Grammy ödüllü basgitar dehası, UNESCO’nun kölelik karşıtı projesi ‘Slave Route’un sözcüsü Marcus Miller artık bizden biri gibi.

O kaç defa Türkiye’ye geldi, ben kaç defa konserini izledim sayamam...

Öyle ki, zaten ağırlıklı olarak İstanbul Caz Festivali’nde sahneye çıktığı için İKSV’den çoğu kişi yakın arkadaşı gibi.

Zira Okay Temiz’den Burhan Öçal’a pek çok da dostu var artık burada.

TİLBE O ŞARKIYI BIÇAKLADI!


Tek ‘keşke yapmasaydı’ dediğim şey, Yıldız Tilbe’ye bir şarkısını vermesi. Kurban olduğum Tilbe’nin de o güzel sesine ve tatlılığına rağmen güzelim ‘Blast’ı, ‘Oynama’ adıyla bıçaklaması! Neyse perşembe akşamı Miller’ı da, ‘Blast’ı da bir kez daha dinledik de -bir klişeyle- kulaklarımızın pası silindi.

Son albümü ‘Afrodeezia’dan bir parçayla konsere başlayan Miller muhteşemdi. Keza Miles Davis döneminden beri birlikte çaldıkları perküsyonist Mino Cinelu’dan, genç baterist Louis Cato’ya sahnedeki tüm müzisyenler öyle…

nilay-ornek-sli-6

MILLER ŞAPKALARI


Onlardan önce sahneye çıkan TRT Hafif Müzik ve Caz Orkestrası da iyiydi. Konserde çekim yapılırken, görüşünü engelleyen jimmy jib’le tek başına savaşıp Açıkhava’yı inleten beyfendinin isyanı da görülmeye değerdi. Sonunda o kamerayı indirdi.

Bu arada Miller’dan öğrendim ki, o hastası olduğumuz şapkalarını ‘Porkpie’ tipi şapkalardan esinlenerek kendi yapıyor, internet sitesinden de satıyormuş!

Bir dahaki konsere belki İKSV de bu şapkaları satışa sunar. Leonard Cohen konserlerine mavi yağmurluğumuzla gitmiş insanlarız, dostumuz Miller’ın neyi eksik!

nilay-ornek-sli-3

Türkiye’yi yönetmeyi bırak önce kendi mahallene bak


Türkiye’de insanların çok severek okudukları, çocuklarına karakterlerinden isimler verdikleri Buket Uzuner’in yeni kitabı çıktı: ‘Uyumsuz Defne Kaman’ın Maceraları - Toprak’.

Kitabın çıkışı nedeniyle verilen yemekteydik geçtiğimiz hafta başı; Uzuner’in kendisiyle özdeşleştirdiği semtte, Moda’da.

Uzuner bize konukları tanıtırken, yazar, çizer, gazeteci derken bir de aradan “Muhtarımız” dedi. İlgilendik; “Ben Moda Mahalle Meclisi’ndeyim” dedi Uzuner ve devam etti: “Aslında ihtiyar heyeti diye bir şey yok. Heyetin esas adı ‘ihtiyari’. Seçmeli, gönüllü demek. Gönüllü olarak buranın sorunlarıyla ilgilenmeye gönüllü olduk. Önce kendi mahallenizle ilgilenmezseniz sonra yok burada çöp dökülmesin, ağaç kesilmesin demekle iş yürümez.”

nilay-ornek-sli-5

‘MANZARAM KAPANIYOR’; ÇAT!


O anda annemi düşündüm. Çocukluğunun geçtiği, altında çarşafla dutların düşmesini beklediği, tırmanıp incir topladığı, benim çocukluktan az biraz hatırladığım, palmiyelerden güllere bitki zenginliğine hayran olduğum İstanbul Bakırköy’de, bahçedeki son ağacın da bir komşusu tarafından “Manzaram kapanıyor” gerekçesiyle kesilişini ve sonraki mücadelesini…

Çünkü o tek katlı evler apartman oldu, önce bahçeler küçüldü, sonra da alt kattaki “Bana karınca geliyor” dedi ve bahçenin yarısına beton döktü, diğeri geldi ağaçları yanlış budadı ya da kesti. Annem o kurul, bu şikayet gezse de bir şey elde edemedi.

nilay-ornek-sli

Bazen düşünüyorum da hepimiz ‘büyük düşünüp büyük oynuyor’, Türkiye’nin nasıl yönetileceği hakkında esip gürleyip gözümüzün önündekini, kendi mahallemizi koruyamıyoruz.

