BAYBURT Baksı Müzesi'nde, 'Bayburt ve Çevresinde Mekan Kültürel Araştırmalar Çalıştayı' düzenlendi. Çalıştaya konuşmacı olarak katılan Aydın Doğan Vakfı Yürütme Kurulu Başkanı ve Genel Müdürü Candan Fetvacı, Aydın Doğan Vakfı ve Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği tarafından yürütülen 'Baba Beni Okula Gönder' projesini anlattı.
Bayburt Baskı Müzesi'nde, bölgede yüzyıllar boyu var olan kültürlerin yarattıkları mekanların kırsal ve kentsel boyutta incelenmesi, araştırılması ve değerlendirilmesi amacıyla Karadeniz Teknik Üniversitesi (KTÜ), İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) ve  Baksı Kültür Sanat Vakfı tarafından, 'Bayburt ve Çevresinde Mekan Kültürel Araştırmalar Çalıştayı' düzenlendi. Çalıştaya Bayburt Belediye Başkanı Mete Memiş, Bayburt Garnizon Komutanı Albay İbrahim Ayhan Vural, Bayburt Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Selçuk Coşkun, Bayburt Emniyet Müdürü İsa Bülent Kaya, Bayburt Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı İbrahim Yumak, Baksı Kültür Sanat Vakfı Kurucu Başkanı Prof. Dr. Hüsamettin Koçan, İTÜ’nün ilk kadın rektörü MimED Başkanı Prof. Dr. Gülsün Sağlamer, Karadeniz Teknik Üniversitesi (KTÜ) Mimarlık Bölüm Başkanı Prof. Dr. İlkay Özdemir, Aydın Doğan Vakfı Yürütme Kurulu Başkanı ve Genel Müdürü Candan Fetvacı ve davetliler katıldı.
Çalıştay'ın açılışında konuşan Baksı Kültür Sanat Vakfı Kurucu Başkanı Prof. Dr. Hüsamettin Koçan, çalıştayın uygarlık tarihinin başvuracağı temel kaynaklardan biri olması hayali ile gerçekleştirildiğini söyledi.
BAYBURT BELEDİYE BAŞKANI: BAKSI MÜZESİ BAYBURT'U TAŞIYAN DEĞER OLDU
Daha sonra söz alan Bayburt Belediye Başkanı Mete Memiş ise Bayburt'un yaşayan insanları ve gelen misafirleri mutlu etmesini hedeflediklerini belirterek, "Bayburt bu anlamda insanları mutlu edebilir. Bayburt bu kültüre sahip Anadolu'daki çok önemli ve en eski yerleşim yerlerindendir. Bu anlamda şehre olan borcumuzu ödemek zorundayız. Bugüne kadar biz Bayburtlular hep Bayburt'tan beslendik. Bayburtlu olduğumuzu ifade ederken, 'Bu şehir çok küçüktür, bizi ayıplarlar mı?' diye tereddüt etmeden, ilçeyken ve vilayet olduğumuzda da 'Bayburtluyuz' dedik. Bu şehir bize katma değer sundu. Ama Baksı müzesi Bayburt'u taşıyan değer oldu. Türkiye'de, Avrupa ve dünyada iyi tanındı. Biz Bayburtlular olarak Baksı Müzesi'ne ve bu fikri ortaya atanlara teşekkür ediyoruz" dedi.
GÜLSÜN SAĞLAMER: KIRSAL KALKINMA KAPSAMLI VE ENTEGRE BİR PROJE OLMALI
Bayburt ve Çevresinde Mekan Kültürel Değerler Çalıştayında İTÜ’nün ilk kadın rektörü MimED Başkanı Prof. Dr. Gülsün Sağlamer, 'Akıllı Sürdürülebilir Kırsal Kalkınma-Bayburt' konulu sunum yaptı. Kırsal kalkınmanın kapsamlı ve entegre bir proje olması gerektiğini kaydeden Sağlamer, bunun gerçekleştirilmesi halinde Bayburt'un kırsal gelişimin önemli bir örneği olarak literatüre girebileceğini ifade etti. Kırsal kalkınmanın sürdürebilirlik açısından ekonomi, çevresel, sosyal ve sürekli öğrenen toplum olmak üzere 4 ana teması olduğuna vurgu yapan Sağlamer, Kırsal Kalkınma projesi ile ilgili yapılması gerekenleri anlattı.
Çalıştayda Mimar Mekan Gürsel de, Bayburt'ta Baksı Kadın İstihdam Merkezi Projesi hakkında bilgi verdi.
