1 Kasım akşamı sandıklar açıldı ve Türkiye sanki hiçbir şey olmamışcasına eski halinde devam etmeye başladı!..
7 Haziran’da biraz umut doğdu, 1 Kasım’da o umut da sandığa gömüldü!..
Eski hamam, eski tas...
Tellaklar bile değişmedi...
Değişmedi, zira AKP’de 3 dönem şartı bu seçimde kaldırılınca Türkiye’nin kaderine yine aynı tellaklar hükmetmeye başladı!..

* * *

Değişen ne var?..
Sadece suya düşen başkanlık hayallerinin yeniden hortlaması!...
Yüzde 49.5’lik oy, başkanlık hayallerini hemen iki gün sonra yeniden güdeme getirdi...
Saray, seçim sonuçlarını başkanlık oylaması gibi görmeye başladı...
Başkanlık olur mu?...
Olur!..
“Ver başkanlığı, al Apo’yu” derlerse, bal gibi olur!..

* * *

Bakmayın siz HDP Eş Başkanı Selahattin Demirtaş’ın “Başkanlık konusunda aynı yerdeyiz” demesine, afra tafra yapmasına...
İmralı ve Kandil’den gelecek bir talimat saniyesinde onu yerinden hoplatır!..
Mesela HDP’nin şimdiki ağır toplarından eski AKP’li Dengir Mir Mehmet Fırat ile eski solcu Celal Doğan daha şimdiden “Başkanlığın olabileceğini” dillendirmeye başladılar bile...

* * *

Şöyle bir pazarlık olamaz mı?..
Silahlar bırakıldı, bırakılacak numarasıyla “çözüm süreci” dedikleri terör karşısındaki “çözülme süreci” tekrar başlasa...
Kurulacak yeni pazarlık masasında iktidar, Kandil ve İmralı’ya şu sözü verse ve talepte bulunsa:
“Çözüm sürecini daha yüksek seviyeye getirelim... Hemen olmaz ama 2 veya en geç 3 yıl içinde Apo’yu şartlı salıverelim... Önce ev hapsi ve elektronik kelepçe...
Sonra halkın alıştırılmasıyla kesin serbestlik...
Vereceğimiz bu söze karşılık, Meclis’te referanduma götürmeye gerek kalmayacak şekilde içinde başkanlık sisteminin olacağı, özerkliğe yakın yerel yönetimleri güçlendirmenin yer alacağı yeni anayasaya tam destek”
Olamaz mı?..

* * *

Neden olmasın?..
Bu ülke nelerini görmedi, nelerini yaşamadı, hangi pazarlıklar yapılmadı ki?..
40 bin kişinin katili Türkiye’nin kanını emen Apo’nun orta vadede Meclis’in pembe koltuklarına oturmayacağını kim garanti edebilir?..

* * *

Değişen bir şey yok...
Aynı iktidar...
Aynı insanlar...
Aynı yandaşlar...
Aynı iktidar medyası...
Üstelik daha da şımarık, daha da tehditkar, daha da kibirli!..
Ve zafer naraları atan troller!..

* * *

Gazete baskıncısı ensesi kalın şahıs bağırıyordu:
“1 Kasım’da ne sonuç çıkarsa çıksın seni başkan yaptıracağız... Seni başkan yaptıracağız, seni başkan yaptıracağız”
Demek, bildiği bir şey var!..
Aynı hamam aynı tas olduğuna göre yol açık...
O yol neden İmralı’dan geçmesin?..

Basın Hizmet Ödülleri


Türkiye Gazeteciler Cemiyeti’nin 2015 Burhan Felek Basın Hizmet Ödülleri önceki akşam yapılan törenle sahiplerini buldu...
Seçici Kurul’un ödüle layık gördüğü 10 gazeteci arasında bulunmaktan mutluydum...
Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Turgay Olcayto’nun basın özgürlüğü ve işsiz kalan gazetecilere vurgu yaptığı konuşmadan sonra, Kenan Akın, Fatma Karaali İlem, Okşan Atasoy, Yalçın Bayer, Şevket Uygun, Halit Deringöl, Ali Sirmen, Niyazi Dalyancı, Nezih Dalyan’a ödülleri verildi...
Benim için bu ödül, gazetecilikteki 54 yıllık uzun ve meşakkatli koşuda ipi göğüslemek anlamını taşıyordu... Ödülümü basın özgürlüğüne vurulan ağır zincirler altında görev yapan arkadaşlarıma, mesleğin temel direği olan muhabir kardeşlerime adıyorum...