İktidar ve emrindeki kukla medya, Süleyman Şah Türbesi’nin nakledilmesi operasyonunu, büyük bir meydan savaşı kazanılmış gibi göklere çıkarıyor.
Gerçek ise bunun tersi!
Türkiye Cumhuriyeti Devleti, sınırları dışındaki tek Türk toprağı olan Süleyman Şah Türbesi ve çevresini kaybetti.
Güçlü olduğunu iddia eden fakat kendi toprağını bile koruyamayan bir devlet adına üzücü bir durum bu!
920 yıldır bize ait olan ve 1921 yılında uluslararası antlaşma ile Türkiye’nin olduğu tescil edilen tapulu malımızı bırakıp kaçtık!

* * *

Suriye sınırımızdaki Eşme Köyü’ne 180 metre mesafede 10 dönümlük bir toprağı işgal etmişiz, Süleyman Şah ve iki muhafızının kemiklerini orada inşa edilecek türbeye konulacakmış.
Eşme köyüne yakın o bölge halen, PKK’nın Suriye’deki kolu olan PYD/YGP’nin kontrolünde bulunuyor.
Hukuki yönden bakacak olursak orası Türkiye’nin değil, Suriye’nin malı.
Ecdat yadigârı olan 10 bin metrekarelik toprağı terk etmişiz, sınırımıza yakın bir yerde 10 bin metrekare yer işgal etmişiz. Yani toprak kaybetmemişiz! Öyle diyorlar!
Affedersiniz ama uluslararası hukuk böyle söylemiyor.
Sen kendi evini terk et, gidip başka birinin evini işgal et, sonra da “Orayı sana bıraktım, burası benim” de... Geçerli olur mu bu?

* * *

Başbakan Davutoğlu ise hâlâ efeleniyor:
“Şu açık bir şekilde bilinmelidir; nerede bizim mirasımızı temsil eden tek bir taş parçası olsa dahi onlara sahip çıkmak bizim boynumuzun borcudur. Buna da sahip çıktık!”
Yağmasan da gürle! Boş bir böbürlenme!
Davutoğlu ve Kaçak Saray’daki abisi “Esat gidici... İki aya kadar Şam’da ‘Şükür namazı’ kılarız!” diyordu.
Esad yıkılmadı ama bizim türbe yıkıldı! Gerçek durum budur!

Vatan Partisi

Seçime 31 parti girecek! Fakat bu partilerin 5’i hariç, hepsi tabela partisi...
Her birinin alacağı oy, yüzde 0,5 ya da yüzde 1’de kalacak ve oylar ziyan olacak. Ancak...
Bu partiler bir araya gelirse, birlikten kuvvet doğar, hepsinin toplam oyu yüzde 10 seçim barajını aşabilir.
... Ve barajı aşan parti yaklaşık 50 - 60 milletvekili ile Meclis’e girer, AKP’nin milletvekili sayısı bir hayli azalır.
Peki, yaparlar mı bunu? Bu ihtimal çok zayıf görünüyor.

* * *

AKP, CHP, MHP ve HDP... Bu dört partinin Meclis’te grupları var.
Bunlara bir 5’inci parti eklenirse, Türk siyasetinin tablosu değişir ve milletvekili sayısı azalacak olan AKP’nin tek başına iktidar olma şansı zayıflar!
Peki, 5’inci bir parti, yüzde 10 seçim barajını aşıp Meclis’e girebilir mi?
Bu zor ama imkânsız değil.
İşçi Partisi’nin yerine yeni kurulan VATAN PARTİSİ bazı küçük partilerle birleşerek bunu başarabilir.
Böyle birleşme akılcıdır ama gerçekleşir mi, bilemiyorum!

* * *

Vatan Partisi’nin başında, Doğu Perinçek gibi azimli ve Atatürk sevdalısı bir lider var, “İstiklâl Savaşı ruhuyla büyük devrimci önderimiz Atatürk’ün izindeyiz.” diye haykırıyor.
Atatürk düşmanlarının ülkeyi habis mikroplar gibi sardığı, o büyük devlet adamının tüm izlerinin silinmek istendiği günümüzde onurla yükselen bu gür ses, doğrusu moral verici.

* * *

Peki, Vatan Partisi başarılı olabilir mi?
Her şey, çalışmalarına ve göstereceği performansa bağlı.
Ben partici değilim ve parti işlerinden pek anlamam. Fakat... Doğu Perinçek’in partisinin Türkiye için bir “umut ışığı” olduğunu düşünüyorum.
Ülke olarak umuda ihtiyacımız var. Umutsuz yaşanmaz çünkü!

Te­bes­süm

“Hey yavrum hey! Ata bak!”
Temel hayatında ilk defa at yarışlarına gidiyor ve bu konuda bilgisi olmadığı için, yarışta hiç şansı olmayan bir ata büyük bahis oynuyor.
Yarış başlıyor. Temel’in atı en geride...
Önde çekişen diğer atlara para yatıran kişiler ayakta bağırıp çağırıyor.
Temel’de hiç ses yok. Nasıl olsun ki, onun atı en arkada. Fakat, Karadeniz uşağı kolay kolay yenilgiyi kabul eder mi? Temel de ayağa kalkıyor ve başlıyor bağırmaya:
“Hey yavrum hey! Ata bak ata! Kattı önüne hepsini kovalıyor!”



Gü­nün Sö­zü
Ne olacak halimiz diye
üzülmeyelim. Bu halk en
kötü siyasilere talimlidir!