Current Biology dergisinde yayımlanan çalışma, Mynamar'da bulunan iki amber fosilinde, biri kapana kısılmış iki karıncanın savaştığını, diğerinde ise 21 karıncanın birbirleriyle uyum içinde çalıştığını ortaya çıkardı.
DIŞ HABERLER


UPI'de yer alan habere göre, Bilim insanları, ilkinin karıncaların en azından 99 milyon önce yaşanan Kretase döneminden beri savaştığına dair bir kanıt olduğunu belirtiyorlar.

"Bu karıncalara ait bir özellik" diyen Rutgers Üniveresitesi'nden fosil uzmanı Phillip Barden, " Çoğu karınca türü bunu yapar. Farklı türlerde farklı kolonilerde aynı türlerde de olsa dövüşürler." diyerek karıncalar için bunun normal olduğunu belirtiyor.
Hem tür içi hem de türler arasında rekabet hayvan dünyasında olduğu gibi böcek dünyasında yaygındır. Fakat bir çok bilim insanı karıncalara dair en büyük evrimsel olgunun sosyalleşmeye ve işbirliğine karşı eğilimi olduğunu belirtiyor.

Amber içerisindeki antik parçada kapana kısılan bir grup işçi karınca, takım çalışmasının çok erkenden başladığını gösteriyor.

Barden, diğer amber fosili hakkında " 21 işçi karıncanın bulunduğu bir amber fosiline sahibiz. Bu çok anlamlı, çünkü karıncaların fosiller içinde bulunması çok nadirdir. Karıncalar, amberdeki böcek fosillerinin %1'ini oluşturur. Tek bir amber içinde 20 tanesini bulmak bir sosyal davranış olduğunu düşündürür."
Günümüzde yaşayan en az 13 bin karınca türü olduğu belirtiliyor. Bazı bilim insanları, karıncaların bir kısmının direkt olarak Kretase döneminde türlerle akraba olduğunu belirtiyor. Bu başlı başına evrimsel bir başarı hikayesi olmasına karşın, antik özellikleri günümüze kadar ulaşamamıştır.

Barden, "Antik karıncıların mamutlarda olduğu gibi fildişi benzeri dişleriyle avına sapladıklarını ancak bu özelliklerinin günümüzün karınca dünyasında bulunmadığını belirtiyor. " Bu türün muhtemelen 10 milyon yıl veya daha önce veya dinozorlar yok olduktan sonra soyu tükendi. İklim buna neden olmuş olabilir. Ya da modern nesillerin bu antik karıncaları yarış dışı bırakmış olabileceğini de ihtimal dahilinde görüyoruz."

ÇEVİRİ: REHA BAŞOĞUL