Yükseköğretim Kurulu Başkanı Prof. Dr. Yekta Saraç, önümüzdeki dönemde çözüme kavuşturulması gereken bir hususun da  yükseköğretim görmek isteyen Suriyeli öğrenciler olduğunun altını çizerek, üniversitelerin, etnik ve mezhebi aidiyetine bakılmaksızın "hak eden her mülteci gence" açık olduğunu söyledi.


Suriyeli gençleri kayıp nesiller olarak bırakmak istemiyoruz diyen YÖK Başkanı Yekta Saraç (solda), üniversitelerin "hak eden her mülteci gence" açık olduğunu ifade etti.


Yükseköğretim Kurulu Başkanı Prof. Dr. Yekta Saraç, YÖK Üyeleri Prof. Dr. Abdullah Çavuşoğlu, Prof. Dr. İbrahim Hatiboğlu, Prof. Dr. Beril Dedeoğlu ve YÖK Başkan Danışmanı Prof. Dr. Sezer Sener Komsuoğlu'ndan oluşan heyet ile birlikte Kilis'e ziyaret gerçekleştirdi.

Ziyaretine Kilis Valiliği ile başlayan YÖK Başkanı Saraç ve beraberindeki heyet sırasıyla Kilis Öncüpınar Konteyner Kentini (Suriyeli Sığınmacı Mülteci Kampı) gezdi ve daha sonra Kilis 7 Aralık Üniversitesinde düzenlenen toplantı ile bölgedeki Türk ve Suriyeli üniversite öğrencileri ve akademisyenlerle bir araya geldi.

Kilis 7 Aralık Üniversitesi Konferans Salonu'nda düzenlenen toplantıda bir konuşma gerçekleştiren Prof. Dr. Yekta Saraç, bir sınır kenti olarak, bugün için dünyanın en önemli sorunlarından birisi olan Suriye Göçünü misafirperverliği ile kucaklamış, gönlünü ve bütün imkânlarını onlara açmış, onlar için hayatı kolaylaştırmaya çalışan Kilis halkına ve Kilis'in fedakâr kamu yöneticilerine teşekkür ederek sözlerine başladı.



YÖK BAŞKANI: ÜLKEMİZİN İNSANİ YARDIM BAĞIŞÇILIĞI GURURLANDIRIYOR 


Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği'nin verilerine göre 2015 yılında dünyada yaklaşık 11 milyon 700 bin mülteci bulunduğunu söyleyen Saraç, yine, Birleşmiş Milletlerin raporuna göre 2016'da Suriye'deki Savaş "küresel zorunlu göçün en yeni faktörü" olarak öne çıkmış durumda olduğunu belirterek konuşmasına şu şekilde devam etti:

"Özellikle son dönemlerde, ülkemiz büyük bir insani yardım bağışçısı olmuştur. Bununla gerçekten gurur duyuyoruz. Türkiye bu konuda ABD, AB ve İngiltere'den sonra dünyada 4. sırada yer almaktadır.

Suriye'deki yaşanan bu savaş nedeniyle ülkelerini terk etmek zorunda kalan mülteci sayısı dünyada 4,7 milyon civarına ulaşmıştır. Kayıt dışı ile bu rakam 5 milyonu bulmaktadır. Bunların 2,5 milyona yakını ülkemiz sınırları içindedir. Doğal olarak, dünyadaki hiçbir ülkenin kabul ettiği Suriyeli mülteci sayısı ile kıyaslanamayacak bu sayı nedeniyle özellikle sınır illerimizde - ki Kilis de bunlardan biridir – önemli ve ciddi insani, politik ve sosyal olaylar yaşamaktayız.

Diğer önemli bir tespit, Türkiye yakın tarihinde ilk kez dünyada en çok mülteci barındıran ülke konumuna gelmiştir ve bu mültecilerin önemli bir çoğunluğu kamplarda kalmayan, kentlerde yaşayan insanlardır. Artık bir kent mülteciliği ile yüz yüzeyiz. Sosyal bilimciler bunun bir diğer anlamını, 2,5 milyon insanın sosyal hayata entegrasyonu olarak görmektedirler. Elbette bu durum ülkemize pek çok sorun da doğurmaktadır. Fakat Türkiye büyük bir ülkedir, bu sorunları çözebilecek kapasiteye de sahiptir."

