HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, kendisi ve partisinden 4 milletvekiliyle ilgili fezlekelerin TBMM Başkanlığı'na gönderilmesiyle ilgili olarak, "Fezleke gitme prosedürü zaten budur. Bugüne kadarki bütün fezelekeler bu şekilde Meclis'e gitti. Adalet Bakanlığı, Başbakanlık, oradan da parlamentoya gider. Biz milletvekillerimizle birlikte bir tek örgüte üyeyiz o da Halkların Demokratik Partisi'dir. Başka da hiç bir örgüte üye olmadık, olsaydık da hiç korkmadan söylerdik" dedi.
Diyarbakır'da DBP, DTK, HDK başkanları ile birlikte 21 Mart'taki Nevruz programıyla ilgili konuşan HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş kendisi, HDP Eş Genel Başkanı Figen Yüksekdağ, İzmir Milletvekili Ertuğrul Kürkcü, Ankara Milletvekili Sırrı Süreyya Önder ve Hakkari Milletvekili Selma Irmak hakkında dokunulmazlıklarının kaldırılmasını içeren fezlekelerin TBMM Başkanlığı'na gönderilmesini değerlendirdi.
FEZLEKELERİN MECLİS'E GİTMESİ NORMAL PROSEDÜR
Fezlekelerin Meclis'e gitme prosedürünün zaten bu şekilde olduğunu belirten Demirtaş, "Bugüne kadar ki bütün fezelekeler bu şekilde Meclis'e gitti. Adalet Bakanlığı, Başbakanlık, oradan da Parlamentoya gider. İlk defa fezleke parlamentoya gitmiş değil. Yüzlerce fezlekemiz aynı prosedür işletilerek Meclis'e gitmiş durumda. Ama ne hikmektse özellikle AKP grubu bu fezlekeleri biraz daha öne çıkarmak istiyor. Yoksa AKP'lilerin fezlekesi de aynı yöntemle Meclis'e geliyor. Parlamentoda karma komisyon kurulursa, komisyona sevk edilirse ancak ilk defa olağanüstü bir duruma geçilmiş olacak. Yapılır mı, yapılmaz mı? önümüzdeki günlerde göreceğiz" dedi.
"BİR TEK ÖRGÜTE ÜYESİZ, O DA HDP'DİR"
Kendilerinin tek bir örgüte üye olduğunu, o örgütün de HDP olduğunu belirten Selahattin Demirtaş konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Biz milletvekillerimizle birlikte bir tek örgüte üyeyiz o da Halkların Demokratik Partisi'dir. Başka da hiç bir örgüte üye olmadık, olsaydık da hiç korkmadan söylerdik. Bugüne kadar fikirlerimiz, düşüncelerimiz neyse kamuoyu önünde açıkça ifade ettik. Doğrusu dokunulmazlıkların kaldırılmasını HDP vekilleri açısından arzu etmeyiz. Bu sadece bizim için değil. Kişisel bir kaygımız ya da korkumuz olduğu için değil. Ama, Türkiye'nin zaten barış arayışı, demokrasi, özgürlük arayışı var. Bütün bu arayışlara çok büyük bir darbe vurulmuş olacak. Gerçekten dokunulmazlıklardan rahatsızsa milletvekilleri 550 milletvekilinin de kaldırılmasına biz evet oyu vermeye hazırız. Bütün milletvekillerinin dokunulmazlıkları kaldırılırsa HDP grubu 59 kişiyle evet oyu vereceğiz."
BİZİ KURBANLIK KOYUN SEÇERLERSE SONUÇLARINA KATLANIRLAR
Kendilerinin kurbanlık koyun olarak seçilmesine izin vermeyeceklerini de kaydeden Demirtaş, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Eğer kurbanlık koyun seçip, hırsızlık yapmış, yolsuzluk yapmış, rüşvet yemiş, her türlü yüz kızartıcı suçu işlemiş olanlar parlamentoda eğer dokunulmazlığın arkasına saklanacaklarsa ve fikirlerimizden dolayı, sadece konuşmalarımızdan dolayı bizi kurbanlık koyun seçme konusunda bir tavır içine gireceklerse, sonuçlarına biz değil kendileri katlanacaklar. Bizi cezaeviyle, zindanlarla tehdit edenler kusura bakmasınlar, bunlar hayatlarında cezaevlerinin yakınına bile gitmemiş, cezaevi denince tüyleri diken diken olan pısırık, korkak kişilerdir. Bizim grubumuzun yarısı zaten hayatlarının yarısından fazlasını cezaevinde geçirmiş insanlardır. Bizler cezaevi kapısında büyüdük. Bizim ikinci evimizdir. Kusura bakmayın cezaevi ile bizi korkutmaya, ölümle tehdit etmeye çalışmayın. Bunlar demokratik bir toplumda demokratik bir parlamenter işleyişte, parlamentoya yakışmayan, milletvekillerine, başbakanlara yakışmayan tutum ve davranışlardır. Ayıptır her şeyden önce. Kendi korkunuzu ele veriyor. Biz bu tür şeylerden korkmayız. Ama şundan korkarız. Dokunulmazlıkların kaldırılması geçmişte de denendi. Hatip Dicle, Leyla Zana, Orhan Doğan bu arkadaşların tamamı uzun yıllar zindana atıldı. Kim kazandı, ne kazandı, geri dönüp baksınlar. Tek bir kişi boyun eğdi mi? Tek bir kişi onlara teslim oldu mu? Ne oldu sonuç itibariyle. 80 kişi ile geri döndük parlamentoya girdik biz. Bu işler böyledir. Dolayısıyla biz kendi korkumuz, kaygımız için değil, ülkemizin halklarımızın geleceğiyle ilgili kaygı duyduğumuz için dokunulmazlık mevzusuna bu şekilde intikamvari siyasi linç ve siyasi rövanş anlayışıyla yaklaşılmasın isteriz."

DHA