CANDAN FETVACI: AYDIN DOĞAN VAKFI 20 YILDA 1.5 MİLYON KİŞİYE DOKUNDU
Aydın Doğan Vakfı Yürütme Kurulu Başkanı ve Genel Müdürü Candan Fetvacı ise Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği ile ortaklaşa yürütülen, 'Baba Beni Okula Gönder' projesi ile ilgili sunum yaptı. Proje tanıtım filminin izleten Fetvacı, eğitim amaçlı kurulan Aydın Doğan Vakfı'nın 20'inci yılını kutladığını belirterek, vakfın bu coğrafyaya okullar ve yurtlar kazandırdığını söyledi. Aydın Doğan Vakfı'nın, Hanzade Doğan Boyner'in başkanlığında, özellikle kız çocukların eğitimi ağırlıklı çalışmaya başladığını hatırlatan Fetvacı, kuruluşundan bu yana eğitim, kültür, kamu sağlığı, bilimsel araştırma, spor ve ekonomi alanlarındaki destekleri ile 1.5 milyona yakın kişiye dokunulduğunu dile getirdi.
33 KIZ YURDU YAPILDI
Yeni dönemde de kız çocuklarının eğitim konusunda yaşadığı sorunları, eğitimin kız çocuklarının hayatında yarattığı farkı ortaya koymak amacıyla 10 yıldır başarıyla yürütülen ve Türkiye'nin önde gelen sivil toplum projelerinden, 'Baba Beni Okula Gönder' seferberliğini bünyelerine kattıklarını ifade eden Fetvacı şunları söyledi:
"Bu proje aslında 2005 yılında başladı. Milliyet Gazetesi ve Doğan Gazeteciliğin önderliğinde, Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği ile beraber proje yola koyuldu. Aydın Doğan Vakfı da bu projenin en büyük bağışçılarından. 33 kız yurdunun 6'sını biz yaptık. Gümüşhane, Erzincan ve Erzurum'da kız yurtları yapıldı. Çok önemli bir katkı sağladı. 2003 yılında kız çocukları ile erkek çocuklarının okullaşma oranı ciddi şekilde fark gösteriyordu. 'Baba Beni Okula Gönder' projesi yoktu. Hem bakanlık hem vilayetler bu işin ucundan çok sıkı tuttu. 2014' e gelindiğinde kız ve erkek çocukların okullaşma oranı birbiri ile eşitlendi. Bu bizim durmamız için bir neden değil. Eğitim kalitesi ve okula devam da çok önemli. Kız çocuklar okula kaydoluyor ama aldığımız bilgilere göre, lise yıllarında kız ve erkek çocuklarda devamsızlık oluyor. Şimdi yeni bir çalışmanın arifesindeyiz. Lisenin bitirilmesi için ailelerin ve çocukların ikna edilmesi lazım. Kaydolmak yetmiyor, okulu bitirmeleri gerekiyor."
'PROJENİN 300 BİN BAĞIŞÇISI OLDU'
'Baba Beni Okula Gönder' projesi ile yapılan 33 kız öğrenci yurdu ve köy okulları ile 11 bin öğrenciye erişildiğini ifade eden Fetvacı konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Bu projenin 300 bin bağışçısı oldu. Gerçekten bir seferberlik. Herkes el ele verdi. El ele vermeden bir şeyler olması mümkün değil. Hepimizin birlikte ortaya çıkaracağı projeler hem sürdürülebilir hem de köklü oluyor. Kız çocuklarının okul ve yurtlarının yanı sıra eğitimlerine de destek vermek için çalışıldı. Başka sivil toplum örgütleri ile de çalışıldı. Spor olanakları, kültürel faaliyetler çok önemli. Onları heyecanlandırmak için yarışmalar düzenlendi. Başarılı olanlar İstanbul'a geldi. Çok keyifli çalışmalar yapıldı. Yurt yöneticilerine eğitimler verildi. Bilgisayar laboratuvarları kuruldu. 33 yurdumuzda üniversiteye hazırlanan gençlerimizin kitaplarını gönderiyoruz."
'YURTTA KALAN ÖĞRENCİLER DAHA GÜÇLÜ OLUYOR'
Yurtlara giden kızlarla ilgili araştırma yaptırdıklarını kaydeden Fetvacı, "Yurtlardan yararlanan ve yararlanmayan öğrenciler arasında anket çalışması yapıldı. Yurtlardaki öğrencilerin eğitime devam etme isteklerinin çok daha yüksek olduğunu tespit ettik. Eğitime devam edenlerinde çok daha fazla olduğunu gördük. Yurtlarda kalmayan öğrencilerin yüzde 42'si üniversiteye devam ediyor. Yurtlarda kalanların ise yüzde 81'i üniversiteye devam ediyor. Ev kadını olanlar, yurtta kalanlarda yüzde 5.5 iken, yurtta kalmayanlarda ise yüzde 38 gibi bir farklılık var. Eğitime devam etmek, meslek ve özgüven sahibi olmak bunların yurtlarda kalan öğrencilerde çok daha güçlü olduğunu tespit ettik" dedi.
