İstanbul 6. Sulh Ceza Hakimliği, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın talebi üzerine kayyum atanmasına karar verdi. Şimdi hedef haline gelen Zaman Gazetesi'ni Cumhurbaşkanı Erdoğan, bundan dört yıl önce 'ateşlerde açan bir çiçek' olarak tanımlamıştı.

Foto: ZAMAN- Erdoğan'ın dört yıl önce kutlama yıldönümüne katıldığı Zaman Gazetesi'ne kayyum atandı


 

2012 yılının ocak ayında Zaman Gazetesi'nin 25. yıl kutlamasına katılan dönemin Başbakanı Erdoğan,  Zaman Gazetesi'nin yaşgünü pastasını da kesmişti.

ERDOĞAN: "ZAMAN ATEŞLERDE AÇAN BİR ÇİÇEK..." 

Dönemin Başbakanı Erdoğan, resepsiyonda bir konuşma yaparak Zaman Gazetesi'nin tarihî dönüşüm süreçlerinde oynadığı önemli role vurgu yapmıştı.

35 farklı ülkede, 10 farklı dilde yayın yapan Zaman'ı görmekten çok büyük bir gurur duyduğunu kaydeden Erdoğan,1986'dan bu yana emek veren herkesi tebrik ettiğini söyledi.

Zaman'ı, 'ateşlerde açan bir çiçek' olarak tanımlayan Erdoğan, konuşmasında şu ifadelere yer verdi:

"TÜM YAZARLARINI BURADAN SELAMLIYORUM"

"Müdahalelere çanak tutmayan, psikolojik operasyonlara selam durmayan, emir-komuta zinciri içerisinde manşet atmayan, zor zamanlarda hakkı hukuku, demokrasiyi savunan tüm yazarları buradan selamlıyorum. İşte Zaman böyle bir gazete olarak ortaya çıktı. 80 müdahalesinin ağır havası Türkiye'nin üzerinde iken Zaman ateşte açan bir çiçek gibi Ankara Rüzgârlı Sokak'tan Türkiye'nin fikir ve medya dünyasına renk kattı. Zaman, sadece bir gazete olmadı, bin yılın birikimiyle bu toprakların sesi, nefesi olarak Türkiye'nin son 25 yılına şahitlik yaptı.

"EN ZOR ZAMANLARDA DOĞRUYU SÖYLEDİ"

Çeyrek asrın kaydını tuttu. Zaman, bir rüzgâra kapılıp gitmek yerine bu ülkenin rüzgârına güç, bu ülkenin vizyonuna vizyon kattı. En zor zamanlarda doğruyu söylemenin bedel gerektirdiği, manşetlerin gazete binalarının dışında kurgulandığı dönemlerde Anadolu'nun hissiyatını Zaman dile getirdi. Sosyal sorumluluğunu hakkıyla yerine getirerek temiz gazeteciliği ve meslek ahlakını yücelterek genç gazetecilere örnek teşkil etti."

Türk okullarıyla gurur duyuyorum: Tüm siyasî hayatım boyunca dünya genelinde 100'den fazla ülkeye ziyarette bulundum. Gittiğim ülkelerde Türkiye'nin okullarını, vefakâr öğretmenlerini, Türkiye muhabbetiyle büyüyen, Türkçe konuşan çocukları görmekten çok büyük bir gurur hissettim.

Neyse ki bu topraklar, böyle yiğitler yetiştirdi: Millet olarak çok büyük badirelerden, imtihanlardan geçtik. Bizim Çanakkale'deki Mehmet'imiz neyle savaştığını görüyordu. Ama bu millet bir de görünmeyen, sinsi düşmanlarla mücadele etti. Neyse ki bu topraklar böyle zor zamanlarda çok büyük yiğitler yetiştirdi. Bu topraklar çok büyük mütefekkirler, sanatçılar ve gönül insanları yetiştirdi. Topla, tüfekle, silahla, yumrukla değil kalemiyle, fikriyle, birikimiyle, hikmetiyle mücadele veren, zulme de zalime de özellikle karşı çıkan ama hoşgörüden, kardeşlikten asla taviz vermeyen kahramanlarımız oldu.

Manşetlerle çarpışarak bu günlere geldik: Adeta manşetlerle savaştık. Manşetlerin ok olup üzerimize yağdığı süreçlerden geçtik. Muhtar bile olamaz diye manşetlerin atıldığı günlerden bugünlere ulaştık. Gazetecilere haber yazdırdılar, o kupürleri dosyaya koyup partimiz aleyhine kapatma davası açtılar. Allah şahittir ki asla ve asla intikam peşinde olmadık, olmayacağız. Herkes için demokrasi, adalet diye haykırdıysak bugün de aynı şekilde bunun kararlı mücadelesini veriyoruz.