'Vatan Şairi', 'Milli Şair' olarak anılan ve İstiklal Marşı'nın yazarı olan Mehmet Akif Ersoy'un bugün 143'üncü doğum günü. 20 Aralık 1873'te İstanbul'da dünyaya gelen Mehmet Akif Ersoy'a babası 'Ragif' adını verdi. Babasının vefatına kadar bu Ragif ismini kullansa da annesi ve arkadaşları 'Akif' ismiyle seslendi.

İlköğrenimine Fatih'te Emir Buhari Mahalle Mektebi’nde başladı. Bu arada babasından Arapça öğrenen Ersoy, Fatih Merkez Rüştiyesi'ne devam etti. Rüştiye eğitimi sırasında Türkçe, Arapça, Farsça ve Fransızca'da birinci oldu.

Rüştiyenin ardından 1885'te dönemin gözde okullarından Mülkiye İdadisi'ne geçen Ersoy, babasının ölümü ve bir yıl sonra da büyük Fatih yangınında evlerinin yanması sonucu maddi sıkıntılar nedeniyle bir an önce meslek sahibi olmak için bu okulu bıraktı. Ardından da Ziraat ve Baytar Mektebi'nin (Tarım ve Veterinerlik Okulu) Baytarlık bölümünü birincilikte bitirdi.

Mezuniyetinin ardından Fransızcasını geliştirdi, altı ay içinde Kur'an'ı ezberleyerek hafız oldu. Hazine-i Fünun Dergisinde 1893 ve 1894’te birer gazeli, 1895’te ise Mektep Mecmuası’nda "Kur'an'a Hitab", adlı şiiri yayınlandı, memuriyet hayatına başladı.

1893-1913 yıllarında Ziraat Bakanlığı'nda memur olan Ersoy, bu dönemde teftiş için Rumeli, Anadolu, Arnavutluk ve Arabistan'da bulundu. Bir seyahati sırasında babasının doğum yeri olan İpek Kasabası'na gidip amcalarıyla tanışan Ersoy, 1898 yılında Tophane-i Âmire veznedârı Mehmet Emin Beyin kızı İsmet Hanım’la evlendi. Bu evlilikten Cemile, Feride, Suadi, Emin, Tahir adlı çocukları dünyaya geldi.

Edebiyata olan ilgisini şiir yazarak ve edebiyat öğretmenliği yaparak sürden Mehmet Akif'in Resimli Gazete’de Servet-i Fünun Dergisi'nde şiirleri ve yazıları yayımlandı.

II. Meşrutiyet’in ilanıyla birlikte, yayın dünyasına adım attı. Meşrutiyetin ardından, arkadaşı Eşref Edip ve Ebül’ula Mardin'in çıkardığı ve ilk sayısı 27 Ağustos 1908'de yayımlanan Sırat-ı Müstakim dergisinin başyazarı oldu. İlk sayıda Fatih Camii şiiri yayımlandı. Ebül'ula Mardin ayrıldıktan sonra dergi, 8 Mart 1912'den itibaren Sebil'ür-Reşad adıyla çıkmaya devam etti. Akif'in hemen hemen bütün şiir ve yazıları bu iki dergide yayımlandı. Gerek dergilerdeki yazılarında, gerekse İstanbul camilerinde verdiği vaazlarda Mısırlı bilgin Muhammed Abduh'un etkisiyle benimsediği İslam Birliği görüşünü yaymaya çalıştı.

1913’te kurulan Müdafaa-i Milliye Cemiyeti'nin halkı edebiyat yoluyla aydınlatma amacı güden neşriyat şubesinde Recaizade Ekrem, Abdülhak Hamid, Süleyman Nazif, Cenap Şahabettin ile beraber çalıştı. 2 Şubat 1913 günü Bayezid Camisi kürsüsünde, 7 Şubat 1913 günü Fatih Camisi kürsüsünde konuşarak halkı vatanı savunmaya çağırdı.

