Böyle bir ülkenin insanları mutlu
olabilir mi?..
Sokaktaki, otobüs, metro duraklarındaki insanların yüzüne bakınız...
Bir tekinin yüzünde gülümseme veya mutlu bir ifade var mı?..
Terör saldırılarıyla acılar yaşayan Türkiye, önceki akşam da müthiş bir derinliği olan suikastla sarsıldı...
Rusya’nın Ankara Büyükelçisi bir polis tarafından öldürüldü, dünya bunu konuşmaya başladı...
Artık dünyanın Türkiye’ye bakışı, Peşaver’e, Bağdat’a, Suriye’ye bakışından farklı değil!..

*  *  *

Çok ince bir şekilde istihbaratı yapılmış, planlanmış, tıpkı Hollywood filmlerindeki gibi bir suikast...
Bu, 22 yaşında bir Çevik Kuvvet
polisinin tek başına gerçekleştirebileceği
bir saldırı olamaz...
Bunun arkasında mutlaka örgütlü bir planlayıcı var...
Zaten şimdiden başladı...
Kimi “FETÖ’cü” diyor, kimi “El
Nusracı” diyor, çeşitli rivayetler dolaşıyor...
Bizim iyi ki bir Milli İstihbarat
Teşkilatımız (MİT) var, acaba o
ne diyor?..

*  *  *

Ülkenin düştüğü şu hale bakınız...
Bir hafta önce cumartesi gecesi Dolmabahçe’de Çevik Kuvvet polislerine yönelik bombalı araçla PKK saldırı düzenliyor...
Gencecik, yakışıklı, fişek gibi polis evlatlarımızı ve vatandaşlarımızı
kaybediyoruz...
Ertesi hafta, yani geçtiğimiz cumartesi günü Kayseri’de çarşı iznine çıkan aslan gibi vatan evlatlarına yönelik bombalı saldırı yapılıyor...
Kayseri şehitleri toprağa veriliyor, ertesi akşam Rusya Büyükelçisi suikasta kurban gidiyor...
Böyle bir ülkede huzur kalır mı?..
Böyle bir ülkenin insanları mutlu olabilir mi?..

*  *  *

Kimsede keyif filan kalmadı!..
Efendim dün Avrasya Tüneli açılmış...
Kime ne!..
Mutlu mu olalım, alkışlayalım mı?..
Dev projeler, rantsal dönüşüm gökdelenleri, şakır şakır akan paralar...
Ama bir büyükelçinin hayatını
koruyamayan Türkiye...
Büyükelçi Karlov korumayla
gezmezmiş...
O korumayla gezmiyor diye, çok önemli bir devletin, üstelik Suriye’ye müdahil bir ülkenin büyükelçisinin Türkiye Cumhuriyeti Devleti tarafından koruma altına alınması
gerekmez mi?..
Gerekmez ise...
22 yaşında bir adam bu menfur saldırıyı gerçekleştirir, devleti idare ettiğini zannedenler de seyreder, ah vah eder!..

*  *  *

Katil, “El Nusra” sloganları atmış...
Bizim iktidarın eski dostu, kardeşi olan terör örgütü... (Halen vaziyet
nedir bilmiyoruz)
Halep’in intikamını alır bir vaziyet
takınmış...
Peki insani kaygıları dışında bizim
Halep’le ne ilgimiz var?..
Var, çok var!..
Çünkü iktidar bu işe “Suriye meselesi bizim içişlerimizdir” diye girdi...
Topluma sürekli Halep gazı verildi...
Mesela Recep Bey son muhtarlar toplantısında bu konuda konuşmaya, çok dokunaklı, dramatik bir sesle “Ahhh Halep” diye başladı...
Oradaki insanlık dramına hepimizin
içi yandı...
İyi ama oradaki insanlık dramına
sebep olanlar kimler?..
Başta Rusya!..
O zaman hedef de Rusya oluyor!..

*  *  *

Türkiye’nin derinliklere batıp dibi boylamış o meşhuuur stratejisi...
Gaflet içindeki kibirli Suriye politikası ve Esad’ı devirme takıntısı...
Hem PKK’nın, hem FETÖ’nün hem de irili ufaklı diğer terör örgütlerinin ekmeğine yağ sürdü...
Ülkede huzur ve güven zaten yoktu, iyice bozuldu...
Türk halkı mutsuz...
Geleceğe dair umut da kalmadı!..
Nasıl bir ülke olduk?..
Bu ülke, bizim güzel ülkemiz mi?!.