Sabancı Üniversitesi Kurucu Mütevelli Heyeti Başkanı Güler Sabancı, iklim değişikliğiyle mücadelede enerji sektöründeki dönüşümün, ekonomide sürdürülebilir büyümeyi de destekleyeceğini vurguladı.

Birleşmiş Milletler Paris iklim Değişikliği Taraflar Konferansı’nın (COP 21) enerji sektörüne yansımalarının tartışıldığı ve Sabancı Üniversitesi İstanbul Uluslararası Enerji ve İklim Merkezi (IICEC) tarafından düzenlenen 7. Uluslararası Enerji ve İklim Forumu’nda konuşan Sabancı, karbon emisyonlarının azaltarak enerji verimliliğini sağlamanın önemine dikkat çekti. Sabancı, modern enerjiyi erişilebilir hale getirmek için “güçlerin birleştirilmesi gerektiği” çağrısı yaptı.

Güler Sabancı açılış konuşmasında ayrıca, Türkiye’nin “enerji üretiminde, iletiminde, dağıtımında ve tüketimindeki devasa verimlilik potansiyelini henüz tam anlamıyla gerçekleştiremediğini” ifade etti.
Paris COP21 sözleşmesi tarihi öneme sahiptir
Sabancı, “Enerjideki bu değişken havaya baktığımızda, geçen yıl Paris’te yapılan COP21 toplantısında varılan tarihi sözleşme, enerji arz ve talebinin küresel anlamda geleceğini şekillendiren en kritik gelişmedir” diye ekledi.
“Ekonomide sürdürülebilir büyüme istiyorsak, enerji piyasalarını serbestleştirmenin yollarını aramalıyız” diye konuşan Sabancı, “Türkiye’nin öz kaynaklarına yönelerek çıkardığı linyiti cari açığı kapatmak amacıyla kullanması ve büyüyen enerji piyasası ve ekonomisinde enerjiyi güvence altına alması gerekir” diye de çağrıda bulundu.
Güler Sabancı sözlerini şöyle sürdürdü:
“Küresel enerji sistemi, yol açtığı birçok soruna rağmen önemli fırsatları da beraberinde getirmeye devam etmektedir. Bugünkü enerji sektörünün geçireceği dönüşüme yeni boyutlar getiren şehirleşme, dijitalleşme, globalleşme ve elektriğe erişim gibi birçok global trend sayesinde bu sorunlar ve fırsatlar günümüz dinamik dünyasında büyük bir değişim geçirecektir.”

Güler Sabancı, dünyadaki sera gazı emisyonunun üçte ikisinin enerji üretimi ve kullanımı sonucunda ortaya çıktığına işaret ederek “iklim sorunlarıyla mücadele etmek istiyorsak enerji sektörünü dönüştürmek durumundayız” dedi.

Sabancı ayrıca, Uluslararası Enerji Ajansı’nın (lEA)güncel verilerine dikkat çekerek, “Enerji verimliliği ile karbon emisyonları 2050 yılına kadar yüzde 40 oranında azaltılabilir, böylece küresel ısınmadaki artış 2 santigrat dereceyle sınırlandırılabilir” diye açıkladı ve ekledi:

“Yeni verilere göre yenilenebilir enerji üretim kapasitesi 2015 yılında dünya genelinde 152 gigawatt –yani yüzde 8,3– artış göstererek, Türkiye’deki toplam kapasitenin yaklaşık iki katına yükselmiştir. Enerji tedarik ve tüketim alışkanlığını hızlı bir şekilde değiştiren dağıtılmış üretim, akıllı şebekeler ve enerji depolama teknolojilerinin yükselişine şahit oluyoruz. Her geçen gün daha fazla petrol devi temiz enerji piyasasına giriş yapıyor. Japonya’da elektrikli araç şarj noktalarının sayısı akaryakıt istasyonlarının sayısını geçmiş durumda.”

 


