MHP Genel Başkan Yardımcısı Ahmet Kenan Tanrıkulu, Orta Vadeli Programı (2017-19) eleştirirken rakamların tutarsız olduğunu öne sürdü ve Türkiye'nin önümüzdeki yıllarda da orta gelir ve orta teknoloji tuzağında debelenmeye devam edeceğini iddia etti. OVP'de büyüme hedefinin Türkiye'nin potansiyel büyümesinin altında olduğuna dikkat çekerek, OVP'nin kamuoyuna heyecan verediğini söyledi. Tanrıkulu, "OVP'ler vizyonları ile birlikte artık ekonomi yönetiminin günah defterleri oldu. Son açıklanan OVP'nin de öncekilerden kopyala yapıştır taktiği ile yapıldığını gördük" dedi.
MHP Genel Başkan Yardımcısı ve İzmir Milletvekili Ahmet Kenan Tanrıkulu, OVP'nin kendisiyle çelişen beklentileri temelsiz bir program olduğunu öne sürerek, şöyle dedi:
"Ekonomi yönetimi, OVP'nin küresel ekonomiye ilişkin tespitlerini IMF'nin dünya ekonomisine ilişkin analizlerinden almış, fakat ekonomik büyüme tahminlerini pas geçmiş. IMF Türkiye ekonomisinin 2017'de yüzde 3.0, 2018'de yüzde 3.1, 2019'da ise yüzde 3.3 büyüyeceği tahminini yaparken, OVP'yi hazırlayanlar kullandıkları pembe gözlükler ile Türkiye için 2017'de yüzde 4.4 ve sonraki yıllarda yüzde 5.0 hedefi koymuşlardır. Program dönemine ilişkin varsayımlara bakıldığında öngörüsüzlük daha da netleşiyor. Bu varsayımların çoğu için ülke olarak yapabileceğimiz bir şey yoktur. Örneğin; küresel riskler azalmazsa, küresel büyüme artmazsa, ticaret pazarlarımızda ılımlı bir büyüme yaşanmazsa OVP'nin varsayımları yerle yeksan olacak." 
"2016 YILI CARİ AÇIK HEDEFLERİ ŞİMDİDEN TARUMAR OLDU"
MHP'li Tanrıkulu, cari açığı geçen yıla göre arttığına dikkat çekerek, şöyle devam etti:
"Cari açık bu seviyelerdeyken, OVP'nin tahminleri hayalden öteye geçmez. Geçtiğimiz yıl Ağustos ayında 256 milyon dolar fazla veren cari açık bu Ağustos'ta beklentilerin çok üstünde gerçekleşti. 12 aylık cari açığımız ise -31 milyar doları aştı. Net Hata Noksan kalemine Ağustos'ta 1.9, 8 ayda 5.4 milyar dolar gizemli para girişi oldu. İlk 8 aylık döviz ihtiyacı 2015 yılında 54.3 milyar dolar iken, 2016'da bu rakam 57.5 milyar dolara yükseldi. Yine ilk sekiz ayda turizm geliri kaybı 5.6 milyar dolara çıktı. Cari açıktaki bozulma sürerken OVP, 2016 yılı cari açık hedefleri şimdiden tarumar olmuştur. Çünkü piyasanın beklentisi cari açığın yıl sonunu -37 milyar dolarla tamamlası ve cari açık/GSYH oranının yüzde 4.5 seviyelerinde gerçekleşeceği yönünde." 
