Terör örgütlerinin kullandığı en etkili silah “Canlı bomba!”
Suruç’taki katliamda ne yazık ki bizim istihbaratçıların ve güvenlik kuvvetlerimizin de büyük hatası var!
“Canlı bomba” maalesef göz göre göre geldi.
Her yerde bunun haberleri çıkıyor, IŞİD militanlarının Türkiye’ye sızdığından söz ediliyordu.
Sınır kapılarımız yolgeçen hanı gibi... Giren çıkan belli değil...
Peki, terör örgütleri canlı bombaları nasıl yetiştiriyor? Onları intihar eylemine nasıl ikna ediyor?

* * *

Hüsnü Mahalli, Ortadoğu’yu çok iyi bilen Suriye kökenli bir meslektaşımızdır...
Onun birkaç ay önce “Adamlar hem ruh hastası, hem sapık” diye canlı bombaları anlattığı yazısını okurlarımla paylaşmak istiyorum.
O sapıkların çarpık psikolojisi çok iyi anlaşılıyor.
IŞİD’den kaçarak Irak askerlerine teslim olan Esid adlı militanın hikâyesini özetle kendisinden dinleyelim:
“14 yaşındaydım. Yaklaşık üç yıl önce ÖSO, Nusra ve IŞİD militanları kasabamız Munbic’i (Türkiye sınırına 30 kilometre) işgal ettiler.
Sonra IŞİD kasabayı tek başına kontrol ederek bildik uygulamalarına başladı...
Camide açılan kursa gittiğimde şeyhimiz:
‘Kuran’ı öğrenmekten çok daha önemli işleriniz olmalı. İslâm düşmanı Alevileri, Şiileri ve gerekirse kâfir Sünnileri yok etmek için savaşmalısınız’ dedi.
... Bize silah kullanmayı öğrettiler.
... Ramadi’ye vardığımızda Bölge Emiri, “intihar eylemcisi” olmak isteyenlere böyle bir şans tanınacağını söyledi.

* * *

... Birçoğu ne kadar kâfir öldürür ve hızlı şehit olursa direkt cennete gideceğine inanıyor ya da inandırılıyordu.
... Bunun kaçmak için bir fırsat olabileceğini düşünerek ‘Ben de varım’ dedim.
Üç beş dakikada sayımız 20 kadar oldu.
Hepimiz Bağdat’a götürüldük ve benden Şii bir camiin önünde kendimi havaya uçurmamı istediler.
Dört kişi, kısa bir motivasyon konuşmasından sonra beni ve bir Alman’ı, patlayıcılarla donatıp hedef caminin yakınına getirdiler.
Tam bu sırada Irak askerlerinin caminin avlusuna geldiklerini gördüm ve koşarak gidip teslim oldum.”

* * *

Son üç yılda IŞİD’in Suriye ve Irak orduları ile ÖSO ve Nusra’ya karşı gerçekleştirdiği intihar saldırısı en az 500’dür.
Suriye, Irak, Libya, Somali ve benzer yerlerde gücünü korur ve buralarda 3-4 yıl daha kalırsa, o zaman tüm dünyaya yetecek intiharcı yetiştirecektir!
Her ülkeden binlerce ruh hastası sıraya girip:
“Halife hazretleri ne olur önce beni al, intiharcı olmak istiyorum” diyecek.
Aralarında ‘mücahitlere seks hizmeti vermek isteyen’ kızlar da olacak.
Onlar da yetmezse tüm güzel kızlar kaçırılacak.
Yaşlarının küçük olmasına özellikle dikkat edilecek.
Önce ‘cihat nikâhı’ sonra boşayarak yolla cennete!
Adamlar hem ruh hastası, hem sapık!
İyi de, hayranlarına ne demeli?”

Din adına ölüm ve kan kokusu!


Bir başka canlı bomba olayı!
İley Varrak... 22 yaşında Lübnanlı polis. İntihar saldırısı hazırlığında yakalandı.
İfadesinin özeti şöyle:
“Hıristiyan olmama rağmen birçok Müslüman arkadaşım var. Bunların bazıları da oldukça dindar. Arada bir bana İslâm’ı, Kuran’ı ve benzer konuları anlatırlardı.
Geçen yıl bunlardan birisi ile İstanbul’a gittik ve orada beni bir grup erkek ve kadın ile tanıştırdı.
Orada bir süre gezip eğlendikten sonra Beyrut’a döndüm. Kısa bir süre sonra tekrar İstanbul’a dönüp aynı arkadaşlarla buluştum ve onlarla birlikte Suriye’ye girip çıktım.
Türkiye’de iki ay kaldıktan sonra tekrar Beyrut’a döndüm. Beyrut’ta dayımın baskısı ile istifa ettiğim işime geri döndüm ama İslâmcı arkadaşlarla buluşmalarıma devam ettim.”
Yakalanan ve mesleği polislik olan canlı bomba böyle anlatıyor!
Bir düşünün, 22 yaşında bir gençsiniz ve biri gelip sizi ikna ederek her tarafınıza bombaları yerleştiriyor ve size ‘gidin şu lokantayı havaya uçurun’ diyor.
Bu konuda en çok yorum yapması gerekenler kuşkusuz Türk vatandaşlarıdır.
Çünkü anlatılan tüm hikâyelerin yolu İstanbul’dan geçiyor.
Hepsinde de ölüm ve kan kokusu var!
Üstelik din adına!”

Gü­nün Sö­zü


Teröristin sapık yüreği, şeytanın lanetli yuvasıdır!