Sebil'ür-Reşad’ı Ankara’da çıkarması için Mustafa Kemal Paşa'dan davet alan Mehmet Akif, TBMM'nin açılışının ertesi günü olan 24 Nisan 1920 günü Ankara'ya giderek, milli mücadeleye şair, hatip, seyyah, gazeteci, siyasetçi olarak katıldı.

1920-1923 yıllarında Burdur milletvekili olarak Meclis'te yer aldı. Meclis kayıtlarında adı "Burdur milletvekili ve İslam şairi" olarak geçti.

İSTİKLAL MARŞINI YAZIŞI


Millİ Eğitim Bakanı Hamdullah Suphi Bey'in ricası üzerine arkadaşı Hasan Basri Bey Mehmet Akif'i ulusal marş yarışmasına katılmaya ikna etti. Konulan 500 liralık ödül nedeniyle başlangıçta katılmayı reddettiği bu yarışmaya, o güne kadar gönderilen şiirlerin hiçbiri yeterli bulunmamıştı ve en güzel şiiri Mehmet Akif'in yazacağı kanısı mecliste hakimdi. Mehmet Akif'in yarışmaya katılmayı kabul etmesi üzerine kimi şairler şiirlerini yarışmadan çektiler. Şairin orduya ithaf ettiği İstiklal Marşı, 17 Şubat günü Sırat-ı Müstakim ve Hakimiyet-i Milliye'de yayımlandı. Hamdullah Suphi Bey tarafından mecliste okunup ayakta dinlendikten sonra 12 Mart 1921 Cumartesi günü saat 17.45'te ulusal marş olarak kabul edildi. Âkif, ödül olarak verilen 500 lirayı Hilal-i Ahmer bünyesinde, kadın ve çocuklara iş öğreten ve cepheye elbise diken Dar’ül Mesai vakfına bağışladı.

Mehmet Akif'in en ünlü eseri Safahat 1924 yılında Türkiye'de basıldı. Bu arada Mısır'a yerleşen Ersoy, siroz hastalığına tutulunca hava değişikliği iyi gelir düşüncesiyle önce Lübnan'a, sonra Antakya’ya gitti fakat Mısır'a hasta olarak döndü. 17 Haziran 1936’da tedavi için İstanbul’a döndü. 27 Aralık 1936 tarihinde İstanbul’da, Beyoğlu'ndaki Mısır Apartmanı'nda hayatını kaybetti. Edirnekapı Mezarlığı'na gömüldü. Mezarı iki yıl sonra, üniversiteli gençler tarafından yaptırıldı; 1960’ta yol inşaatı nedeniyle kabri Edirnekapı Şehitliği'ne nakledildi.

DESTAN YAZDI


Mehmet Akif, şiir yazmaya Baytar Mektebi'nde öğrenci olduğu yıllarda başladı. Yayımlanan ilk şiiri Kur'an'a Hitap başlığını taşır. 1908'den itibaren aruz ölçüsü kullanarak manzum hikâyeler yazdı. Balkan Savaşı yıllarından itibaren destansı şiirler yazmaya başladı. İlk büyük destanı, 'Çanakkale Şehitleri'ne' başlıklı şiiridir. İkinci büyük destanı ise Bursa'nın işgali üzerine yazdığı “Bülbül“ adlı şiiridir. Üçüncü olarak da İstiklâl Marşı'nı yazarak İstiklâl Savaşı'nı anlatmıştır. “Sanat sanat içindir” görüşüne karşı çıkan Mehmet Âkif, dinî yönü ağırlıkta bir edebiyat tarzı benimsemişti. Edebiyat dili olarak Milli Edebiyat akımına karşı çıktı ve edebiyatta batılılaşma konusunda Tevfik Fikret ile çatıştı.

Şairin Safahat adı altında toplanan şiirleri sekiz kitaptan oluşmuştur. Şair, İstiklâl Marşı'nı Safahat'a koymamıştır. Nedenini ise şöyle açıklar: “Çünkü ben onu milletimin kalbine gömdüm.”