Edirne Belediye Başkanı Recep Gürkan, dün kendisi hakkında çıkan haberle ilgili basın toplantısı düzenledi. Belediye Meclis Salonunda düzenlenen basın toplantısında konuşan Başkan Gürkan, "Haberde, Edirne'deki cemaatin benimle ilgili olanı söylüyorum; Edirne'deki cemaatin imamıyla birkaç kez görüştüğümü, iddianamede öyle yazıyormuş. Seçimler öncesi cemaatle bir çalışma yaptığımı, Edirne'de bir anket yapıldığını, bu ankette CHP adayı Recep Gürkan'ın önde gittiğini ve oyların CHP'ye verildiği gibi bir çalışma yapıldığını söylemiş. Tabii siyasetçiyiz. Seçim dönemlerinde biz herkese gideriz oy isteriz. Nefes alan herkesten, seçmen olan herkesten veya seçmen olmayan herkesten oy isteriz. Oy isteriz. Oy istemek için cemaatin okuluna gittiğimizde cemaatçi, motorcuya gittiğimizde motorcu, peynir üreticisine gittiğimizde peynirci, gazeteye gittiğimizde gazeteci oluyorsak, o zaman çok meslek sahibi olmamız gerekiyor" dedi.

"HİÇ UCUZ NUMARALARI YEMEDİK"


Hiçbir zamanda tehdide pabuç bırakmadığını belirten Başkan Gürkan, "Hayatımız boyunca abdestimizden şüphemiz olmadı, hayatımız boyunca kimseyi tehdit etmedik ama hiçbir zaman da tehdide pabuç bırakmadık. Yine bırakmayacağız. Hiç ucuz numaraları yemedik, yine yemeyeceğiz" ifadelerini kaydetti.

"GENELEVE OY İSTEMEYE GİDİNCE GENELEV ÇALIŞANI OLMUYORUZ"


Bir siyasetçinin, toplumsal anlamda hoş görülmeyen yerlerde bile oy isteyeceğini ifade eden Başkan Gürkan, "Geneleve oy istemeye gidince genelev çalışanı olmadığınız gibi sanayideki torna ustasına gidip tornacı da olmazsınız. Cemaatin okuluna gidip oy istediğinizde cemaatçi olmazsınız" diye konuştu.

"HİÇ UMURUMDA BİLE DEĞİL"


Yakın zamanda FETÖ'ye hizmet verenlerin belli olacağını belirten Başkan Gürkan, "Başında bulunduğu kurumun var olan gücünü kendi kişisel ikbali için kullanmayı alışkanlık haline getirmiş olanlar, bu güç ellerinden gitmeye başlamış olması kaygısıyla böyle şeyler yapıyorlar. Çok açık söylüyorum. Hiç umurumda bile değil. Emniyetin içinde yapılananlar, basının içinde yapılananlar, belediye içinde yapılananlar ve adliye içinde yapılananlar ortaya çıkacak. Kimse telaş yapmasın. Siyaset o da çıkacak. Bermuda şeytan üçgeni derler ya. Buradaki üçgen, üç kenarlı değil. Çok kenarlı" diye konuştu.

Başkan Gürkan sözlerini şöyle sürdürdü; "Hayatımız boyunca hiç gizli saklı iş yapmadım. Arkadaşlarıma seçim zamanı nerelere gittiğimizi facabooktan çıkartmalarını istedim. Edirne’de 3 kolej vardı o önemde; Bahçeşehir, Beykent ve Serhat Koleji. Bahçeşehir’e gitmişiz. Beykent’e gitmişiz okul yöneticileri karşılamış, Ticaret Odasına gitmişiz. Dönemin başsavcısına gitmişiz, Edirne Barosu’na gitmişiz, TREDAŞ’a gitmişiz, İl Özel İdareye gitmişisiz, Vergi Dairesine, Defterdarlığa gitmişiz. Cemaatin okuluna da gitmişiz. Oturup sohbet etmişiz. Ömer isimli bey ilk geldiğimizde yokmuş, sonra gelmiş sohbet etmişiz.

