Futbolumuzdaki ayrımcılık en üst noktaya ulaşmış durumda. Galatasaray, Fenerbahçe, Trabzonspor, Beşiktaş, Bursaspor vb. takımlarımız arasındaki düşmanlık had safhada, rakip saha maçlarında seyirci yasağı var. İnsanımızın bir zamanlar hıncahınç doldurduğu, gecelerden kuyruklara girilen stadyumlar artık bomboş. Hem de süper kalite statlar yapıldığı halde. İstediğin kadar yap, sen gençlerinin, insanlarının spor, futbol mantalitesini, yönetici ve sporcu kalitesini arttıramıyorsan onları sahalara hem yönetici, hem sporcu, hem de seyirci olarak asla sokamazsın. Bu kafayla gidersen de asla sokamaz ve gittikçe de uzaklaştırırsın. Altınordu kulübü başkanı futbolda alt yapının önemini vurgulayan bir başkan ne güzel, ama diğer taraftan 14 yaşındaki genç bir oyuncuya “Ya okul, ya futbol” demesine ve profesyonel takım oyuncularını en ağır şekilde aşağılayan sözlerle kulübünden kovmasına gel de şaşırma. Futbolumuz böyle mi kalkınacak, ilerleyecek, hadi canım sen de! Yöneticilerimizin çoğu kendi hobilerini tatmin ediyorlar o kadar. Tarımda 1 milyar dolar ihracat, 8 milyar dolar ithalat yapıyormuşuz. Futbolda da kulüplerimiz futbolcu ihracı yerine, daha fazla futbolcu ithal etmiyorlar mı? Bu sebeple iki yakalarının bir araya gelmediği, iflasa doğru gitmeleri bir gerçek değil mi? Devlet büyüklerimiz bunları bizim gibi nasıl görmez ve irdelemez anlamak mümkün değil. Zira bunlar değişmedikçe, ülkemizde siyasi, ekonomik, sosyolojik, eğitim ve spor alanlarında büyük reformlar yapılmadıkça, bu sıkıntıların artarak büyüyeceğinden eminim. İnşallah bu reformları dikkate alırız ve dünyanın en güzel ülkesinde yaşayan, dünyanın en büyük ırkı Türk insanının sağlıkla, mutlulukla, huzurla ve başarılarla dolu yaşamasını sağlarız. Esasında bunlar hiç zor şeyler değil, yeter ki bilen, beceren ve bitiren yöneticilerimiz olsun. Bayramınızı candan kutluyorum, sağlıkla kalınız.