Toplumsal ilişkilerde bir kişinin öbür kişiye yaranmak için yaraşır olmadığı biçimde seslenmesi, gereksiz ve aşırı övgülerde bulunması, alışılmış adıyla “dalkavukluk” ve “yağcılık” olarak nitelendirilir. Sırnaşık, arsız, yüzsüz, onursuz ve boşboğaz olmak da “yalakalık”tır. Çirkin ve utandırıcı tutum ve davranışları da halk dilinde “yavşaklık” diye tanımlanır. Bu durumlar, kişiyi küçük düşürür, güvenilmez, inanılmaz ve niteliksiz kılar. Kendilerinden uzak durmaya, kaçınmaya neden olur. Topluluk içinde kınanırlar, itilirler, yadırganarak ayıplanırlar. Ama tersine, ödüllendirircesine okşananlar, övülenler, desteklenenler, güçlendirilenler de vardır. Bunlar özellikle siyasal alanda alkış tutan, “.. seninle gurur duyuyor..” diye çığlıklar atan, dövizler ve pankartlar açıp taşıyan amigolar, şımarıklardır. Eğriye doğru, çirkine güzel, zararlıya yararlı diyerek olanaklara kavuşur, katlara çıkar, hakkı olmayanları elde ederler. Bunları kullanıp bunlardan yararlananlar toplumu karartan, kötülüklerini bunlarla yaşama geçiren kötülerdir.
Karşılaşıp rastladıkça insanı üzen görüntüleriyle yağcılar ve yalakalar, sırıtan utandırıcılıklarının ayırdında değildir. Kimileri de yararlanma amacıyla bilerek bu soytarılıklara girişir. Çirkinliklerin, kişisel bozuklukların kaynağında eğitimsizlik, görgüsüzlük, çıkarcılık ve ahlâksızlık yatmaktadır. Medyanın büyük kesiminde bu tür kişileri görmek, beklentileri nedeniyle tutsak durumuna düşmüş olanlara rastlamak ve çıkar ilişkilerini duymak tiksindirici olmaktadır. Onurunu, kişiliğini, kiminin yanına çıkmak, kiminin ilgi ve övgüsünü almak, bir şeyler sağlamak için unutmak, küçülmek, alçalmak, insan değerlerinden soyutlanmak en büyük yitiktir.
İnsanlık hiçbir nedenle, hiçbir şey için savsaklanamaz, gözden çıkarılamaz, unutulamaz, yitirilemez. Kuruluşlara, yapılara, alanlara ad verme yoluyla yaranma çabaları yakışıksızdır.