Engin ANAK/ALANYA (Antalya), (DHA)– AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Cevdet Yılmaz, 15 Temmuz darbe girişimine ilişkin, “Doğrudan asker kıyafeti giymiş, ama asker değil terörist unsurlarıyla bu ülkeye ihanet içine girdiler. Birtakım dış güçler ve dış istihbarat yapılanmalarının desteğiyle millete ihanet ettiler. Yönetmeye de gelmediler, bakın kaos çıkarmaya geldiler” dedi.
Ak Parti Genel Başkan Yardımcısı Cevdet Yılmaz, Antalya’nın Alanya İlçesi’nde düzenlenen Ak Parti Siyaset Akademisi Toplantısı’na katıldı. Burada konuşan Cevdet Yılmaz, Siyaset Akademisi’nin önemine değinirken, Ak Parti’nin 15 yıllık geçmişinde yaptığı çalışmaları anlattı.
‘TÜRKİYE’YE ÇELME TAKMAYA ÇALIŞIYORLAR’
15 Temmuz darbe girişimini de değerlendiren Cevdet Yılmaz, “Biz bu kadar ekonomide başarılı olmasaydık, bu kadar sosyal politikalarda başarılı olmasaydık, demokraside, dış politikada bu kadar ilerleyen aşamalara gelmeseydik, kimse bizimle uğraşma gereği duymayacaktı. Ama birileri Türkiye’nin bu ilerleyişini, yürüyüşünü görüyordu. Bazen bizden de iyi görüyorlar. Biz içerisinde olduğumuz için bazı şeyleri göremiyor olabiliriz, ama onlar görüyorlar. Türkiye’nin ne kadar güçlendiğinin, geliştiğinin farkındalar ve Türkiye’ye çelme takmaya çalışıyorlar. Bu ilerleyişini durdurmaya, mümkünse geriye döndürmeye çalışıyorlar. En azından yavaşlatmaya çalışıyorlar” dedi.
‘KAOS ÇIKARMAYA GELDİLER’
Dış güçlerin Türkiye’nin bu ilerlemesini yavaşlatma gayretleri olduğunu vurgulayan Cevdet Yılmaz, şöyle dedi:
“Yeni de değil, sadece 15 Temmuz’dan ibaret de değil. Ak Parti iktidara ilk geldiği sıralarda neler yaşandığını hatırlıyorsunuz. Karanlık odalarda birtakım planlamalar yapanları hepimiz hatırlıyoruz. Sonra geldik cumhurbaşkanlığı seçimine; her zamanki usullerin dışına çıktılar, 367 gibi garabet bir yorum yaptılar. Ülkeyi istikrarsızlığa sürüklemeye çalıştılar ama halkımızın desteğiyle referandum yaptık, cumhurbaşkanını artık halk seçsin diye. Onlar bize saldırdıkça, biz halkımıza geri döndük ve halk bizi destekledikçe biz de onları püskürterek daha ileri bir mevzi kazanmış olduk. Cumhurbaşkanlığı krizi geçti, bu sefer de kapatma davası. Son olarak bir süre daha geçti ve ‘Gezi’ diye bir hadise çıkardılar. Milyarlarca fidan dikmiş, hiçbir iktidar döneminde yapılmadığı kadar ormana değer vermiş bir hükümete karşı, ‘çevreci’ gibi görünen birtakım argümanlarla sokakları hareketlendirdiler. Ülkeyi o şekilde istikrarsızlığa götürmeye çalıştılar. Buna da karşı sayın cumhurbaşkanımız yine halkın yanında yer aldı. Aslında formül çok basit; halkla birlikte olan kazanıyor, halkla uğraşan kaybediyor. İşin özü bu. Bu geçince Kobani çıktı, sokakları kana buladılar. O da olmayınca 17 25 Aralık diye bir şey çıkardılar. Yargının ve polisin arasına sızmış çeteler, medyadan birtakım unsurlarla hükümeti bu sefer de bir yargı darbesiyle düşürmeye çalıştılar. Başka ülkede olsa, muhtemelen birkaç hükümet giderdi. En son artık onunla da yapamadılar, doğrudan asker kıyafeti giymiş, ama asker değil terörist unsurlarıyla bu ülkeye ihanet içine girdiler. Birtakım dış güçler ve dış istihbarat yapılanmalarının desteğiyle millete ihanet ettiler. Yönetmeye de gelmediler bakın, kaos çıkarmaya geldiler. Bunu en açık örneği TBMM’nin bombalanmasıdır.”

DHA