'KIZ ÇOCUKLARININ OKULA GİTMESİ İÇİN BİRAZ İMKAN YARATMAK LAZIM'
2015 yılına gelindikten sonra kız ve erkeklerin eğitiminin eşitlenmesi ile Aydın Doğan Vakfı olarak nelere yapabileceklerini yeniden gözden geçirdiklerini ifade eden Fetvacı, açıklamalarını şöyle sürdürdü:
"Yurtlarda eğitim kalitesini destek vermek istedik. Kızların üniversiteye hazırlanmasına yardımcı olmayı amaçladık. Üniversite ile birlikte çalışmalar yapıyoruz. Boğaziçi Üniversitesi Psikolojik Araştırmalar Merkezi ile beraber yurtlarda öğrenciler, aileler ve yöneticilerle görüşüldü. Ne istedikleri soruldu, nasıl katkı yapacağımız araştırıldı. Çalışmaya katılan öğrenci annelerinin yüzde 27' sinin okur yazar olmadığı, yüzde 49'unun ilkokul, yüzde 9'unun ortaokul ve çok küçük bir kısmının lise ve üniversite tahsili olduğunu belirledik. Buna rağmen anne ve babalar kızlarının okula gitmesi ve okumasını arzu ediyor. Bu çocukların okula gitmesi için biraz imkan yaratmak gerekiyor."
'TOPLUM NE KADAR EĞİTİMLİ OLUSA O KADAR İLERİ GİDİYOR'
Aydın Doğan Vakfı olarak kızların eğitimine ve güçlenmesine önem verdikleri için Dünya Kız Çocukları gününü kutlamaya başladıklarını ifade eden Fetvacı, "Uluslararası kuruluşlarla bu çalışmaları yapıyoruz. Yurtlardaki başarılı kızları İstanbul'a getiriyoruz. Kültürel ve tarihi yerleri geziyorlar. Konsere ve tiyatroya götürüyoruz. Denizi ilk kez  gören de oluyor. Bu hepimiz için heyecan verici bir proje. Üniversiteye heveslensinler,  görgüleri artsın istiyoruz. Hayalleri genişlesin istiyoruz. Burs programı da geliştirdik. 'Baba Beni Okula Gönder' yurtlarında kalıp 4 yıllık üniversiteyi kazanan öğrencilere burs veriyoruz. Mühendislik ve hukuk fakültelerini yüksek puanla kazanan ve ihtiyacı olan öğrencilere burs veriyoruz. Üniversitelerle birlikte araştırmalar yapıyoruz. Geçen yıl İTÜ Kadın Çalışmaları Merkezi'nin yaptığı, '20 milyar ile inşaat yatırımı yapılacağına sosyal bakım hizmetlerine yatırım yapılsaydı ne olurdu?' konulu araştırmasında görüldü ki hem istihdam, hem milli gelir artıyor, hem de kadınların iş hayatına katılması için inanılmaz bir imkan sağlanıyor. Kadınların çalışamamasının bir önemli nedeni de, ya evde çocuklara bakıyor, ya da evde yaşlılar var onları bırakamıyorlar. Böyle bir projeyi destekledik. Kadınlar toplumun yarısını oluşturuyor. Toplumumuz ne kadar eğitimli, özgüvenli ve yaratıcı olursa o toplum o kadar ileri gidiyor. Hepimizin bildiği gibi en önemli değerimiz kaliteli insan gücümüz. Bizde bu çorbada tuzumuz olsun diye uğraşıyoruz."
Konuşmaların ardından ilk oturuma ara verildi.
BAKSI MÜZESİ
Baksı Müzesi, Bayburt’un 45 kilometre dışında, Çoruh Vadisi’ne bakan bir tepenin üzerinde kurulu. Eski adıyla Baksı, bugünkü adıyla Bayraktar Köyü'nde yükselen sıra dışı müze, çağdaş sanat ve geleneksel el sanatlarına aynı çatı altında yan yana, iç içe yer veriyor. Sergi salonları, depo müze, atölyeler, konferans salonu, kütüphane ve konukevi ile 40 dönümlük bir araziye yayılan Baksı Müzesi, Bayburt doğumlu sanatçı ve akademisyen Prof. Dr. Hüsamettin Koçan’ın bireysel düşü olarak 2000 yılında filizlendi. Bu fikri hayata geçirmek amacıyla 2005 yılında Baksı Kültür Sanat Vakfı kuruldu. Müze, başta sanatçılar olmak üzere çok sayıda gönüllünün katkısıyla yıllar içinde gerçek bir toplumsal projeye dönüştü. Müze, Avrupa Konseyi'nin 2014 yılı Müze Ödülü'nü aldı.

DHA