"AB'YE ÜYELİK HEDEFİ YOK"
MHP'nin ekonomi kurmayı, OVP hazırlanırken uluslararası sermaye akımlarındaki yavaşlamanın artma eğiliminde olduğunun göz ardı edildiğini belirterek, şöyle dedi:
"En büyük dış ticaret pazarımız Avrupa ekonomisinde iyileşme çok zayıf fazda sürmekte. Şu günlerde özellikle Rusya Federasyonu Başkanı Vladimir Putin'in ve OPEC'in açıklamalarıyla, Brent Petrolün varil fiyatı ekonomi yönetiminin 2017 OVP hedeflerinin (50.7 dolar) üstünde 52.7 dolar seviyesinde seyretmekte. Durum böyleyken OVP'deki cari açık/GSYH oranının azalacağı beklentisi hiç de inandırıcı durmuyor. İşte buna benzer öngörüsüzlükler hazırlanan OVP'leri başarısız kılmaktadır. Diğer yandan darbe girişimi, OHAL süreci, uluslararası kredi derecelendirme kuruluşlarının tutumu, terör olayları ve Suriye'deki gelişmeler bu OVP hazırlanırken dikkate alınmamış. AB'ye üye olma sürecine ilişkin hiçbir hedef bulunmamakta. Diğer yandan TÜİK'in nüfus artış projeksiyonları ortadayken OVP'de kişi başı milli geliri 80-90 dolar fazla gösterebilmek adına yıl ortası nüfus sayısı düşük tutulmuş." 
"2016 KAYIP YILI 2017 İSE MEÇHUL"
Hedeflenen rakamların tutarsızlığı, gerçekleşenlerinse başarısızlığı gösterdiğini öne süren Tanrıkulu, yeni OVP'de yüksek cari açık, azalan toplam tasarruf, düşen ekonomik büyümeye ilave olarak yurt içinde hane halkı borçluluğu ve dış borç stokunda artış kaçınılmaz olacağını iddia etti. Kamu yatırımları ve harcamaları artırılarak büyüme ve buna bağlı olarak makro denge yaratılmaya çalışıldığını, dolar kuru tahminlerinin çok iyimser ve düşük bırakıldığını vurgulayan Tanrıkulu, şöyle konuştu:
"2017'de özel yatırımların yüzde 8 artacağı öngörüsünün nedeni OVP'de yokken, net ihracatın büyümeye 0.2 puanlık katkı sunması da tutarsızdır. 2017 yılında dolar kurundaki 3.16 TL'lik hedef, TL'nin dolar karşısında yüzde 6.6'lık değer kaybını işaret etmekte. OVP'yi hazırlayanlar bu yöntemle kişi başı gelir eşiğini aşabileceğini zannediyorlar. Ancak hedeflenen rakamlar tutarsız, gerçekleşen rakamlar doğrudur. Ekonomimizin ihtiyacı olan döviz artan ihracat, doğrudan yabancı sermaye girişi ve turizm gelirlerinden karşılanmalı. İhracatımız ve turizm gelirlerimiz 2016'da düşerken, dışarıdan doğrudan yatırımlar küresel kriz sonrası en düşük düzeye geriledi. Bu gerilemede en büyük etken güvenlik ihtiyacı ve yatırım ortamının gerilemesi oldu. Kısacası ülkemizde istikrar kalmamış, 2016 yılı tüm başlıklarda kayıpların yaşandığı bir yıl olurken, 2017 ise meçhuldür." 
"TÜRKİYE MEVCUT İKTİDARLA ORTA GELİR TUZAĞINDA PATİNAJ YAPIYOR"
MHP Genel Başkan Yardımcısı Ahmet Kenan Tanrıkulu, Türkiye'nin önümüzdeki yıllarda da orta gelir ve orta teknoloji tuzağında debelenmeye devam edeceklerini söyledi. MHP'li Tanrıkulu, şöyle konuştu:
