Büyük usta sen hep ayakta kal ve hep alkış al…
Türkiye Müzik Ödülleri'nin dağıtıldığı tören geride kaldı.
Ama pop müzik şarkıcısı, besteci ve söz yazarı Kayahan'ın, geceye damgasını vuran sözleriyle ilgili tartışmalar hâlâ sürüyor.
Sosyal medyada ezici çoğunluk, salondakilerin ayakta alkışladığı konuşması nedeniyle Kayahan'ı gönülden kutluyor.
AKP'nin bindirilmiş kıtaları ise akılları sıra eleştiriyor.
Kimi “Kayahan'ın aklı neredeymiş! Atatürk ve silah arkadaşlarının önünde saygıyla eğilmeyi şimdi mi akıl etmiş?” diyor, kimiyse “Bugüne kadar şehitler için ne yapmış?” diye soruyor!
Bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olanları bir kenara bırakıp, Kayahan'ın sözlerini hatırlayalım.
Ne demişti Kayahan?
“Ödül gecelerinde benim sıkça rastladığım eşime, anneme ve babama gibi teşekkürler olur. Ben bugün değişik ama ihtiyaç olan bir şeyi söyleyeceğim. Burada birlikte toplanmamıza ve burada böyle şeyler yaşamamıza sebep olan, bunları bize hediye eden Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşlarına sonsuz rahmet ve selamlar olsun…”
* * *
Kayahan'a saldıranlar onu hiç tanımamışlar!
Zira tanımış olsalar, 45 yıllık müzik hayatında onun Atatürk rozetini ceketinin sol yakasından hiç çıkarmadığını, neredeyse tüm konserlerinde Atatürk'ü, silah arkadaşlarını ve Mehmetçiği saygıyla andığını çok iyi bilirler.
Son olarak Türkçe Olimpiyatları'nda birincilik ödülünü vermek için Bakan Egemen Bağış'la sahneye çıktığında yaptığı konuşmayla salonu hıncahınç dolduranların Atatürk'ü coşkuyla alkışlamalarını sağlamıştı.
Peki ya şehitler için yaptıkları?
Kendisi pek söylemez!
Oysa Mehmetçik Vakfı'nın arşivine şöyle bir göz atmak yeter!
Zira o arşivde Mehmetçik Vakfı'nın 1991 yılından bu yana yaptığı hizmetler nedeniyle Kayahan'ı iki altın, bir gümüş ve bir de bronz madalyayla taçlandırdığını gösteren belgeler bulunuyor…
* * *
“Ben hem Atatürk'ü, hem de dinimi aynı bedende yaşatıyorum!” diyen bu bilge sanatçı, telif hakları konusunda da yıllardır büyük mücadele veriyor.
Yaklaşık 30 yıldır sürdürdüğü hukuk mücadelesiyle kamuoyuna, besteci ve söz yazarının önemini anlatmaya çalışıyor.
Şu günlerde ise plaklarını ve haklarını gasp edenlere karşı açtığı tüm davaları kazanmanın eşsiz mutluluğunu yaşıyor.
* * *
Belki sizin de dikkatinizi çekmiş olabilir.
Müzik ödüllerinin dağıtıldığı törende seyirciler Kayahan'ı ayakta alkışlarken, bazı “tipler” ise istiflerini bozmayıp alkışa katılmamakta hatta kaba davranışlar sergilemekte ısrar etmişlerdi!
Kayahan'ın “kalkın, kalkın!..” demesi bile onları harekete geçirememişti!
Bu duyarsız kişilerin kimler olduğunu araştırdım.
Bir de ne öğreneyim?
Meğer Atatürk ve silah arkadaşlarına saygı için ayağa kalkmayan ve Kayahan'ı alkışlamayanların arasında, onun aleyhlerinde dava açtığı ve kazandığı kişiler de varmış!
Şimdi çoğu AKP saflarındaymış!
Belirttiğim gibi Kayahan'ın Mehmetçik Vakfı'ndan iki altın, bir gümüş, bir de bronz madalyası var!
İster misiniz AKP de bu kişilere “Atatürk ve silah arkadaşlarına saygısızlık ödülü” versin!..
Günümüzde Atatürk ve silah arkadaşlarına saygısızlık prim yaptığına göre, niçin ödüle değer bulunmasın!
* * *
Buraya kadar okuduklarınız, 18 Nisan 2013 tarihinde bu köşede yayınlandı.
Büyük usta, aradan geçen sürede, üçüncü kez yakalandığı yumuşak doku kanseriyle mücadele etti.
Çok istemesine karşın o nedenle konserler veremedi, seyircileriyle bir araya gelemedi.
Kemoterapinin sarsıcı etkilerine rağmen tedavisini azimle sürdürüp dün geceyi bekledi. Öylesine arzuluydu ki, sahnede sevenlerinin istediği sürece kalabilmek için, yedi günlük vitamin kürü bile yaptı.
Kostümleri büyük dedeleri Atatürk'e smokin diken Levon Kordonciyan tarafından özel olarak hazırlanıp, Kayahan'a armağan edildi.
Smokini, her zaman olduğu gibi sol yakasına takılı Atatürk rozeti ve Kayahan'ın boynundaki ay yıldızlı madalyon tamamlıyordu.
* * *
14 yıldır kırgın olduğu bir başka ölümsüz sesle, Nilüfer'le, Beşiktaş'taki sahneye çıktığında çılgınca alkışlandı. Yanında zor yıllarında onu hiç yalnız bırakmayan değerli eşi de vardı.
Orada olmasa bile, büyük ustanın hep ayakta kalması ve hep başarılı olması için dua edenlerden biri de, bu satırların yazarıydı.