Yeşilova Semti 6213 sokak 11 numaradaki apartmanın dış cephe onarımı ve boyası için çalışmaya başlayan işçiler, önceki gün (Cumartesi) sabah saatlerinde 10 katlı apartmanın en üst bölümündeyken demir iskele çöktü. Tonlarca ağırlığındaki iskelede bulunan işçiler Zihni Bayburt (58), Arif Gül (48) ve Ercan Özkaya beton zemine düştü. İşçiler olay yerinde hayatını kaybetti. İzmir Adli Tıp Kurumu'nda yapılan otopsinin ardından işçilerin cenazeleri ailelerine teslim edildi ve dün (pazar) düzenlenen cenaze töreninin ardından toprağa verildi.
MİNİK KIZINI "ELİF ANAM" DİYE SEVERDİ
İşçilerden evli ve iki çocuk babası Ercan Özkaya'nın Bayraklı Belediyesi'nde temizlik işlerinde çalışırken yaklaşık 4 yıl önce işsiz kaldığı, geçici işlerle ailesinin geçimini sağladığı, 9 ay önce kalbi delik olarak dünyaya gelen kızı Elif Mina Özkaya'nın ameliyat olması gerektiği için de masrafları karşılayabilmek üzere 6 ay önce inşaatlarda çalışmaya başladığı öğrenildi. Ercan Özkaya'nın 17 yıllık eşi Selma Özkaya (38) olay günü yaşananları anlattı. Eşinin çevresinde sevilen bir kişi olduğunu söyleyen Selma Özkaya, "Kızını çok seviyordu, evden çıkarken Elif Mina'yı öptü, sonra dönüp tekrar öptü, 'Ne olur ne olmaz belki ölürüm getir de kızımı öpeyim' dedi içine doğdu sanki. Gidiş o gidiş. Kanım dondu, sanki gözümde yaş kalmadı. Evimiz kira, eşim 4 yıl çalıştığı belediyeden 4 yıl önce işten çıkartıldı. Mahkemelik olduğu dava devam ediyor. Kızı için çalışıyordu, kızımızın kalbi delik 1 yaşında ilaç tedavisine başlanacak ve ilerleyen süreçte ameliyat edilecek. Bizim de bu süreçte para biriktirmemiz gerekiyordu. Kazanın yaşandığı gün evden gitmek istemiyordu, geç kaldığını söyledim. Bugün yürüyerek gitmeyeceğini söyledi. Kızım dünyaya geldikten 1 ay sonra öğrendik kızımın kalbinin delik olduğunu. Kızım iyi beslenmesi gerekiyor an azından ameliyat oluncaya kadar iyi bakılması ve vücudunun kendisini toparlaması gerekiyor. Kızımı, 'Elif anam' diye severdi" dedi.
BU KAZA DEĞİL CİNAYET
Özkaya'nın kız kardeşiyle evli olan ve kaza sırasında diğer iskelede çalışan Cengiz Vuruş çalıştıkları firma ve iskeleyi kuran firmanın ihmali olduğunu savundu. Aynı zamanda ustabaşı da olan Cengiz Vuruş, "İki ayrı iskele vardı. Biz 4 kişi ayrı, Ercan ve diğer iki arkadaş ise diğer iskeleye çıktı. Olaydan bir gün önce iskelenin meyil verdiğini söyledim, layıp problemi gösterdim. Her iki iskelede de sorun vardı. O gün sabah işbaşı yaptık, kısa süre sonra da büyük bir gürültüyle iskele düştü. O gün orada 7 kişi çalışıyorduk, ölenlerden Arif Gül'ün sigortası yok, Zihni Bayburt'un ise sigortası başka bir şirketten gösteriliyor. Diğer iskeledeki 3 arkadaşımızın da sigortası yok. Ki ben bunların hepsinin sigortasının yapıldığını biliyordum. Ben ustabaşıyım. Çalışanların bilgilerini firma sahibine veririm sigorta yaptırıp yaptırmadıklarını bilemem. Çalışan sayısı 7, güvenlik kemeri 4 baret sayısı da 2'ydi. Kemer ve baretleri kullanıyorduk ama sayısı azdı. Ercan benim kayınbiraderim o gün geç geldi ve durgun bir hali vardı. Sonra yukarıya çıktı ve facia yaşandı. Kazanın yaşandığı iskelede yaklaşık 15 gün kadar çalıştık. Hatta o düşen iskelede ben de çalışmıştım. İskeleyi kuran firma zemin etüdü yapmamış, iskelenin ağırlığı yaklaşık 10 ton. Zemine çakılan 'baba' denilen aparatlar zemini sökmüş yerinden. İskelede falan bir problem yok, sadece zemindeki beton kaldırmamış ağırlığı. İskeleyi kuran ve bizim firmamızdan şikayetçi olduk. Ben buna kaza demiyorum bu bir cinayet" diye konuştu.
2 YETKİLİ TUTUKLANDI
Bu arada, iskele faciasının ardından başlatılan soruşturma kapsamında gözaltına alınan, işçilerin bağlı oldukları inşaat firmasının sahibi Serdar Özkan ile iskeleyi kuran firmanın sahibi Şahin Karakuş işlemlerinin ardından sevk edildikleri adliyede tutuklandıkları öğrenildi.
