bugün dünyanın her yerinde Geleceğe Dönüş özel partileri verecek film bazı sinemalarda tekrar gösterilecek.

Filmin yönetmeni yeni yayımlanan bir kitapta geleceğe yolculuk yapılan filmlerden aslında "nefret ettiğini." söylüyor.

Zete.com'dan Cem Elgün'ün hazırladığı derlemede Filmin bugüne dair tahmin ettiği bildiği ve yanıldığı noktalar listelenmiş:

Filmin doğru bildiği teknolojiler:


– Düz ekran televizyonlar: Televizyonlarımızın salonumuzun yarısını kapladığı 80’li yıllarda vizyona giren ‘Geleceğe Dönüş 2’ o dönemden düz ekranların hayatımıza gireceğini doğru bildi. LCD teknolojisi sayesinde yer kazanmamızı sağlayan ve televizyonun ömrünü uzatan düz ekranlar, 2000’lerin başından itibaren piyasa sürüldü.


– Video konferans teknolosiji: Internetin olmadığı, yurt dışını aramak için bile aynı numarayı birkaç kez çevirmemiz gereken bir dönemde günün birinde binlerce kilometre uzakta bulunan biriyle görüntülü konuşma yapmak aklımızın ucundan bile geçmezdi herhalde. Filmde Marty McFly’ın iş arkadaşıyla video konferans yaptığını görüyoruz. Bugün FaceTime, Skype ve Gmail gibi uygulamalar sayesinde günün her anında, yolda yürürken bile görüntülü konuşma yapabiliyoruz.



– Üç boyut ve hologram: Filmde 2015 yılında olduğu gibi, bugün gerçek hayatta da üç boyutlu görüntü önem kazanmış durumda. Üç boyutlu televizyonlar, üç boyutlu filmler hayatımıza girdi bile. Holograma gelince… Filmdeki gibi mağazaların girişinde Marty McFly’ı yemeye çalışan hologram köpekbalıkları olmasa da, hologram günümüzde kullanılmaya başlanan bir teknoloji haline geldi. 2012’de Coachella festivalinde rapçi Tupac’in hologramı sahnede sergilenirken, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan da partisinin İzmir mitingine hologramla katıldı.

– Dronlar: Son bir iki yılın flaş teknolojisi insansız hava araçları dronlar oldu. Kullanımları bir anda o denli arttı ki, yarattıkları güvenlik sorunlarına hazırlıksız yakalandık. Geleceğe Dönüş filmi dronların kullanımlarını gayet iyi yakalamıştı. Aradaki tek fark, filmdekinin tersine, insanlar bugün köpeklerini halen kendileri gezdiriyorlar. Teknoloji uzmanları dronların önümüzdeki yıllarda hayatımızda daha fazla yer alacağını ve birçok serviste kullanılacağını belirtiyorlar.

– Tabletler: Geleceğe Dönüş’ün çılgın bilimadamı Doc Brown, 2015 yılında Marty McFly’la o efsane saat kulesinin önündeki buluşmalarında kendisine bir tablet uzatıyor. Bilgisayarların kasa büyüklüğünde olduğu bir dönemde, elimizde tutabileceğimiz, sadece bir ekrandan ibaret olan bir teknoloji hayal bile edemezdik. Bugün yıllık 233 milyon adet satışla tablet teknolojisi hayatımızın değilişmez bir parçası oldu.

– Gerçeklik artırıcı gözlükler: Filmde Marty McFly’ın gelecekteki çocukları yemek masasında telefonla konuşabilmek ve yemek yerken televizyon seyredebilmek için gözlükler takıyorlar. Google’ın 2013 yılında kamuoyuna tanıttığı Google Glass ve Oculus Rift gibi modellerle sanal gerçeklik hayatımıza yavaş yavaş girmeye başladı. Microsoft’un yakın bir zamanda tanıttığı Hololens ve diğer üreticilerin modelleriyle sanal gerçeklik bilgisayar oyunlarında çığır açacak.

