Değerli dostlar, bugün sizlere güzel ve mutlu bir merhabayla Sözcü’de yazmaya başladığımı duyurmak istiyordum ama AKP’lilerin, Rus jetinin düşürülmesine tepkilere hâlâ, en iyi savunma saldırıdır diye yaklaşması ve MV Aziz Babuşçu’nun, 3 gün önce TBMM’de bile beni suçlaması üzerine, maalesef böyle bir yazıyla başlamak zorunda kaldım.
Rus savaş jetinin düşürülmesi ve pilotunun öldürülmesi olayındaki twitim üzerine, bilumum Aktrol ve karşıt fikirli, var güçleriyle ellerindeki bütün yandaş medyada beni hain ilan etmeye girişti. Benim gibi düşünenleri, milli bir davada millete ihanet etmekle, Rusların tarafını tutmakla, ajanlıkla vs. suçluyorlar. Aziz Babuşcu TBMM’de diyor ki; “Bir kafa düşünün ki kendi milleti aleyhine bir başka ülkenin devlet başkanından ricada bulunuyor” ve ekliyor; “Bu muhalefet diliyle Amerikancı, İsrailci, Esedci, yerine göre Rus oluyorlar da bir tek Türkiyeli olamıyorlar.”
Vay vay vay...
Nereden başlayayım bilemedim ama Aziz Babuşcu ve onun gibi düşünenlere benim de bir çift sözüm var...
Her şeyden önce ben Türk oğlu Türküm, kendimi Türk olarak tanımlıyorum, Türkiyeli olarak değil. Kulağımı tırmalıyor Türkiyeli kelimesi. İsteyen kendisini Türkiyeli olarak tanımlayabilir, kendi kaybıdır ama ben Türküm. Bu bir...
İkincisi; kendi milleti aleyhine ricada bulunuyor diyorsun ya, sen AKP’yi Türk Milleti’nin tamamı ve Türkiye’nin ta kendisi sanıyorsun galiba. Bilakis, dediğinin tam aksine, AKP’liler dahil milletimin tamamının lehine, sadece bu saldırıyı planlayan AKP hükümeti aleyhine konuşuyorum. Ama işinize gelmiyor tabi, ondan bütün bu saldırganlığınız...
Üçüncüsü de; sınır güvenliği ve sınırın namus olduğu konusundaki samimiyetinize inanmıyorum. Eğer AKP 13 yıldır, gerçek bir milli hükümet gibi her yerdeki sınır güvenliğimizi, egemenlik haklarımızı, toprak bütünlüğümüzü bilaistisna korusaydı, bu çok tehlikeli hamlenizi haklı görebilir, destekleyebilirdim. Ancak milli egemenlik, tam bağımsızlık, sınır güvenliği, toprak bütünlüğü, milli birlik, milli menfaatler konularında en son konuşabilecek parti AKP’dir.
Suriye sınırımız yıllardır kevgire döndü. Ne sınır kaldı, ne güvenlik, ne de huzur. Her türlü suç, suçlu, canlı bomba, kaçak ve yasadışı her şey bu sınırlardan hem giriyor hem çıkıyor. Siz hangi namustan bahsediyorsunuz...
Askerimizin elini kolunu bağladığınız ve
içeriğinin ne olduğunu anlamadığımız için karşı çıktığımız ve yine hepimizi ihanetle suçladığınız ‘Açılım’ rezaleti yüzünden, Güneydoğu’muzda pek çok yer Kobani’ye döndü artık. Yüzbinlerce yurttaşımız yaşadığı yeri, evini terk etmek zorunda kaldı. Ekonomik hayat, sosyal hayat durdu, dışarıdan gelen öğretmenler bile bölgeyi terk ettiği için çocukların eğitimi de durdu. Ülkemizin Güneydoğu’sunda devletin savcısı olay yerine gidip inceleme yapamıyor. Polislerimiz, askerlerimiz tanklarla, ağır silahlarla bildiğin şehir savaşı veriyor sivil halkın içinde. Terörsüz teslim aldığınız yalnız ve güzel ülkemi ne hale getirdiniz...
Doğu Ege’de bizim olması gereken 16 ada, AKP döneminde alenen Yunanistan’a verildi. Yunanistan’ın GK Başkanı’ndan KK Komutanı’na, Savunma Bakanı’ndan SAT’larına kadar herkes gelip fotoğraf çektiriyor burnumuzun dibindeki adalarımızda ve kendi medyalarında dalga geçer gibi yayınlıyorlar. Düşmana terk ettiğiniz Süleyman Şah Türbesi’ni de unutmuyoruz. Sınır ihlalinde saniyeleri çok önemseyen AKP, elden giden adalarımızı, topraklarımızı neden görmüyor...
2012’de BB Erdoğan, Suriye F4’ümüzü düşürdüğünde; “Kısa süreli sınır ihlali hiçbir zaman saldırı için neden olamaz” demişti. Bu nasıl çifte standart. Çeşitli dost ülkelerin uçakları, yılda ortalama 114 kez sınırlarımızı ihlal ediyor, hiçbirini vurmuyoruz da bunu neden vurduk. Bu uçağı diğerlerinden ayıran ne, biz anlamak istiyoruz? Savaşacaksak, yüzde 100 haklı olmak ve neden savaştığımızı bilmek isteriz. Cumhuriyet tarihinin ilk kez toprak kaybeden hükümeti olarak, sınır namusturun arkasına saklanıp, bu çılgın hamleyi eleştiren herkesi hain diye yaftalayarak sıyrılamazsınız. Bu ne cüret. Asıl ihanet, dünyanın en riskli coğrafyalarından birinde, 3. sınıf belediyecilik anlayışıyla, iki adım ötesini göremeden, ölümcül askeri kararlar almaya kalkmak ve hepimizin hayatını, güvenliğini, refahını bilmediğimiz bir gerekçeyle tehlikeye atmaktır...
Ülkem bu yıl yaklaşık 7 küsur milyar dolar, seneye 20 küsur milyar dolar zararı şimdiden yazdı. Her gün Suriye’de operasyon yapan jetlerimiz 24 Kasım’dan bu yana Suriye’de uçamıyor. Oradaki milli menfaatlerimizi uzaktan seyrediyoruz artık sayenizde. Putin, “Hadi şimdi girin Suriye hava sahasına istiyorsanız” diye açıkça tehdit ediyor dünyanın gözü önünde. Bu nasıl bir aşağılanmadır durduk yerde.
En tehlikeli şey, kurtlar sofrasında dostsuz kalmaktır. Ekonomimizi, güvenliğimizi, bugüne kadarki bütün jeopolitik stratejilerimizi nasıl tehlikeli bir yere savurduğunuzu görmüyor musunuz? Bunun nasıl korkunç bir jeopolitik ve stratejik hata olduğunu göremeyecek kadar milli güvenlik konularında cahil misiniz, yoksa bunu kasten mi yapıyorsunuz?