Bazı tetkikler nedeniyle yazılara 1 hafta ara verdik;
Başka bir ülkede bir yılda olmayacak şeyler Türkiye’de bu bir haftaya sığdı...
Zaten hafta...
“Eyyy!” diye başlamıştı...
“Topunuz gelin” diye devam etti...
“Bana bak, kapıları açarım” diye kapanış yaptı...
Bu kapanışla...
“Müslüman kardeşlerimiz”, “Akrabalarımız”, “Ensar” filan hikayeleriyle kucaklaştığımız Suriyeli sığınmacılara...
Gerektiğinde AB üyesi ülkeleri tehdit etmek amacıyla kapıları açtığımız ortaya çıkmış oldu...
Ortaya çıkan başka bir gerçek de, biz kapıları açar açmaz Müslüman Suriyeli kardeşlerimizin, Müslüman Türk kardeşlerinden kaçıp, Hıristiyanlarla kucaklaşacağı oldu!..

*  *  *

İşe başladığında “Düşmanlarımızı azaltacağız, dostlarımızı çoğaltacağız” diyen ve halen Türkiye’nin Başbakanlığını yapmakta olan Binali Bey, bugün kendisini bu göreve getirenle aynı dili kullanıyor:
“Avrupa Parlamentosu’nun aldığı kararın hiçbir kıymeti harbiyesi yoktur”
“Dostları çoğaltacağız” derken, yeni yeni düşmanlar, hatta AB gibi toplu düşmanlar edinmeye başladılar...
Cümle iktidar sözcüleri de bozuk plak gibi aynı lafı tekrar ediyor...
AP’nin aldığı kararın kıymeti harbiyesi yokmuş; bu karar Kapıkule’den içeri giremezmiş; asıl kararı millet verirmiş!..
İyi de...
Millet karar verdiğinde AB’den çıkıyorsun da, AB’ye giremiyorsun!..

*  *  *

Sağa sola bağırıp çağırmak...
Dünyaya posta koymak...
Her gün meydanlarda, sahnelerde güç gösterisi yapmak...
Toplama kalabalıkları coşturur da...
Suriye’de tepene bombayı yiyince şaşırıp kalırsan...
Aslan gibi 4 bordo bereliyi şehit verirsen...
Hepsi berhava olur!..

*  *  *

Efendim, bizim Rus uçağını düşürdüğümüz günün yıldönümünde uçaklar askerlerimizi bombalamışlar, manidarmış!..
Kim bombalamış hâlâ arıyorlar!..
Suriye’de uçan kuştan haberi olan Rusya “Haberimiz yok” diyor...
Rejim güçleri de atmamış, uzaylılar mı atmış?..
Bizim Genelkurmay açıklama yapıyor:
“Rejim güçleri tarafından atıldığı değerlendiriliyor”
Üzerinden günler geçti hâlâ değerlendiriyorlar, kesinlik yok, sonuç yok...
NATO’ya sorsunlar belki onlar bilir...
Tepemize bomba yiyoruz, şehitler veriyoruz, kimden geldiğini tespit etme yeteneğimiz yok...
Ama “Eyyy” çekmeyi en iyi biz biliyoruz!..

*  *  *

Avrupa değerlerinden uzaklaşıp, tutucu, antidemokratik, antipatik bir ülke haline geldik...
Hukukun katledildiği...
Hak ve özgürlüklerin iğdiş edildiği, basın özgürlüğünün ağır baskı altına alındığı...
Darbe teşebbüsüyle anılan;
Binlerce insanın cezaevine konulduğu konuşulan...
3. Dünya ülkesi durumuna düştük...
Bu durum, Türk Ulusu’nun kaderi olamaz!..
Üç-beş adam Türkiye’nin kaderini çizemez!..

TEOG!..


Bir sınavı bile doğru dürüst yapamadığınız, TEOG’la bir kez daha ortaya çıktı...
Üniversite sınavları, memur sınavları ya yanlış çıktı, ya iptal edildi, ya çalındı...
Binlerce çocuk yarış atı gibi yetiştirildi ve sınava sokuldu, yine “O soru yanlış”, “Cevap o değil bu” itirazları yapıldı...
Benim iki torunum Aslı ile Mehmet Ege de girdi bu sınava ve bazı soruları bana getirdiler...
Bir soru var, aşağıdaki şıkların hepsine uyar, ama soruyu hazırlayan kendi kafasına göre bir şık belirlemiş...
İddia ediyorum, diğer soruların çoğunu çocuklar tamamen tesadüf, rulet çevirir gibi yapmışlardır!..