Nedir yapılmak istenen bilmiyorum. Hep beraber göreceğiz. Bu iddianamelerin ardından bizim beklentimiz şu; bazı gazetecilerin isimlerini de bulunduğu FETO’nun bir çalışması vardı. Telefon dinlemeleriyle ilgili. Gökhan Tuzla’dan vardı. Ben vardım. Siyasetçi olarak, seçim zamanlarında vatandaşlardan oy istemeyi sürdüreceğiz. Gazeteci nasıl haberin peşinden koşuyorsa, biz de oyun peşinden koştuk ve koşmaya da devam edeceğiz. 3 yıl önce Edirne’yle ilgili tabelere destek verenlerde önümüzdeki günlerde iddianamelerde yer alacağını düşünüyorum. FETO çetesinin gücünden faydalanarak kendilerine imtiyaz, çıkar sağlayanlar Edirne’de kurulmuş bulunan emniyetin, belediyenin, gazetecilerin içinde yapılanmış o örgüt mutlaka ortaya çıkacak. Hiç isim söylemeye gerek yok; bunların kim olduğunu herkes biliyor. Hayatımız boyunca kimseyi tehdit etmedik, tehditte de boyun eğlemedik. Hiç ucuz numaraları yemedik yine yemeyeceğiz. Bir siyasetçi toplumsal anlamda hoş görülmeyen yerlere bile gidip oy ister. Geçmişte bir adayımız oy istemek için geneleve gitmişti. Geneleve oy istemeye gidince genelev çalışanı olmadığımız gibi sanayideki torna ustasına gidip oy istediğiniz de tornacıda olmazsınız. Cemaatin okula gidip oy istediğiniz de cemaatçi, sağcıların okulla gittiğinizde sağcı, solcuların okuluna gittiğinizde de solcu olmazsınız. Edirne’deki bütün vatandaşlarımızda biliyor ki Edirne’de yıllardır başında bulunduğu kurumun var olan gücünü kendi kişisel ikbali için kullanmayı alışkanlık haline getirmiş olanlar bu gücün ellerinden gitmeye başlamış olmanın kaygısıyla böyle şeyler yapıyorlar. Çok açık söylüyorum hiç umurum da bile değil. FETO’cu ile konuşurken de, sağcıyla konuşurken de, solcuyla konuşurken de hep açık konuşmuşumdur.

Göreve başladığımda gazeteci Gökhan Tuzladan yasaklıydı. Basın toplantılarına alınmıyordu. Dedim ki ben görevde olduğum sürece bu belediye binasında hiçbir gazeteci yasaklanmayacak. Bu bir prensip meselesi. Hem basın özürlüğünden bahsedeceksiniz hem de gazetecileri yasaklayacaksınız olmaz böyle bir şey. Kimin iyi gazeteci, kimin kötü gazeteci, kimin işini iyi yaptığı, kimin işini iyi yapmadığı okunuşunda değerlendirme yapma haddine sahip değilim. O hadde sahip olan okurlarıdır. Benim kapım ben başkan olduğum sürece bütün basın mensuplarına açık oldu. görev sürem boyunca bütün basın mensuplarına açık olamaya devam edecek. Hiçbir zaman bu anlamdaki telkine, bu telkinleri dinlemediğim için yapılan aba altından sopa göstermelere yer vermedim, vermeyeceğim; neye mahal olursa olsun, kim olursa olsun. yasalarımıza göre bir gazete kurulmuşsa o gazeteyi bu belediyenin basın toplantılarına çağırırım, çağırmaya devam edeceğim. Beni yine tehdit edebilirler, benim hakkımda bir sürü haber yazabilirler; doğru yalan, olumlu olumsuz; kahve, kafe, meyhane köşelerinde dedikodum yapılabilir ama asla bu prensibimden vazgeçmeyeceğim. Ben ilkelerim için yaşıyorum. Hiçbir gazete mensubunun gazeteciliğini değerlendirmek benim haddim değil. Meslek mensupları kendi içinde değerlendirmeler yapabilirler bu da benim dışımda olan bir şey. Her mesleğin kendi kuralları, değerleri vardır, çalışma prensipleri vardır. Ben gazeteci değilsem oraya karışmak, orayı yönlendirmek de benim işim değil, görevim değil, haddim değil.

