Duman’ın, Kaan Tangöze’nin muhalif bir çizgisi olduğu, en kritik zamanlarda cesur sözlü şarkılar söyledikleri malum. Peki yazar Tuna Kiremitçi’nin, “Tangöze’nin hayatı bilerek kurcalanıyor” teorisi doğru olabilir mi?



“Belli ki yukarıdan birileri magazincilere ‘Bu Kaan Tangöze’nin sesi fazla çıkıyor, şunun özel hayatını falan eşeleyin hele…’ demiş.”
Bu cümle yazar-müzisyen Tuna Kiremitçi’ye ait.
Sonra da devam etmiş: “Herkesi içeri atmak zahmetli ne de olsa… Son 10 yılda bu yöntemi keşfettiler.”

“Yok artık daha neler” diyebiliriz.

Ama bugüne kadar ‘yok artık’ dediğimiz neler neler olduğunu düşünürsek…
Ünlülerin minik birer söz ya da cümle ile nasıl taraf ya da bertaraf olduğunu, iş kaybı ya da saçma iş kazançları sağladığını gördüğümüze göre, hiçbir şey imkansız gelmiyor.

BEBEK PARKI'NIN CİCİ ANNELERİ


Kaan Tangöze tarafına baktığımızda da, genç kızların rüyalarını süsleyen bir asi rock müzik yıldızı iken yuva kuran, merakları üzerine çeken, tatlı da bir baba olan bu adamın birdenbire ortaya çıkan evlilik dışı ilişkisi ilginizi çekebilir.
Anladığım kadarıyla diğer genç kız da bayağı aşık, az biraz da empati yoksunu, “Ben bu adamla öpüştüm, sarıldım”ı ilan etmeyi seviyor.
İkide bir kalabalıklarda, mekan çıkışlarında, sokak ortasında Seçkin Piriler’in burnuna mikrofon dayayıp bütün duygularını bizlere açmasını bekliyoruz! O konuşmadıkça iştahlanıyoruz.
Bir dönemin en gözde magazin figürleri de, şimdi ya Bebek Parkı’nın cici anneleri, ya dini bütün işadamları ya da sakin, iş bilir, etliye sütlüye karışmaz insanlar.
Magazin buzul çağını yaşarken de atlanıyor bu habere…


HESAPSIZ RUH


Sonuçta Kiremitçi’nin Twitter’da yazdığı bu cümlenin abartılı bir komplo teorisi olduğunu düşünebilirsiniz.
Ama sanırım biz, öyle olsun ya da olmasın, en kritik zamanlarda bile inadına şarkı söylemeyi, muhalif iki laf etmeyi sürdüren Duman’a, Kaan Tangöze’ye bu ‘hesapsız ruh’a ahlak bekçiliği değil biraz huzur ve anlayış borçluyuz.


Kadrolu çıplaklar!


Pera Müzesi’ndeki iki sergiden biri Türk resminde modernleşmeyi nü resimler üzerinden bize anlatan, Ahu Antmen küratörlüğündeki ‘Üryan, Çıplak, Nü’.
Farklı dönemlerden 44 sanatçının 150’ye yakın eserinden öğrenilecek şey çok:
Batı’da ilk 1500’lerde çizilen ‘nü’ler, bizim hayatımıza 1800’lerde girmiş ama Türkiye’deki ilk çıplak modeller erkeklermiş.
Çıplak modelle çalışmak ilk yurtdışındaki sanatçılarımıza nasip olmuş.
1900’lerde modeller kadınmış ama yüzleri olmayan, kimlikleri anlaşılmayan kadınlar…
İlk nü resimlerin çizilebilmesi ve sergilenmesi ise Abdülaziz döneminde olmuş.

AMAN ‘NÜ’SÜ VAR DERLER!


