Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Başbakan Ahmet Davutoğlu konuşmalarında sıkça halkın teröristlere karşı “dik durmasını”, “boyun eğmemesini” istiyor. Cumhurbaşkanı, muhtarlarla yaptığı toplantılarda Güneydoğu’dan muhtarların tehdit edildiği için gelemediğini de açıklıyor. “Muhalefet Sivas’tan öteye geçemiyor” diye övünenler, şimdi mahallere polis gönderemediğini tutanakla itiraf ediyorlar.
Güneydoğu il ve ilçelerinde yaşanan olaylarda terör örgütünün baskısına boyun eğmek istemeyen vatandaşlar, tehdit ediliyor, yüzleri maskeli, eli silahlı kişiler gece yarısı kapıyı çalıyor, “bu size son uyarımızdır” mektupları bırakılıyor. Yetmiyor, kişilerin evleri kurşunlanıyor.

DEVLETİN POLİSİ GİDEMEZSE

Evi kurşunlanan vatandaş ne yapacak? Şırnak’ta olduğu gibi Emniyet Müdürlüğü’ne gidip evindeki zarar-ziyanın tespitini isteyecek, bunun için teknik çalışma yapılması gerekecek. Ama Terörle Mücadele Şubesi’nde ifadesi alınan vatandaşa, “Kusura bakma, sizin mahalleye polis giremiyor. Sen fotoğraf çekip bize gönder” diyorsa o yurttaş devletimize nasıl güven duyacak? Hadi bakalım korkmasın, hadi bakalım dik dursun? Dik dursun da nereye kadar dik dursun. Kendisine, “Oğlum devlet başa çıkamıyor, sen nasıl onlarla başa çıkacaksın?” denilip teslim olması mı beklensin...
“Çözüm süreci” adı altında terörle mücadele etmeyenler, örgütün silahlanmasına, güç kazanmasına seyirci kalanlar ülkeyi nereden nereye getirdi? Güneydoğu’da terörün en azgın olduğu dönemde bile “mahalleye gidemiyoruz, giremiyoruz” denilmemiş, girilemediğine ilişkin tutanak düzenlenmemişti. Devletin polisi Şırnak il merkezinde Yeşilyurt Mahallesi’ne giremiyorsa, giremediğini tutanağa bile yazıyorsa, vatandaş kime karşı, nasıl dik dursun?

KAMYON DOLUSU SİLAHLARI GÖRMEDİNİZ Mİ?

Van’da PKK’nın sözde bayrağı, Abdullah Öcalan’ın, öldürülen teröristlerin bazılarının halı üzerine işlenen portreleri ana caddelerde, pazar yerlerinde satılıyor. Yalnız bunlar değil terör örgütüne ait armalar, yüzükler, kolyeler de ortalıkta. Teröristlerin portreleri satılırken, maske olarak sevilen bazı sanatçıların portreleri de yer alıyor. Böylece, o portrelerle, terörist portreleri maskelenmiş oluyor.
Satanlar da polise gidip “Bizi kurtarın. Bunları satmaya zorlanıyoruz. Aksi halde işyerimizin yakılacağını söylüyorlar” diyor. Hadi bakalım, o insanları da kurtarın. Baskı altında satanlar tamam da, bunların üretildiği yerleri belirleyip de gereğini yapmaya Emniyet yetkililerinin gücü mü yetmiyor? Yoksa, Van’da da girilemeyen yerler mi var?
Güneydoğu halkı, eli silahlı teröristlerin baskısı altında. O yüzden sanki herkes örgütün emrindeymiş gibi gözüküyor. Aslında durum öyle değil. İnsanlar, Devleti bulamadığı, göremediği için örgüte teslim olmuş vaziyette. Devlet, gücünü gösteremediği, vatandaşına güven veremediği sürece, Güneydoğu’da örgüt azdıkça azar.
“Çözüm süreci” denilen dönemde terör örgütü tarafından il ve ilçelerdeki milislere dağıtılmak üzere kamyonlarla silah geldiğinde uyuyan, dokunmayanlar, şimdi “bu silahlar da nereden çıktı?” diyor. Siz uyudukça örgüt güç kazanmış, siz uyudukça örgüt halkı baskı altında tutmuş, siz uyudukça örgüt büyümüş. Sonra, vatandaştan “teröristlere karşı dik durmalarını” isteyeceksiniz... Onlar, PKK’dan şikayetçi olarak dik duruşlarını sergilediler. Hadi bakalım durabilirseniz dik durma sırası siz yöneticilerde...

DOSTLUKLARI CİHAD BÖLGESİNDE BAŞLIYOR

“Canlı bomba” eyleminden bir gün sonra bu köşenin okurlarına “IŞİD terör örgütünün Türkiye’de de sempatizanları, militanları bulunuyor. Eylemi yabancı uyruklu IŞİD militanına yaptırdıkları gibi, örgüt bağlantılı Türk vatandaşına da gerçekleştirmiş olabilirler” demiştim. Görünen o ki eylemcilerden birisi büyük bir olasılıkla Suriye uyruklu.
Değişik ülkelerden gelen dinci örgüt militanları, bir dönem savaştıkları Afganistan, Çeçenistan, Bosna-Hersek, Irak ve son olarak da Suriye’yi “Cihad bölgesi” olarak adlandırırlar. Aynı saflarda savaşan teröristler arasında dostluklar oluşuyor. Türkiye’deki bir terörist yabancı bir ülkede, yabancı ülke teröristi de Türkiye’de “canlı bomba” eylemini gerçekleştirebilir. Böylece, ülkelerinde tanınma olasılığı bulunan teröristler güvenlik güçlerinin takibinden de bu yolla kurtulmuş olur.
Turist görünümü altında ülkemize gelen teröristlere yardım ve yataklık eden, eylemi gerçekleştirmesine destek olanlar, bunun karşılığında da o kişilerin istediği ülkede eylem yapabiliyor. İşte, Ankara’da kanlı eylemi gerçekleştirenlerden birisinin de yabancı uyruklu olduğu değerlendiriliyor.