Sevgili okuyucularım, seçim yaklaştıkça hepimiz iktidar palavralarını daha iyi görme fırsatını buluyoruz.
Yollardaki panolar bunlarla dolu.
Yapıyoruz, yapacağız, edeceğiz, söz veriyoruz!..
İş o boyuta vardı ki, Mr. Davutoğlu Ahmet, evlenmek isteyenlerin uygun eş bulamadıkları takdirde kendilerine başvurmasını istedi.
Gazetelere tam sayfa verilen seçim ilanları bu asılsız vaatlerle dolu.
- Gençler maaşa bağlanacak. İsteyen herkes iş sahibi olacak.
- Emekliler köşeyi dönecek.
İlanlarda aynen şu ifade yer alıyor:
“Emekliler, sizin için ne yapsak az. Şimdi de bütün emeklilerimize 1.200 TL daha ek zam yapıyoruz!”
Bu ülkede yerlerde sürünen milyonlarca emekli var. İktidar onları “Baş belası” olarak görüyor, emekliler olmasa bütçe açığı bu kadar büyük olmazdı diyor.
Şimdi emekliler şunu sorsa:
“Yaaa kardeşim, 13 yıldan beri iktidarda kim var? Bu palavraları şimdi atmak yerine niçin yıllardır uygulamaya geçirmediniz? Aklınız başınıza seçim öncesinde mi geldi?”
Acaba yanıt vermeleri mümkün olur mu!

* * *

Yalanın haddi hesabı yok. Yine reklam panolarından ve gazete ilanlarından öğreniyoruz:
- “Asgari ücret 1.300 TL. 2016’da (Yani seçimden sonra) bunu gerçekleştireceğiz.
- Gençlere iş başında eğitim (?) geliyor. Programa katılanların 6 ay boyunca maaşı bizden. İşe devam edenlerin SGK primleri de 42 ay boyunca bizden.
- Kendi işini kuran gençlere 50.000 TL karşılıksız ve geri ödemesiz destek vereceğiz.”
Türkiye’de her yaştan ve her kesimden 3 milyon 800 bin kayıtlı işsiz var. En büyük işsizlik ise gençler arasında.
Özellikle üniversite mezunlarının tamamına yakını iş arıyor ama bulamıyor.
Bu durumda “Ne iş olsa yaparım abi” gençliği yetişti.
Bu olanlar konusunda 13 yıl boyunca hiçbir önlem almayan, utanma duymayan, sadece yandaşlarına köşe döndüren bir iktidar şimdi çıkmış ortaya, bu palavraları sıkıyor.
Milyonlarca gencimizi ve onların ailelerini acaba aptal, salak mı zannediyor?

* * *

Dünkü gazete ilanlarından yola çıkarak anlatmayı sürdürüyorum...
“İnsan dostu engelsiz şehirler inşa ediyoruz!”
Engelsiz şehirler ne demek?
Neymiş bu şehirler, neredeymiş, nasıl oluyormuş, hangileri imiş!..
Bir bilen varsa Allah rızası için anlatsın da öğrenelim!
13 yıldan bu yana İstanbul ve Ankara başta olmak üzere bütün şehirlerimizi yağmaladılar, yandaş asalaklara peşkeş çektiler, yeşili yok ettiler, şehirlerimizi beton yığınlarına dönüştürdüler.
Tam da seçim gelirken çıkmışlar ortaya, yüzleri hiç kızarmadan vaatlerde bulunup oy istiyorlar.
Yapmadılar, yapamadılar!..
Şimdi seçim yaklaşınca, kendi hayal dünyalarını binbir yalan söyleyerek Türk Milleti’ne yutturmaya kalkışıyorlar.

Bir yalan daha böyle çöktü


İstanbul’da Gezi olayları sona ermişti. Hemen ardından yandaş Star Gazetesi’nde Elif Çakır isimli örtülü bir gazeteci kadın tarafından yapıldığı iddia edilen bir söyleşi yayınlandı.
Söyleşi ses getirdi.
Tayyip Meclis kürsüsünde ve her yerde “Gezi’de benim başörtülü bacıma da saldırdılar” diye nutuk atıyordu. Yandaş basın bu durumda boş duracak değildi ya!..Hemen bir söyleşi ayarlandı.
Elif’in yaptığı fotoğraflı söyleşi şöyle idi:
Kendisinin yüzü önden görünüyor, karşısında ise fotoğrafı enseden çekilmiş yine örtülü bir kadın oturuyordu.
Kadın İstanbul’da AKP’li Bahçelievler Belediye Başkanı olan şahsın gelini Zeynep idi! Gezi olaylarında Kabataş’ta nasıl saldırıya uğradığını, başına gelenleri (!) ballandıra ballandıra anlatıyordu:

* * *

“Yanında küçük bebeği var, orada kocasıyla buluşacak. Tam o sırada karşıdan gelen Gezi’ci kadınlar kendisine örtülü olduğu için küfretmeye başlıyor. Hemen ardından yeni gelinin yanına 100 dolaylarında erkek yaklaşıyor.
Bunların ellerinde deri eldiven var, belden üzerleri çıplak. Gezi’ci erkekler yeni geline küfrediyor, saldırıyor, tacizde bulunuyor, sağını solunu elliyor, kalçaları morarıyor! Bebek arabadan düşüyor, gelin hanım yere yuvarlanıyor.
Erkekler yerde iken onun üzerine işiyor. Gelin hanım zor kurtulup ellerinden kaçmayı başarıyor. Evine gittiği zaman her tarafı idrar kokuyor. Günler geçtiği halde idrar kokusu geçmiyor ve psikolojik çöküntüye giriyor.”
Anlatımları ve gazetede tam sayfa yer alan söyleşi özetle böyle!

* * *

İsmet Berkan, Balçiçek Pamir gibi bazı gazeteciler hemen devreye girip “Olay doğru” diyorlar. Hatta İsmet, olayın videosunu gördüğünü iddia ediyor.
Oysa haber tümüyle yalan ve masa başında uydurulmuş. Gelin hanım sonrasında polise gitmiyor, savcıya başvurmuyor. Olay sonrasında polis tarafından incelenen ve uçan kuşu bile kaçırmayan MOBESSE kameralarında öyle bir görüntü yok.
Dolayısıyla Tayyip’in “Başörtülü bacıma saldırdılar” iddiası da havada kalıyor.
Kabataş söyleşisi yandaş gazetede 13 haziran 2013 günü yayınlandı.
Sonrasında burada konuyla ilgili belki 10 ayrı yazı yazdım, böyle bir olay olmadığını, yeni gelinin bazı cinsel fantazilerini bu vesile ile piyasaya sürdüğünü savundum... Ve haklı çıktım.

* * *

Esas bomba dün Taraf gazetesinde patladı. Gazetenin şimdiki yazarı Murat Seçkin o dönemde Star Gazetesi’nin editörü imiş.
Elif Çakır’ın hazırladığı söyleşi sisteme düşüp okuması için önüne gelince, şaşkınlığını gizlemeyip kendisine “Bütün bunları bu kadın mı anlattı” diye soruyor ve sonrasını yazısında anlatıyor. Elif’in yanıtı ilginç:
“Psikolojik olarak zor durumdaydı. Konuşacak hali yoktu. Ne anlatabilirdi ki? Ama ne demek istediğini ben anladım!..”
Türkiye yıllardır yandaş medyanın böylesine yalanları ile yönetiliyor.
İbret olsun, ders alınsın.