Önce Uzuner’in kaleminden ‘Uyumsuz Defne Kaman’ın Maceraları’nı okuyor ardından da ‘Toprak’a sahip çıkmak adına mahalle muhtarıma gidiyorum. Şimdi Gümüşsuyu düşünsün!

D vitamini al, kilo ver!


Türk mizah kültürünün temel taşlarından Mehmet Çağçağ’ın entelektüel muhabbetlerine, o sohbetlerdeki dallanıp budaklanmalara doyum olmaz.

Bozcaada’da halıdan gübreye, mizahtan yemeklere uzanan bir muhabbetin içinde “Yazın ben zaten kilo veriyorum” dedi ve ekledi: “D vitamini kilo verdiriyor.”

nilay-ornek-sli-9

Bir ABD’li bilim adamının kitabından, güneşin ve dolayısıyla D vitamininin insana tokluk sinyali veren, yağ yakmayı sağlayan özelliklerinden bahsetti.

D Vitamini ve kilo verme yazıp ‘gugıllayın’; kendinizi güneşin zararlı etkilerinden koruyarak D vitamini almanın ve kilo vermenin yollarına kolayca ulaşacaksınız!

Onun adı Özge Ulusoy App’i


Instagramla birlikte kendini ‘photoshop’lamak isteyen insan sayısı arttı malum. Bu da yeni nesil telefonların ‘güzelleştirme’ özelliğiyle doğmasına, pek çok düzeltme, silme, iyileştirme, cilalayıp parlatma uygulamasının çıkmasına yol açtı.

nilay-ornek-sli-2

Bir uygulama var ki (Camera 360) kadınların cildi hem parlak hem de acayip pürüzsüz oluyor. Ama kendini çok da belli ediyor. Bana göre silgi kullanılmış gibi. Modacı bir arkadaşım “Aaa, sen Özge Ulusoy App’inden bahsediyorsun” dedi; “Onun yaygın adı o”. Bence çok insan kullanıyor ama sanırım Ulusoy hemen hemen hiçbir yakın plan fotoğrafında ihmal etmediği ve çok izleyicisi olduğu için de bu uygulama onun adıyla anılıyormuş :) Vücuda ‘six pack’ yapan uygulama bile varmış; o da ayrı!

Eşcinsel evliliklerinden resmi nikâh dersi çıkar mı?


‘Love wins’ yani ‘Aşk/sevgi kazanır’ sloganına aldanmayalım; ABD’de eşcinsel evliliklerine onay çıkmasını isteyenler sadece romantik değildi.

Mantık da bunu gerektirdi. Sağlık sigortası gibi (Allah oralarda sigortasız hastaneye düşürmesin, New York’ta bir tetanoz aşısına 300 dolar verdiğimi bilirim) pahalı hizmetlerin paylaşılması, maddi yükün hafiflemesi ya da bazı konularda hak iddia edilmesi ancak evlilikle oluyor.

nilay-ornek-sli-8

Hatta geçenlerde ABD’de 70’li yaşlarda Pennsylvania’da evlenebilen iki adamın haberinin başlığı şuydu: ‘Yıllarca baba oğuldular, şimdi evlendiler.Niye?

Bazı hakları paylaşabilmek için 50 yıldır birlikte olan eşcinsel çiftten iki yaş büyük olan diğerini evlat edinmişti!

SADECE SEVGİ KAZANMADI


Bu durum, ABD’deki eşcinsel evlilikleri savunanların bir numaralı gerekçesiydi.

Yani ‘love wins’ sloganı bir yana sadece aşk, sevgi değil mantık da kazandı.

Oysa Türkiye’de mayıs ayında Anayasa Mahkemesi, imam nikahı kıymak için önce resmi nikah kıyma şartını kaldırdı.

Bu, ilkele dönüştür. Bu, kadını güçsüz bırakmaktır. Bu, kadını mağdur etmektir ve elde edilip kaybedilen bu hakkı da geri almak gerekir.