Cumhurbaşkanı'nın yönlendirmeleri doğrultusunda, Suriyeli bilim insanları ve yükseköğretim görmek isteyen Suriyeliler olmak üzere iki ana mihverde konuya yaklaştıklarının altını çizen YÖK Başkanı Saraç, Suriyeli akademisyenler için bu gün hizmete sunulacak "YÖK YABANCI AKADEMİSYEN BİLGİ SİSTEMİ (YABSİS) " adını verdikleri veri tabanlı sistem hakkında bilgiler verdi.

"PORTAL YABANCI AKADEMİSYEN VE ARAŞTIRMACILARA YÖNELİK OLACAK”


Saraç, https://cv.yok.gov.tr/ adresinden erişilebilecek portalın çok yakın bir zamanda yurtdışından Türkiye’ye gelmek isteyen bütün yabancı akademisyen ve araştırmacılara yönelik olacağını ifade ederek uygulamaya yönelik şunları söyledi:

“Sisteme e-posta adresi ve cep telefonu numarası kullanılarak girilmektedir. Cep telefonuna gelen mesajın kaydedilmesi sonrasında bilgi girişi yapılabilmektedir. Bu uygulamada kişi ile ilgili olarak kişisel bilgiler, eğitim durumu, iş tecrübesi, akademik yayınlar, yabancı dil, çalışmak istediği iş ve üniversite tercihi bilgileri yer alacaktır.”

Önümüzdeki dönemde çözüme kavuşturulması gereken diğer hususun ise yükseköğretim görmek isteyen Suriyeli öğrenciler olduğunun altını çizen Başkan Saraç, üniversitelerin, etnik ve mezhebi aidiyetine bakılmaksızın "hak eden her mülteci gence" açık olduğunu söyledi.

"MÜLTECİ GENÇLERİN NİTELİKLİ EĞİTİM ALMALARI ÖNEMLİ"

Bu noktada görevlerinin, mülteci gençlerin eğitime erişimlerini sağlamak olduğunu yineleyen Saraç, UNICEF'in "Suriye'nin Kayıp Nesli" olarak tanımladığı tehlikeyi önlemenin gayreti içinde olmanın Yükseköğretim Kurulunun görevleri arasında bulunduğunun belirterek şunları söyledi:

"Eğitim, gelecek için umudu besleyen en önemli faktördür. Mülteci gençlerin kendi kültürel özelliklerini de koruyarak, nitelikli eğitim almaları önemlidir. Türkiye üniversitelerinin, kendi bölgesi veya kendi kültürüne yakın olan bu öğrenciler için artık bir referans merkezi olarak tasarlanmasına çalışıyoruz. Kilis'ten ilan etmek isteriz: Milletimizin üstün seciyesi icapları ve bu bölgeye ve topraklara olan tarihi sorumluluk anlayışımız çerçevesinde Suriyeli gençleri "kayıp nesiller" olarak bırakmak istemiyoruz. Zengin, değişken, çeşitli ve sürekli bir dönüşüm süreci içinde olan eğitim dünyamızda bu nesilleri de eğitmek, ülkemiz için vaat edilmiş bir kardeşlik görevidir."

"325 BİN SURİYELİYE EĞİTİM VERİLİYOR”

Okul öncesi düzeyinde 20 bin; ilkokul düzeyinde 205 bin; ortaokul düzeyinde 75 bin lise düzeyinde 25 bin olmak üzere toplamda yaklaşık 325 bin Suriyeliye eğitim verildiğini kaydeden Saraç, bu rakamın yakın bir dönemde 400 bine ulaşacağını ifade etti. Bu süreçte bin Türk öğretmenin görevlendirildiğini, Mesleki eğitim için de Halk Eğitim Merkezleri’nden önemli sayıda usta öğretici görevlendirmesi yapıldığını aktaran Saraç, konuşmasını şöyle sonlandırdı:

" Kilis halkına, valiliğimize, belediyemize, üniversitemize özellikle gönülden teşekkür etmek isteriz. Kilis’te kamp ve kamp dışı mültecilerin toplamı, şehrin kendi nüfusunu aşmış durumda. Doğrusu bu nüfusu barış içinde kucaklamanın ve şehirde yaşamı idare etmenin hiç de kolay olmadığını düşünüyorum. Teşekkürüm bu nedenle…Umarız, Kilis’in ve Kilis halkının, bu asrın insanlık dramına gösterdiği inanılmaz hassasiyet ve yoğun iyiliklerle dolu misafirperverlik, Nobel Barış Ödülünün Kilis’e verilmesine vesile olur."