Üzerinde çalışılanlar:

– Uçan kaykay: Filmde 2015 yılına dair bir numaralı teknolojik ilerleme Marty McFly’ın yanından ayırmadığı ve herkesin dikkatini çeken uçan kaykayıydı. Bugün maalesef böyle bir teknoloji halen mevcut değil. Japon araba markası Lexus geçtiğimiz aylarda üzerinde çalıştığı ‘hoverboard’ modelini kamuoyuna tanıtmıştı. Kaliforniya’da bulunan Arx Pax da kendi uçan kaykayı üzerinde çalıştığını duyurmuştu. Uçan kaykayların ne zaman piyasaya çıkacağı bilinmez ama her halükarda kullandığı manyetik teknoloji nedeniyle Marty McFly gibi suyun üzerinde hareket edemeyeceği kesin.


– Kendi kendini bağlayan bağcıklar: Filmdeki gibi bağcıklarını kendi kendine bağlayan ayakkabı modelleri hala piyasaya çıkmadı. Eğer böyle bir şey olsaydı sadece çocukların değil hepimizin hayatı kolaylaşırdı. ‘Geleceğe Dönüş’ serisinden ne kadar ilham aldıkları bilinmez ama geçtiğimiz aylarda ayakkabı ve spor giyim üreticisi Nike, kendi kendini bağlayan ayakkabılar üzerine çalıştığını açıkladı.


Filmin bilemedikleri:

– Uçan arabalar: Hava otoyollarına ve uçan arabalara, hatta zamanda yolculuk yapan arabalara sahip olmak çok güzel olurdu ama bugün 2015 yılında arabaların hala dört tekerleği var ve karadan gidiyorlar. Otomobil sektörü bu açıdan belki de diğer sektörlere göre daha yavaş gelişiyor. Her ne kadar otomobil helikopter arası bir prototip üretilmiş olsa da, uçan arabaların hayatımıza girmesi için daha uzun bir süre beklememiz gerekecek.


– Gençleştirici maskeler: Filmde Doc Brown’ın gençleşmek için kullandığı maskeler maalesef halen gerçek değil. Estetik salonlarında çeşitli yollardan operasyonlar yapabiliyor olsak da, kendi kendimize uygulayacağımız ve bizi bir anda gençleştirecek maskeler hala çok uzak bir ihtimal.

– Faks makineleri: Filmde faks makineleri yaygınlaşmış görünüyor. İnsanlar birbirleriyle haberleşmek için faksı kullanıyor, hatta faksla işten kovuluyor. Birçok yeni teknolojiyi doğru bilen ‘Geleceğe Dönüş’ serisi bu konuda ciddi şekilde yanılmışa benziyor. Bir zamanların resmi haberleşme sistemi olan faks bugün neredeyse kaybolmak üzere.

– Internet ve akıllı telefonlar: Burada internete ve cep telefonlarına ayrı bir parantez açmak istiyoruz. 90’lı yılların sonlarında piyasaya çıkan cep telefonları -bugün artık akıllı telefonlar- ve iletişimde çığır açarak 21. yüzyılın en büyük buluşu olabilecek internet ‘Geleceğe Dönüş’ün gözünden kaçmış bulunuyor. Her ne kadar bir sahnede Doc Brown Marty McFly’a bir tablet uzatsa da, filmde cep telefonunun ve internetin kullanımına dair herhangi bir işaret bulunmuyor.


– Kadın başkan ve Kraliçe Diana: Filmde 2015 yılını konu alan gazetelerde ABD’yi bir kadın başkanın yönettiğini, Büyük Britanya Kraliçesi’nin ise (aslında pek de mümkün olmayarak) Prenses Diana olduğunu öğreniyoruz. Eğer Hillary Clinton Obama’yı geride bırakmış olsaydı bugün gayet tabii başkanlık koltuğunda oturuyor olabilirdi. Eğer Clinton Demokrat Parti’nin ön seçimlerini kazanırsa 2017 yılında ABD’nin ilk kadın başkanı olabilir. Filmin Diana’nın genç yaşta ölümünü bilememesi kadar doğal bir şey olamaz ancak Diana hayatta olsaydı bile hiçbir zaman Kraliçe ünvanını alamayacaktı. Elisabeth’ten sonra tahta geçecek ve kral olacak Charles’ın Prenses eşi olarak kalacaktı.