"OVP'de gelecek yıllar için hedeflenen ekonomik büyüme rakamlarına bakıldığında yine Türkiye'nin potansiyel büyümesinin altında büyüme hedeflendiği görülüyor. İktidarları döneminde tasarruf oranlarını yerlerde süründürenler, bu oranları düzelteceğini iddia etse de çelişkiler sürüyor. Zira tüketim kredilerinde kısıtlamalar kaldırılmaya başlandı, durma noktasına gelen yatırımları canlandırmak için daha önce etkili olmayan teşviklere yenileri eklenmeye başlandı. 13 yıldır gözlendiği üzere yine kalıcı reformlar ve yatırım ortamının düzeltilmesi yerine iktidar bir nevi parasal desteklerle özendirici girişimlere yöneldi. Ancak bu yöntemin bekleneni vermeyeceği geçmiş tecrübelerle ortada. OVP'de 2017 yılında vergi artışı yüzde 13.6 olarak öngörülmüş. Bu öngörünün anlamı ise vergi gelirlerinin, enflasyon ve büyüme hedeflerinin üstünde yani yüzde 2.7 daha fazla artması demektir. Rakam olarak karşılığı ise yaklaşık 12 milyar TL'ye denk gelmektedir. Olan yine zaten zor ekonomik şartlarda geçimini sağlamaya çalışan vatandaşlarımıza olacak. ve artan vergi yükleri için ekonomi yönetimi yine milletimizin cüzdanına el atacak.Verimlilik artışı sağlanamazsa hedefler kağıt üzerinde kalacak. Türkiye'de özel sektör dış borç stoku uluslararası ekonomik kuruluşların da dikkat çektiği üzere aşırı yüksek. Özellikle kısa vadeli dış borç stoku bu anlamda dikkat çekici. Ekonomide iç talep beklenildiği gibi yüksek seviyede uyarılamayacak. Çünkü her 100 vatandaşımızdan 65'i günümüzde borçlu durumda olup gelirinin büyük bölümünü borçlarına yatırıyor. İşsizlik yükselişte ve bu durumda işsiz vatandaşlar harcamalarını fazlasıyla daraltacak. Bankacılık sisteminin mevduat/kredi rasyosu 100/122'ye ulaşmış durumdadır ve sistem kaynak sıkıntısı içindedir."
"ÖZEL SEKTÖRÜN REKABET GÜCÜ ARTTIRILMALI"
MHP Genel Başkan Yardımcısı Ahmet Kenan Tanrıkulu, ekonominin daha yüksek büyüme hızlarına ulaşmasının ancak verimlilik artışını güçlendirecek politikaların hayata geçirilmesiyle sağlanabileceğini söyledi. Tanrıkulu, şöyle konuştu:
"Bunların başında da yurtiçi tasarrufların artırılarak özel yatırımların desteklenmesi, ikinci olarak doğrudan yabancı sermaye yatırımlarının ve toplam faktör verimliliğinin artırılması geliyor. Ülke olarak ekonomik bir hamle, bir sıçrama yapılmak isteniyorsa adım atılması gereken öncelikli alanlar vardır. Bugünden ciddi ve tutarlı bir gelecek hedefi koyulacaksa yeni hedef olarak 'orta gelir ve teknoloji tuzaklarından' çıkmayı öncelikli hedef haline getiren kısa, orta ve uzun vadeli program ve planlar üzerinde durulmalı. Bu kapsamda Türkiye'nin yıllardan bu yana ihtiyacı olan ve partimizin seçim beyannamelerinde milletimize vaad ettiği yapısal reformlar hayata geçirilmeli. Yakalanacak ekonomik ve sosyal sinerji ile 2023 yılına kadar üretime dayalı ağırlığı olan yüzde 6-7 büyümeyi elde ederek, orta gelir ve orta teknoloji tuzakları aşılabilecektir. Adım atılması gereken bir diğer alan ise ihracat pazarında çeşitlilik ve inovasyon teşvikleri ile dışsatım çekişli büyümede ısrarcı olmaktır. Aşırı borçlu özel sektörümüz halen kapasitesinin yüzde 75'ini kullanabilmekte. Bu yüzden özel sektörün üretim ve verimliliğinin yanında rekabet gücünü artıracak politikaların biran önce hayata geçirilmesi gerekli. İstikrarını yitirmiş, güvensizlik içinde OHAL sürecini yaşayan Türkiye'de, üstüne üstlük teknolojik kısıtlamaların yaşanması yatırım ortamını zedelemekte hatta köreltmektedir. Tüm bunlar göz önüne alındığında son OVP'de 2016 ve sonrası için öngörülen hedeflerin artık kanıksandığını, hedeflerin çok iyimser kaldığını ve bir sonraki OVP'de aşağıya doğru revizelerin gerçekleşeceğini bugünden söylemek yanlış olmayacak."

DHA