Demirtaş bir an önce siyaseti bırakıp
birkaç sene ortadan kaybolmalı.

Türkiye’de çok az lider Selahattin Demirtaş’ın bu sene başında yarattığı rüzgarın benzerini yakalama fırsatına ulaştı. Şu son bir senede insanlar bir zamanlar Erdoğan’dan bahsettikleri gibi bahsetmeye başladı Demirtaş’tan.
Tayyip ya da Çoban Sülo nasıl halkın dilinde kabul gören çağrılar olduysa Selo da aynı şekilde bir yakınlık, bir sempati belirtisi olarak yayıldı.
Demirtaş, son bir senede doruğa çıkan popülaritesini ise geçen pazar günü hem kendi neden olduğu, hem de kendisinin dışında gelişen nedenlerden dolayı yitirmek zorunda kaldı. O, Demirtaş rüzgarı bir anda söndü.
Geçen haziran ayında HDP’nin beklenmedik başarısından sonra gerek Kürt hareketinin dinamikleri, gerekse de dışındaki faktörler hep Selahattin Demirtaş’ın aleyhine işledi. Adeta görünmez bir el Demirtaş’ın ve beraberindeki merkez partisi HDP’nin yükselmesini engellemek için uğraştı.
Bir şekilde oyu bir uçtan diğerine oynayan seçmenin zihninde hükümetin alttan alta desteklediği terörist algısı kabul gördü. Hükümete yakın medya sitelerini takip ediyorsanız, bu algının nasıl işlendiği konusunda fikir sahibi olabilirsiniz. Doğrudan “Katil Selo” diye hitap edenlerin sayısı hiç az değildi.
Oysa katil dedikleri Selo katliamlarla kendi çizgisi arasında mesafe koymak için elinden gelen ne varsa yaptı, ama sesini duyuramadı. Bir zamanlar ona kucak açan medya bu sefer ekranlara onu çıkarmamaya başladı.
Giderek Kandil’in HDP’nin muhalefet partisi olma sürecinden hoşnut olmadığını, masaya geri oturmak istediğini ama HDP’nin bunu imkansız hâlâ getirdiğini düşündüğüne inanmaya başlıyorum. Yakında barış süreci tekrar başlar, kimi HDP’li vekillerin şimdiden ipucunu verdiği gibi başkanlık için destek verilirse bu tahminim doğrulanır.
Bir tahminde daha bulunayım...
Demirtaş bu yeni dönemde ya yok edilecek, ya da pasifize edilecek. İstemediği bir pozisyona mecbur bırakılacak ya da fazlasıyla kendisinden, son birkaç senede inşa ettiklerinden taviz verip bildiğimiz siyasetçilerden birine dönüşecek, yıldızı iyice sönecek.
Oysa önünde bir seçenek daha var: Bırakıp her şeyi gitmek. Hem de hiç vakit harcamadan, yorulduğunu ya da bıktığını bahane ederek çekilmek. Çünkü önümüzdeki birkaç yılda siyaset iyice karışacak ve ilk kurbanlarından biri de kendisi olacak.
Şu birkaç seneyi yurtdışında geçirebilir Selo. Mesela Harvard ya da Yale gibi bir üniversitede dünya siyasetçilerinin katıldığı çeşitli programlara dahil olabilir. Açık Toplum’daki arkadaşları bu konuda bilgi verebilir ona. Yeni bir siyasi hareket, bir dil, yeni bir strateji üzerinde uzmanlaşabilir. Sadece Nuray Mert yazılarını okuyarak yapılan siyaset bir yere kadar, iflas etti, tükendi işte.
Şimdi tam da Demirtaş’ın kendisini yeniden icat etme zamanı. Tayyip Erdoğan için bu fırsat hapse girdiğinde doğmuştu; içeriden bir anda ‘Müslüman demokrat’ çıkabildi ve eski gömleğini çıkardığına herkesi ikna etti. Hapse girmek Erdoğan’ın siyasi kariyerindeki en büyük piyango oldu. Seçimde oy kaybetmek de Selahattin Demirtaş’ın altın fırsatı aslında. Bırakıp, gidip, öğrenip daha güçlü gelmek için.

L.A. mektubu

Yoruldum ve kaçtım


Fişi çekmek için en ideal şehir Los Angeles.

Ben dünyadan kaçmak istediğimde kendimi Los Angeles’a atarım ve bu büyülü şehre ayak bastığımdan itibaren de otomatik olarak fişi çekerim. Los Angeles hem gitmesi vakit alan bir şehir, hem de saat farkı itibarıyla dünyadan kopuk. Türkiye’nin 10 saat gerisinde mesela. New York’la bile üç saatlik fark var.
Coğrafi olarak izole olmuşluğu şehrin ruh haline de yansıyor. İnsan sadece teknik olarak değil, kafaca da kopuyor.
California’ya bir kere gidenin bir daha geri dönmeyeceğine dair yaygın bir kanı var. Bu eyalet sıfırdan başlamak, kopmak için o kadar ideal ki birçok insan ismini değiştirip Los Angeles’a yerleşiyor. Kopukluk insan ilişkilerinde de mevcut; kimse, kimsenin işine karışmıyor, kimsenin umurunda değil başkalarının ne yaptığı.
Fark ettim ki son aylarda çok yoruldum. Hem fiziki olarak. Hem de kafaca. Düşünmek istediğim son şey Türkiye. Los Angeles’a indiğim andan itibaren zaten bunun imkansız olduğunu da fark ettim. Daha havalimanından çıkarken birkaç saat önce kafamda dolaşan konuları, soruları geride bırakmıştım.
Size de tavsiye ederim, ara sıra kaçmak, fişi çekmek iyi geliyor.
O yüzden bugünlük bu kadar. Biraz kendimi şarj edeyim, görüşürüz.

İletişim: Bana Twitter, Facebook ve Instagram’dan ulaşabilirsiniz: @orayegin.