Bir kızcağız canice, hunharca, hiçbir insanın hak etmeyeceği şekilde öldürüldü.

Yarısı yanmış minicik vücudu ise koca bir ülke için turnusol kağıdı görevi gördü.

Benzeri bir infiali Gezi olayları sırasında yaşamıştık.

Nice özgürlük aşığı sandığımız ikonumuz birkaç günde yerle bir olmuştu.

“İlk üç gün ben de inandım ama sonra...” diye başlayan cümleyi pelesenk etmişlerdi kendilerine.

Benzer bir kırılma Özgecan olayında yaşandı.

Sosyal medyada herkes eteğindeki taşları döktü.

Kuşkusuz en sert düşüş eski Survivor yarışmacısı şahsın düşüşü oldu. Oyuncu Ahu Sungur’un attığı bir tivite kızınca aklının dibini gösterdi.

Doğru ya, mini etek giyen laik kadınlar hak ediyordu tecavüzü, yakılmayı, tırnaklarında DNA kalmasın diye ellerinin bileklerinden kesilmesini.

Tabii hakim esen rüzgar, sözde muhafazakarlık olunca esmek gürlemek kolay.

Analarımız, bacılarımız diye ezik bakışlarla sempati toplamak kolay.

Katıldığın yarışmada attırdığın aforizmalarla insanların hafiften alay konusu olup bunun üzerinden milyonları lüpletirken ciddiyetini bozmamak kolay.

Ama böyle öldürülmüş bir kadının ardından, tecavüzcüye arka çıkan mesajlar atamazsın!

O beğenmediğin mini etekli laik kadınlar bir olur, senin Dominik biletini yaktırırlar böyle işte!

Üstelik bu delikanlılığın kitabını yazdığını iddia eden arkadaş bu tivitin ardından çığ gibi gelen tepki üzerine ne yaptı?

rahsan-gulsan-sli

Delikanlı gibi sözlerinin ve fikirlerinin arkasında duramadı.

Tiviti sildi.

Sonra her zaman yaptığı gibi heklendim dedi.

En son gördüğümde bir spor programında ağlıyordu.

İşte bu.

Yeni Türkiye’nin hakim karakter anlayışı bu.

Geçmişine, yaşadıklarına bakmaksızın bir anda muhafazakar rolüne bürünmek.

Ama olmuyor işte, hem öyle hem böyle yemiyor.

Bir yandan laiklere çakayım sonra bikinili hanımlarla yarışma adasına gidip laik düzenin tüm nimetlerinden faydalanayım olmuyor.

Umarım ders almıştır.

Eğer hâlâ varsa kalbinde bir şeyler kıpırdamıştır.

Ahmet Çakar kahraman mı unutkan mı?

Eski Survivor yarışmacısının günah çıkarmak için seçtiği program Ahmet Çakar’ın da ekibinde bulunduğu futbol programıydı.

Medya öyle bir hale geldi ki böylesi önemli bir toplumsal problemi tartışmak için müsait bir haber kanalı kalmadı.

Dolayısıyla gol pozisyonlarına ara verilip eski Survivor yarışmacısına söz verildi.

İşte tam o anda Ahmet Çakar kurtarıcı bir forvet gibi devreye girdi.

Klavye başında delikanlı olan şahsın, kendisine bağırmaya başlayan Çakar karşısında gözyaşlarına boğulması, sonra özür dilemeleri filan tam tiyatroydu.

rahsan-gulsan-sli-3

Çakar bir anda kadınların kahramanı haline gelebilirdi... Ama olmadı... Çünkü hemen sosyal medyada Çakar’ın çok önce bir programda ettiği “kadın istemezse kimse ona tecavüz edemez” cümlesi dönmeye başladı...

Bakmayın iyi de oldu.

Dedim ya bu olay turnusol kağıdı oldu. Her yanımız yakıcı asit dolu...

Herkesin defosu ortada...

Hadi güldür bizi Beş Kardeş

O kadar bunaldım ki.

Sadece hafta sonu da değil, ülkenin gündemi ister istemez hayatımıza yansıyor bir şekilde.

Gülmeyi özledim.

Dün akşam Kanal D’de Onur Ünlü’nün yeni dizisi başladı.

Ben yazıyı yazarken henüz izlememiştim.

rahsan-gulsan-sli-2

Umarım bu dev kadro beklentilerimizi boşa çıkarmaz.  Hayat devam ediyor.

Etmek zorunda.

Muhafazakarların şekillendirdiği ve her yanı kötü karakterler ve şiddet ile dolu dizilerin reyting aldığı yeni sistemde umarım yüzümüzü güldürecek bir dizi kendine yer bulur. Gülmeye çok ihtiyacımız var çünkü...