Gazetelere bakıyorsunuz, televizyonu açıyorsunuz tek bir iyi haber yok...
“Savaş” diyemiyoruz, ama ülkenin bir bölgesi savaş alanı halinde!..
Dün 1 şehit haberi daha aldık...
4 günde 75 teröristin öldürüldüğü bildiriliyor...
Üstelik bu olaylar Gabar, Cudi dağlarında, kırsalda değil, şehir içlerinde meydana geliyor!..

* * *

TV kanallarında görüyoruz, askerler evlerin köşesini siper etmiş, tanklar sokaklarda dolaşıyor...
Başınızı başka tarafa çevirdiğinizde Ege’de yine facia...
Tekne battı, 10’u çocuk, 4’ü kadın, 18 kaçağın cansız bedeni Ege sularından çıkarıldı...
Teknenin kamarasında kalıp boğulan bir anne, bebeğine sarılmış emzirirken bulundu...
Dayanılır gibi değil...

* * *

Diyarbakır’ın Sur İlçesi ile Şırnak’ın Cizre ve Silopi ilçeleri harabe halinde!..
Binalarda binlerce mermi ve roket deliği...
Yıkık dökük binalar...
IŞİD’in işgal ettiği Suriye kasabalarına benziyor!..
Ve can havliyle yatağını yorganını toplayıp kaçan insanlar...
Tıpkı IŞİD’den Türkiye’ye kaçan Suriyeliler, Türkmenler, Yezidiler gibi...
Kendi ülkemizde göç dalgası yaşıyoruz...
Havada barut ve ölüm kokusu var!..

* * *

Elbette bu olayların gerçekleşebilmesinde iktidarın terör karşısında “çözülme” sürecine girip kulağının üstüne yatmasının, ihmaller zincirini halka halka örmesinin büyük suçu bulunuyor!..
Ancak, PKK terör örgütünün onlar adına “savaş verdiğini” ileri sürdüğü bölge halkına büyük ihaneti var!..
PKK, o bölgede Kürt kökenli vatandaşlarımıza dünyayı zindan etti!..
İnsanlar, evlerinden yurtlarından oldular, evleri harabe haline geldi...
Kendi ülkelerinde “mülteci” durumuna düştüler..
Ticari ve sosyal hayat tamamen durdu...
Çocuklar, okullarından mahrum kaldı...

* * *

Diğer yanda Rusya...
Kar maskeli özel kuvvetler Türk sermayeli bankaları basıyorlar, Putin’den her gün yeni bir tehdit işitiyoruz...
Irak’a asker çıkarmışız, o da ayrı bir dert...
Bir kısmını çekmemiz bile yetmedi, “işgalci” damgasını yedik...
Obama telefon ediyor, “Irak’tan askerinizi çekin” talimatı veriyor, her gün daha çok itibar kaybeden iktidarın yine de fiyakasından geçilmiyor...

* * *

Kâbus dolu günler yaşıyoruz...
İsrail ile “zoraki nikahı” büyük bir başarı gibi topluma enjekte etmeye çalışarak günü kurtarmaya çalışan bir iktidarın elindeki Türkiye, kaptanı olmayan pusulasız bir gemiye benzedi!..
Tek bir iyi haber alabilmek ve iyimser olabilmek için hiçbir umut yok!..

Demirtaş’ın çöküşü!..


7 Haziran öncesindeki Selahattin Demirtaş’tan bugün eser yok!..
Hendekleri savunan Demirtaş şunları söylüyor:
“Silip süpürme operasyonuymuş... Siz kimsiniz?.. Siz kimi nereden süpürüyorsunuz?.. Siz ancak bu toprakların kanalizasyonunu temizlersiniz... Bir defa daha sizin hezimetinizi göreceğiz”
Ve sözlerine bölgedeki yönetim modelinin, özerklik olduğunu, özyönetim olduğunu ekliyor!..

* * *

7 Haziran öncesi HDP’nin “Türkiye partisi” olduğu söylemiyle yola çıkan Demirtaş, bugün PKK’nın kent merkezlerindeki terörünü destekliyor...
Demirtaş’a göre ne yapılması gerekiyor?..
Operasyonlar dursun, polis asker çekilsin, kent merkezleri PKK’nın kontrolüne geçsin, devlet de seyretsin!..
Bunu mu istiyor?..
Demirtaş 7 Haziran öncesi yarattığı sempatiyi, HDP de “Türkiye partisi” olma vasfını tamamen kaybetti!..
HDP, PKK’nın uzantısı olarak Kandil’in emrinde olduğunu bir kez daha ispat etti!..