Bugün baktığımızda yine ‘korkutuyor’ nü. Bazı müzelerin, koleksiyonlarındaki ‘nü’leri “Aman söz olur”, “Mimleniriz” gibi anlayışlarla Pera’daki sergi için vermedikleri konuşulanlar arasındaydı mesela.
Ben daha yeni, çok ünlü, nü fotoğraflar çeken bir sanatçının uluslararası bir sanat fuarında eserlerini ‘saklayarak gösterecek’ yer bakındığını biliyorum.
Bu arada eski bir Güzel Sanatlar Öğrencisi zihnimi açtı. Bir dönemin (belki hâlâ öyle) çıplak modelleri Akademi’ye kadrolu olurmuş. Ama Akademi’de öğlene kadar çalıştıklarından sigortaları yarım zamanlı yapılır, onlar da bir türlü emekli olamazmış. Genellikle yaşları 60 üzerinde olan, hatta 80’inde olan kadın modeller… Genç olanları özel kurslarda da modellik yapar kıt kanaat geçinirmiş. Bazı bilgiler çok çıplak; net!


Mutfakta pişer sahneye düşer…


Akrobasi, yemek, tiyatro, müzik, dans ve güzel bir hikaye… İKSV, gittiği her ülkede kapalı gişe oynanan ‘Mutfak ve İtiraflar’ adlı gösteriyi İstanbul’a getiriyor. Zorlu PSM’de 23-27 Aralık tarihleri arasında 6 gösteri olacak.
Cirque du Soleil’i yurtdışında izleyip burada sahne farklılığı ve gelen gösteriler nedeniyle biraz hayal kırıklığına uğrayan benim gibiler için bulunmaz fırsat. Les 7 Doigts de la Main (Yedi Parmak) da Kanadalı, bu ekip de bol ödüllü ve akrobasi uzmanı! Gösteri hakkında okuduklarım iştahımı açıyor kesin.


Instagram kocaları!


O Instagram’da gördüğünüz güzel kızların bir de fotoğraflarını çekenler var değil mi?
Kim onlar?
Aslında Instagram’dan para kazanan, bu işi profesyonelliğe döküp maaşlı fotoğrafçı ile çalışan hatta her yere o fotoğrafçıyla gidenler de var (tanışmasam inanmazdım). Ama bir de bu işi ‘aile içinde’ halleden, kocasına, sevgilisine fotoğraf çektirenler var. Ve tabii ki o adamların, ‘Instagram kocaları’nın trajikomik halleri son dönemde çok paylaşılan bir videoya konu oldu. Bir internet sitesi ve Instagram hesabı var: ig_husband. Bence yerli versiyonu da olmalı; bizim hesap daha zengin olabilir!


Bavul, güvercin ve köpek gözünden Kapadokya


Bu yılın Türkiye’deki parlayan yıldızlarından biri Kapadokya’ydı bence.
Genelde ‘yerli’den çok ‘yabancı’nın konuştuğu Kapadokya’da Cappadox gibi bol müzikli, lezzetli ya da Runfire Cappadocia gibi bol koşulu etkinlikler yapıldı; pek çok konsept otel açıldı. Etkinlik boldu.
YouTube’da Londra’daki Saatchi Gallery’de de gösterilen, Mercan Dede imzalı bir Kapadokya videosu seyrettim.
Video bir bavulun, bir güvecinin ve Argos in Cappadocia Otel’in köpeği Badem’in gözünden çekilmiş bir Kapadokya güzellemesi; öyle tatlı ki…


Üç boyutlu dünya turu!


“Bilgisayar başından mekan mı gezilir?” derken bağımlısı oldum: http://www.3dmekanlar.com/tr/ Türkiye’nin çeşitli yerlerindeki hamamlarından sarayların içine, Piramitler’den Mars’a, Dalyan’daki Kaya Mezarları’ndan ünlü konaklara pek çok yeri, üç boyutlu görüntüleri yardımıyla bilgisayar başında gezebiliyorsunuz. Güzel olan tarafı ayrıntıları yakın plan görebilmek.