1.Dünya Savaşı’ndan sonra savcı sanık sendeleyesine Alman Rahip Martin Niemöller’i çıkartır. Savcı sorar Naziler geldiğinde sen ne yaptın. ‘İlk önce sendikacıları aldılar’ savcı sorar ‘Siz Ne yaptınız’ Niemöller; ‘Ben sendikacı değildim sesimi çıkartmadım’. Sonra sosyalistleri aldılar gittiler ben yine ses çıkartmadım. Çünkü sosyalist değildim. Sonra Yahudiler için geldiler ve bir şey demedim çünkü Yahudi değildim. Ve sonra Martin Niemöller psikiyatri literatürüne ‘edilgen suçluluk’ olarak geçen şu sözü söyler: En son beni almaya geldiler. Benim için geldiklerinde ise çevremde benim için bir şeyler diyecek kimse kalmamıştı.

Ben yasalara göre gazetecilik yapan herkesi burayı davet etmeye devam edeceğim. Çünkü ben gazeteciyi davet etmiyorum. Gazeteciliği davet ediyorum. Onun kimin olduğu, kiminle iyi kötü olduğu benim dışımda bir olaydır. Benim korumaya çalıştığım şahıslar değil. Ben Belediye Başkanı olarak bir tek görevim var; bu şehirdeki bütün basın mensuplarına eşit ve adil davranmak bugüne kadar bunu yaptım, bu günden sonra da yapmaya devam edeceğim. Aleyhimde de yazmış olsa ben ona ‘hoş geldiniz’ derim. Ne onunla konuşmamazlık yapmışımdır, nede basın toplantılarına almayın gibi talimatlar vermişimdir. Bu belediyenin kapısı ben burada olduğum sürece bütün basın mensuplarına açık olacaktır. 2014 seçileri öncesinde bu çok konuşulan bir olaydı. Cemaat bütün Türkiye’de AKP’nin karşında kim güçlüyse o kişiye oy vereceğini açıklamıştı. Edirne’de anket yapılmış ben önde çıktığım için de bana destek olma kararı almışlar. Bir başka ilde MHP, bir başka ilde HDP belki de.

2019 yerel seçimlerde CHP’nin aldığı oy 45 bindir. Benimle, Hamdi Sedefçi’nin aldığı oyları toplarsanız 45 bin yapar. Belki üst yöneticiler şuaraya oy verin demiştir ama o seçmenin bize oy vermediği de ortadadır. Gazetecisiniz biri size haber gönderiyor, önemli bir haber var yazarmışız? Yazmayan çıkar mı? çıkmaz. Bizde seçimlerde ziyaret etmişiz. Bu binada dahil, 17-25 Aralık soruşturmalarında oluşturulan Berguma Şeytan Üçgeni; basın, emniyet ve belediye içinde yapılanlar ortaya çıkacak. Siyaset o da çıkacak. Üçgen derken belki de çok kenarlı belki altıgen, belgi sekizgen. Bunların hepsi ortaya çıkacak. Türk adaleti hem bu işin doğrudan bu işin içinde olanları hem de çok uzun yıllar yaptığı gibi perdenin gerisinden oynatan kuklacıları da ortaya çıkartacak. Çıkacak bunlar hiç kimse merak etmesin, telaş yapmasın. Birilerin istediği gibi olmadım, birilerin istediği gibi işe adam alıp, işten adam atmıyorum. Toplantılara şunu çağırıp, çağırmıyorum. Her türlü telkini dinlerim ama kararı ben veririm."