Sevgili okuyucularım, ülkemizi uluslararası alanda rezil edecek yeni bir gelişme ortaya çıktı.
Bildiğiniz gibi AKP iktidarı belli ülkelerle kavgalı.
Bazıları komşumuz, bazıları değil.
Suriye, İran ve Mısır, bunların nefret ettiği ülkelerin en başında geliyor.
Bizim sorumsuzlar o ülkelerin iç işlerine sürekli müdahale ettiler, karıştılar, içlerine fesat sokmaya kalkıştılar.
Suriye olayını hepimiz biliyoruz. Suriye’nin içini kaşıdılar...
“Esad’ı devireceğiz, cuma namazlarını bundan sonra Şam’da kılacağız, orası zaten bizim eski vilayetimizdir’’ gibi saçma sapan ve gülünç gerekçelerle Suriye’deki İslamcı terör örgütleriyle birlikte PKK’ya da silah, cephane, gıda ve para yardımı yaptılar.
Fakat gelin görün ki Esad devrilmedi.
Ancak ülkesi harabeye döndü, on binlerce kişi öldürüldü.
İki milyonu aşkın Suriyeli Türkiye’ye sığındı. Şimdi onları beslemekle meşgulüz.
Üstelik Esad rejimi savaşta yıpranınca, Suriye’de yeni komşularımız oldu.
PKK, IŞİD, Müslüman Kardeşler, El Kaide vesaire... Sınırlarımız yol geçen hanına dönüştü.
Suriye’yi mahveden Tayyipgiller şimdi dünyaya el avuç açtı, ağlaşıp kendilerini acındırmaya ve para koparmaya çalışıyorlar:
“Biz bu kadar insanı beslemek zorunda mıyız, acele para gönderin.’’
Kimsenin, hiçbir ülke ve uluslararası kuruluşun gönderdiği yok. Mutlaka içlerinden “Kendi düşen ağlamaz’’ diyorlardır.

* * *

Bizim sorumsuzların şimdi en büyük düşmanı, Esad‘la birlikte Mısır!.. Çünkü Mısır’da laik bir yönetim kuruldu.
Şeriatçı Müslüman Kardeşler saf dışı bırakılınca bizim Tayyipgillerin tepesi fena halde attı.
Şimdi çeşitli yöntemlerle Mısır’ın iç işlerine karışıp yönetimi devirmeye çalışıyorlar!
Birkaç gün önce gerçekten utanç verici bir olay ortaya çıktı:
İstanbul’da korsan yayın yapan bazı televizyon kanalları var. Bunlar sadece Mısır’a yönelik yayın yapıyor. İsimleri Rabia, Al Shark, Mukamilin ve El Alan.
Amaçları Mısır halkını isyana kışkırtmak, hükümetini yıpratmak.
Yayınların tamamına yakını şeriat üzerine...
Ve Müslüman Kardeşler isimli terör örgütünün sözcüleri...
Mısır halkı hükümetine karşı isyana çağrılıyor, şiddet kullanması isteniyor.
Kanalların başında Mısır asıllı şahıslar var.
Takkeli, cübbeli, çember sakallı...
Onların Türk danışmanları da mutlaka olması gerekir ama işin o boyutunu bilemiyorum. Eğer varsa, onların bizim hükümetle şeriatçı terör örgütleri arasında arabuluculuk yapıyor olması gerekir.
Bu kanallar Türkiye’de kurulmuş, İstanbul’un Bağcılar semtini üs olarak seçmiş ve oradan Arapça yayın yapıyor.

* * *

Böyle bir olaydan hükümet, MİT, RTÜK ve polisin haberdar olmaması mümkün değildir. Her şey onların gözleri önünde oluyor.
Ancak hepsi görmezden geliyor.
Türkiye Cumhuriyeti herkesin her şeyi yapabildiği dingonun ahırı değil.
Sen nasıl oluyor da İstanbul’dan başka bir ülke aleyhine yayın yapıp halkını isyana ve şiddet kullanmaya davet ediyorsun?
Kendi hükümetine muhalefet yapacaksan gidersin Mısır’a, ne yapacaksan oradan yaparsın.
Ama burada asıl sorun bizimkilerden kaynaklanıyor:
Bir devlet, bir hükümet düşünün ki yabancı bir ülkeye yönelik bu korsan yayınlara göz yummakta, el altından destek vermektedir!
Sen Mısır’a düşman olabilirsin, o ülkenin laik rejimini yıkmayı kafaya koymuş olabilirsin... Ama bu yayınlara göz yumma hakkın yoktur.

* * *

Anımsayın, bir zamanlar Roj tv isimli bir yayın kuruluşu vardı.
Danimarka’dan PKK’nın sesi olarak yayın yapardı.
Şimdi İstanbul’daki korsan Mısır televizyonlarına göz yuman, onları Türkiye’de barındıran hükümet, o kanalın kapatılması için bütün Avrupa ülkelerine kendince baskı uygulamıştı.
Şimdi ise rüzgarlar 180 derece yön değiştirmiş durumda!
Korsan televizyonların yetkilisi bakınız ne diyor:
“Türkiye misafirlerini çok iyi ağırlayan bir ülke. Bize karşı sunulan imkanlar karşısında mahcup durumdayız!..’’
Demek ki onları çok iyi ağırlıyoruz, çok imkanlar sağlıyoruz!
İyi ağırlamak çok para gerektirir. Televizyonculuk zaten çok para isteyen bir iştir.
O halde değirmenin suyu nereden geliyor?
Kimler nereden besliyor bu herifleri?
Bütçeden mi, örtülü ödenek parasından mı, nereden?

* * *

Yine anımsayalım, Irak’ın eski Cumhurbaşkanı Yardımcısı Tarık El Haşimi bir sürü yolsuzluğa karışmış, ayrıca çok sayıda masum insanı öldürtmüştü. Mahkemeye sevk edildi ve ceza aldı.
Olacakları tahmin eden Haşimi ülkesinden kaçıp Tayyip’e sığındı... Çünkü Sünni mezhebinden idi.
Tayyip ona İstanbul’da villa, emrine devletin 17 korumasını ve zırhlı araçlarını verdi.
Bütün harcamalar mezhepçilik uğruna örtülü ödenekten yapılıyordu.

* * *

Son birkaç soru:
Bizim aymazlar Mısır’la niçin papaz oldu? Mısır bize terör mü ihraç etti, canımızı sıkacak ve bizi zor durumda bırakacak eylemlere mi girişti? Şu veya bu konuda düşmanlık mı sergiledi?
Hayır!..
Bu olanların tek nedeni, Mısır’da şeriatçı örgütlerin yenilgiye uğratılıp laik bir yönetim kurulmuş olması.
Tayyipgiller işte bunun hazımsızlığını yaşıyor...
Ve İstanbul’da kurdurulan, büyük olasılıkla bizim vergilerimizle beslenen korsan televizyon kanallarına, Mısır yönetimini devirmek (!) için özgürce yayın yaptırılıyor.
Ayıptır be, dünyaya rezil oluyoruz.