Boğaziçi manzaralı kamu arazisi üzerine kaçak bina diken gariban (!), işine gelmeyen mahkeme kararlarını yok sayar. Yapılan tebligatlarını yırtıp atar. Belediye ekiplerine karşı koymak için örgütlenir. Medyaya haber uçurur. Hafriyat makineleri yıkım için gelince, “elinde bıçak-kucağında çocuk” dama çıkar. Eğer üstüme gelirseniz, kendi evladımın boğazını keserim diye bağırır. Kimsenin böyle bir olaya izin vermeyeceğinden emindir. Tahmini tutar. İş makineleri geri çekilir, yıkım ertelenir ve sonunda iptal edilir. Zafer, cazgır garibanındır. Bu olay emsal olur. Herkes yapıyor, ben niye yapmayayım diyenler sıradadır. Kentin çevresinde başlayan gecekondulaşma, kentin içinde “gündüz-kondu”laşmaya dönüşür.

ALLAH İNSANI ALIŞTIĞINDAN GERİ KOMASIN

Avrupa Birliği ve onun en önemli kurumu olan Para Birliği, nispeten fakir olan üye ülkelere, zenginlerin parasal yardım etmesini öngörmüştür. Buna karşılık, yardım alanlara da belli malî kurallara uyma zorunluluğu getirmişti. Yunanistan AB’ye üye olunca sunulan nimetlerden dibine kadar yararlandı. Ama “devlet bütçesini denk tutmak” gibi çok temel bir ilkeye uyma külfetine katlanmadı. Pek tabii, bu günahı tek başına işlemedi. “Her kel batakçının, bir kör bankacısı vardır” özdeyişine uygun olarak, kendisine borç verecek birilerini hep buldu. Sonunda “ülkeyi satsa, ulusal borçlarını ödeyemeyecek” hale düştü. Yani “takke düştü, kel göründü”. Bu olay üstüne Almanya’nın patronajı altında AB yetkilileri kolları sıvayıp, Yunanistan’ı içine düştüğü mali bataklıktan çekip çıkarmaya karar verdi. Kurtarma harekâtı, Yunan halkının refah düzeyini yüzde 25 düşürdü. Halk cefa çekti, Başbakan Samaras çok zorlandı. Ama popülist-komünist Çipras ve ekibi iktidara gelinceye kadar, bu operasyonu ipi koparmadan sürdürdü.

SAMARAS’A VERİLMEYEN TAVİZ ÇİPRAS’A NİÇİN VERİLSİN

Ancak dar gelirli halk “bazı Yunanlar AB parası yiyerek semirmiş olabilir; ama ben yemedim” havasına girmiş, isyanları oynuyordu. Bu rüzgârı yakalayan Çipras “İşbirlikçi Samaras’ın AB’den alamadığını ben alırım” diyerek seçimi kazandı. Elindeki koz, “istediklerimi vermezseniz Euro’dan çıkarız” tehdidiydi. Şüphe yok ki; AB’nin isteyeceği son şey, Yunanistan’ın, Euro’dan çıkmasıdır. Bu, Yunanistan için kötüdür. Çıkmakla, Yunanistan, hiçbir sorunu daha kolay çözemez. İktisaden çok önemli olmasa da, Yunanistan’ın Euro’dan çıkışı AB için tam bir fiyasko olur. Diğer yandan taviz verilirse emsal teşkil eder, AB gecekondulaşır endişesi var. Almanlara göre “ibret-i âlem” için, Yunanistan’ın Euro’dan çıkmasına izin verilmelidir. Bu yapılmazsa, AB’de malî disiplin bir daha kurulamaz diye düşünüyorlar.
Son söz: Her karar, bir hata tercihi içerir.