Dini siyasette kullananlar, tıpkı oy hırsızlığı gibi “inanç hırsızlığı” yapıyor!..
Şu günlerde inanç sömürüsüyle oy avcılığı yapanlar ülkeyi istila etti...
Üstelik kendilerinden olmayanları “inançsız” diye yaftalayarak...
Bir de “inançlı hırsızlar” var!..
“İnanç” ile “hırsızlık” yan yana gelebilir mi?..
Hırsızsa “inançlı” değildir...
İnançlıysa hırsızlık yapamaz!..
Ama adam hem “İnançlıyım” diyor, hem hırsızlık yapıyor!..
Bugün toplumu en çok tedirgin eden konu 7 Haziran’daki muhtemel oy hırsızlığı...
Meydanlardaki inançla yapılan oy hırsızlığından çok, sandıktaki ve bilgisayarlardaki hırsızlıktan endişe ediliyor...
Ve toplumun büyük bir kesimi 7 Haziran akşamından itibaren çok kuşkulu bir sürecin başlayacağını düşünüyor...

* * *

Bir okurum endişelerini şöyle dile getirmiş:
“Oy ve Ötesi isimli sivil toplum kuruluşunun 50 bin gönüllü toplaması çok sevindirici bir olay, bu zamana kadar yapılanlara karşı...
Fakat benim bu konudaki endişelerimin en başında gelen, sandıklardaki oyların sisteme girmesi sırasında yapılacak olan ‘yanlış’ girişler...
Çuval çuval getirilen oyların ilçe seçim kurulunda merkezi sisteme girmesi ne kadar sağlıklı?.. Orada çalışan bir kişinin CHP’ye verilen oyu AKP’ye yazması mümkün mü?..
Tam bu sırada maazallah kedi trafoya girer de elektrikleri keserse vay halimize, sittinsene gitmez başımızda bulunan iktidar denen zat-ı muhteremler”

* * *

Okurumuz, hak, hukuk, adalet taşıması gereken binalarda çalışanların halkta yarattığı güven kaygısı dururken, seçim kurullarındaki insanların güvenirliğini sorguluyor...
Okurumuz, böyle düşünen yüzbinler gibi çok haklı...
Sisteme girişlerde bir rakam oynaması, bir sıfır fazlalığı veya eksikliği her şeyi değiştirebilir...
Trafolara kedi de girebilir, deve de...
İnanç hırsızları iktidar koltuğunu, trilyonları kaybetmemek için her türlü sahtekarlığı yapabilir...

* * *

Bakınız daha en başta... Almanya’nın Frankfurt kentinde gurbetçi seçmenler oylarını kullandıktan sonra, cep telefonuna gelen başka bir T.C. kimlik numarasıyla ikinci defa oy kullanmaya çalıştığı iddia edilen sandık kurulu başkanı Diyanet imamı hakkında tutanak tutuldu...
Yine Almanya’nın Düsseldorf kentinde ise başka bir Diyanet imamı, oy vermeye gelenlere “Ak Parti’nin yeri burası buraya basın” derken görüldü....
Her ikisi de imamdı, “inançlıydı”, ama sandıktaki görevlerinden alındı...
Acaba Diyanet İşleri Başkanlığı bu iki imam hakkında bir yaptırımda bulundu mu?!.

* * *

İnançlı adam hırsızlık yapar mı?..
Bir insan hem inançlı, hem hırsız olabilir mi?..
Ama Yeni Türkiye’de olabiliyor!..
Hırsızlar cenneti Yeni Türkiye’ye hoş geldiniz!..

Kral Salman

Suudi Arabistan dini kurallarla yönetilen bir krallık...
Demokrasinin zerresi yok...
Ama Suudi Arabistan Kralı Salman, bir foto muhabiri gazeteciye tokat atan Kraliyet Merasim Başkanı‘nı görevden aldı...
Gazetecilere destek için en yakınındaki kişiyi cezalandırdı...
Gazeteci Abdullah-el-Bergawi bu olayı “Biz gazeteciler için harika bir gün. Kral Salman halka kimsenin hukukun üstünde olmadığını, insanların onuruna saygı duymayanların eylemleri ve sözlerinden sorumlu olduğunu gösterdi” diyerek değerlendirdi...
Ve benim de aklıma Yeni Türkiye‘deki ileri demokrasi (!) geldi...
Gazetecilere yasakların uygulandığı, havuz medyasının oluşturulduğu, en ufak eleştirilerde bizzat Cumhurbaşkanı tarafından ceza davalarının açıldığı ileri demokrasi...
Ve yine aklıma, bu ileri demokraside yere yıkılan Somalı kömür işçisine hırsla, kinle şut çeken Başbakanlık Danışmanı’nın halen görevine devam ettiği geldi...