Enerji verimliliğine yatırım artmalı
Enerji verimliliği düzenlemelerinin, tüm dünyadaki enerji tüketiminin yüzde 27’sini kapsadığını anlatan, bu oranın 2005’te yüzde 12 olduğunu anımsatan Güler Sabancı, küresel işbirliği için çağrısını şöyle sürdürdü:
“Son zamanlarda enerji sektörünün daha sürdürülebilir bir geleceğe doğru yöneldiğini gösteren birçok habere şahit olduk. Şüphesiz ki Paris Anlaşması daha temiz teknolojiler ve enerji verimliliğine yapılan yatırımların artmasını sağlayarak enerji sektörünün dönüşümünü hızlandıracaktır. Yine de her alanda emisyonları azaltmak üzere daha etkili tedbirler alabilmemiz için tüm paydaşların daha fazla katkı sağlaması ve daha fazla çaba sarf etmesi gerekecektir.”
“Karbon emisyonlarını azaltma planımızı gerçekleştirirken daimi ekonomik büyümeyi desteklemek ve modern enerjiyi daha erişilebilir bir hale getirmek istiyorsak güçlerimizi birleştirmeliyiz” diye konuşan bulunan Sabancı, enerji verimliliğinin, iklim değişikliğiyle mücadelede ve sürdürülebilir kalkınmada büyük bir rol oynadığını belirtti.
Sabancı, Türkiye’nin Paris Anlaşması’nda sunduğu Ulusal Katkı Niyet Beyanı’na ilişkin, “Rüzgar ve güneş enerjisi üretim kapasitesinin 2030 yılına kadar büyük oranda artırılması hedeflenmektedir. Hidroelektrik potansiyelinin bütünüyle kullanılması ile enerji üretimine nükleer enerjinin dahil edilmesi de NDC hedefleri arasındadır” dedi ve ekledi:
“Türkiye’de enerji dengesinin iyileştirilebilmesi amacıyla elektrik iletimi ve dağıtımı sırasında yaşanan enerji kayıplarının azaltılacağı da NDC’de vurgulanmıştır. Son olarak, üretim ve inşaat gibi farklı sektörlerde enerji verimliliğinin iyileştirilmesi de NDC’nin en büyük hedeflerindendir.”
“Düşük petrol, kömür fiyatları temiz enerjiye geçişi zorlaştırabilir”
Güler Sabancı açılış konuşmasında ayrıca, “Halihazırda düşük olan petrol, doğalgaz ve kömür fiyatlarının da enerjide daha temiz bir geleceğe geçişimizi zorlaştırabileceğini ifade etmek isterim” uyarısı yaptı ve ekledi:
“Bu noktada serbest elektrik ve doğalgaz piyasalarının herhangi bir devlet desteği olmaksızın yoluna devam edebilmesinin enerji verimliliğinin iyileştirilmesi açısından bir gereklilik olduğunun da altını çiziyorum. Diğer pek çok ülkede de olduğu gibi Türkiye’de verilen enerji yardımları enerji verimliliğinin önüne geçmektedir. Bu nedenle ekonomide sürdürülebilir büyüme istiyorsak enerji piyasalarını serbestleştirmenin yollarını aramalıyız.”
Sabancı, “Enerji ihtiyacının büyük kısmını dışarıdan karşılayan Türkiye’nin öz kaynaklarına yönelerek çıkardığı linyiti cari açığı kapatmak amacıyla kullanması ve büyüyen enerji piyasası ve ekonomisinde enerjiyi güvence altına alması gerekir” dedi.
Sabancı ayrıca, Türkiye’nin “sürdürülebilir, dengeli ve bütüncül yaklaşımın bir gereği olarak mevcut en iyi teknolojilerden faydalanması, sağlık, güvenlik ve çevre hedeflerine öncelik vererek öz kaynaklarına yönelmesi” gerektiğini ifade etti.
Enerji piyasalarında tüketicinin de söz sahibi olması gerektiğini vurgulayan Güler Sabancı, konuşmasını şöyle tamamladı:
“Enerji, tüm dünyada hızla değişen bir konudur. Yeni ve şaşırtıcı enerji teknolojileri üretiliyor ve kullanıma sunuluyor. Bu bağlamda Türkiye’deki enerji sektörünün dönüşümünün; talep yönetimi, enerji piyasalarında tüketicinin de söz sahibi olması, dağıtılmış üretim seçeneklerinden daha fazla faydalanılması, akıllı şebekeler ve yeni enerji depolama çözümlerinin geliştirilmesiyle mümkün olacağına inanıyorum.”

“Dinamik nüfusu, etkili enerji yönetimi ve tutkulu enerji şirketleriyle Türkiye, geniş ölçekli enerji dönüşümünde öncü bir rol oynayabilecek güce sahiptir. Politika üreticileri, düzenleyici otoriteler, sanayi kuruluşları, piyasanın hakim güçleri ve akademi çevreleri olarak bize düşen görev işbirliği ve ortaya koyduğumuz çabaları artırarak bu hayali gerçekleştirmektir.”

IICEC seçkin bir platform
Güler Sabancı, Dr. Fatih Birol’un geçen yıl 29 üye ülkenin oybirliğiyle İcra Direktörlüğü’ne seçilmesiyle, Uluslararası Enerji Ajansı’nın (IEA) “güçlü bir vizyona” kavuştuğunu, dünyanın yükselen ülkelerine yönelik olarak daha güvenli, etkili ve sürdürülebilir, global bir enerji yaklaşımı benimsendiğini belirtti. Güler Sabancı, bugün enerji güvenliği, ekonomik kalkınma, rekabetçilik ve çevre farkındalığı gibi enerjiyle ilgili görüşlerini paylaşanlara da teşekkür etti.
Forum; aralarında Birleşik Arap Emirlikleri Enerji Bakanlığı Müsteşarı Dr. Matar Al Neyadi, Japonya Başbakanı Özel Danışmanı EiichiHasegawa, Avrupa Birliği Türkiye Büyükelçisi Hansjoerg Haber, Ukrayna’nın Ankara Büyükelçisi SergiyKorsunskiy, Konya Milletvekili ve TBMM Sanayi,Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu Başkanı Ziya Altunyaldız ve Uluslararası Enerji Ajansı (IEA) İcra Direktörü ve IICEC Yönlendirme Kurulu Onursal Başkanı Dr. Fatih Birol'un da bulunduğu, uluslararası enerji kuruluşlarının üst düzey yöneticilerinin katılımıyla başladı.

 

DHA