Murdar Farsça’ dan dilimize geçmiş kelime; pis, kirli, iğrenç anlamında kullanılıyor. İslam dini hükümlerine uygun olarak kesilmemiş hayvana da “murdar oldu” deniyor. Cinsi birleşmeden sonra boy abdesti almamış kişi için de “murdar kişi” tanımı yapılıyor.
Dünkü yazıda yazdım.
Mercedes murdar oldu.
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, İslam’a “Mercedes’e binme şartı” getirecek bir zorlama yaptı. Diyanet İşleri Başkanı Müslüman insan Mehmet Görmez ‘in “İbret-i alem olsun” diyerek indiği Mercedes’e “ibret-i alem olsun” diye geri binmeye zorladı.
Önce inmek ibret oldu.
Sonra binmek ibret oldu.
İbretler şaştı.
Mercedesler murdar oldu.

* * *

Devlet parasıyla yani halkın vergileriyle “Murdar Mercedeslerin” lüks modelinden inip en lüks modeline binenler Cumhurbaşkanı ile Diyanet İşleri Başkanı oldu. Bakanlar, Meclis Başkanı, Genelkurmay Başkanı, Valiler, Kaymakamlar, Belediye Başkanları, Devletin üst düzey müdürleri; kim devlet parasıyla yani halktan toplanan vergilerle Mercedes’e biniyorsa tamamı da murdar kişi oldu.

* * *

“İbret-i alem olsun” ne demek? Bu da Arapça’dan dilimize geçmiş; fenalıktan, kötülükten sakınmak, çekinmek üzere ders alıp uyanmaya sebep olacak vakalar için kullanılıyor.
Gör, ibret al uyan!
İzle, ders çıkar ayıl!
Bir daha yapma!
Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Mehmet Görmez, “İbret-i alem için“ dedi ve Mercedes’e binmeyeceğini açıkladı.
Ben ders çıkardım.
Diğerleri de çıkarsın.
Cumhurbaşkanı, Başbakan, Meclis Başkanı, Bakanlar, Genelkurmay Başkanı, valiler, belediye başkanları da “ibret alsın” benim yaptığım gibi Mercedeslerden insinler demek istedi.

* * *

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, Diyanet Başkanı’nın “ibret-i alem için” demesinde ilk adresin kendisi olduğunu hemen anladı. Bu yıl için yüzde 99 artırılan Cumhurbaşkanlığı Bütçesi’nden (yani halktan toplanan vergilerden) araç stokuna kattığı 12 yeni lüks taşıt içinden biri olan son model özel zırhlanmış Mercedes’i; “ibret-i alem öyle olmaz, böyle olur” diyerek Diyanet İşleri Başkanı’na “bineceksin Hoca” jestiyle hediye(!) gönderdi.
Cumhurbaşkanı:
İbret-Bahş (ibret veren) oldu.
Diyanet Başkanı:
İbret-Numa (ibret alan) oldu.
İbretler şaşı oldu.
Mercedesler murdar oldu.
Binenler cenabet oldu.

* * *

Bu arada; öğretmen okurum Ramazan Kıcır, dün bu köşede yazdığım; “İslam’a Mercedes şartı eklendi” başlıklı yazıma bir eleştiri gönderdi. Şöyle diyor: “Sayın Doğru, ülke yöneten kurumlardan bahsediyorsunuz. Diyanet İşleri Başkanlığı (DYB) bir anayasal kurum; hukukun gösterdiği kurallar doğrultusunda yönetilir, İslami kurallarla değil. Siz “hukuk kuralları ile şeriat kurallarını” karıştırmışsınız. DİB’nin o makam aracına binmesi “kul hakkı mı, değil mi” bunun hukukta karşılığı yok, “yasal mı değil mi” bunun karşılığı var, “etik mi değil mi” bunun da toplum vicdanında karşılığı var... Mehmet Barlas‘ın yağcılığını yazınıza taşıyorsunuz ama Doğan Medya’daki yağcı yazarlardan hiç bahsetmiyorsunuz. Sizden soyadınız gibi olmanızı bekleriz. Ramazan Kıcır. Öğretmen...”
Ey okurum!
Eleştirine teşekkür ederim.
Yazımı bir kez daha oku. Ben yazımda “Mercedeslerin murdar edilmesini” toplum vicdanına seslenmek amacıyla sorguluyorum.
Ey okurum!
Ben Doğan Medya’sı yazarlarını da yağcılık yaptıklarında eleştiren çok yazı yazdım. Genel Yayın Müdürü iken Ertuğrul Özkök, bana dava açtı ve mahkemeden beraat ederek çıktım. Şimdi Tayyip Erdoğan, “Muta Nikahı” başlıklı yazı yazdım diye bana dava açtı, sürekli açıyor. Haziran ayının 17’nci günü Küçükçekmece Adliyesi’nde “Muta Nikahı” yazımın savunmasını yapacağım. Soyadımın hakkını vereceğim.