Bu ülkeye talihsizlikleri kimlerin yaşattığını biliyoruz da...
Tepemizde dolaşan bu uğursuzluk nedir?..
Kimdir bu uğursuz?..
Bir tek gün yüzümüz gülmeyecek mi?..

* * *

Akşam yatıyoruz faciayla...
Sabah kalkıyoruz faciayla...
Şu hale bakınız...
Öğrencilerimiz tarikatların, dinci vakıfların eline düşmüş...
Canlı canlı yanıyorlar...
Onların feryatlarını duymuyoruz...
Duymadığımız için de tekrar ediyor...
Adana’nın Aladağ İlçesi’nde bir tarikatın işlettiği derme çatma yurtta, yaşları 11 ile 14 arasında 11 kız çocuğu ile bir eğitmen yanarak can veriyor...
Kahroluyoruz!...

* * *

Aynı gün Fırat Kalkanı Harekatı’nda iki askerimiz IŞİD tarafından kaçırılıyor, çaresiziz...
Bir yandan Suriye’den, diğer yandan kendi topraklarımızdan her gün şehitler geliyor, analar kan ağlıyor...
Her gün şehit cenazesi kaldırıyoruz...
FETÖ darbesinden zor kurtuluyoruz...
Nedir başımızda dolaşan bu uğursuzluk?..
Kimdir bu uğursuz kademsiz?..

* * *

TV kanallarından ibretle izliyoruz...
Küçücük 11 beden alevler içinde kalıp yok olduktan sonra, Aladağ’a doluştular...
Siyah siyah makam araçları, içleri rahat ve sıcak...
Kapılar açıldı, şemsiyeler tutuldu ve çıktılar...
Başbakan Yardımcısı, Aile Bakanı, İçişleri Bakanı, Milli Eğitim Bakanı...

* * *

Ne işiniz var orada?..
Niye gittiniz, rahatınızı neden bozdunuz?..
Bilgi alacaklarmış, yaralı çocukları ziyaret edeceklermiş, başsağlığı dileyeceklermiş...
Peki şimdiye kadar aklınız neredeydi?.. Konya ve Diyarbakır Kulp’ta da tam 24 çocuk yanarak can verdi, ne yaptınız?..
Bu yurda daha önce gelmiş miydiniz, halini görmüş müydünüz?..
Bilmem ne cemaatinin gecekondu yurdunun işletilmesine göz yumdunuz...
Denetlemediniz!..
Çocuklara yurt yapacağınıza, onları cemaatlere, tarikatlara teslim ettiniz, sonra da hiç sıkılmadan Aladağ’a doluştunuz!...
Doluştunuz da ne yaptınız?..
Kocaman bir HİÇ, sadece kendinizi gösterdiniz...

* * *

Bu ilkellik...
Bu vurdumduymazlık...
Bu dincilik...
Bu rüşvet sistemi ve kayırmacılık...
Bu palavracılık...
Devam ettiği sürece daha çok yanarız!..
Hep birlikte yanarız!..
Ülkeyi de yakarız!..

Savaşa girmişiz haberimiz yok!..


Yangın faciası olmasaydı günün, hatta yılın en önemli haberi Suriye ile savaşa girmiş olduğumuzun Recep Bey tarafından açıklanmasıydı...
“Fırat Kalkanı Harekatı” için ne demişlerdi?..
“YPG koridoru önlenecek, güvenli bölge yaratılıp sınırlarımız korunacak...”
Hayır yalanmış, bizi aldatmışlar!..
Doğrusunu Recep Bey açıkladı:
“Devlet terörü estiren zalim Esed’in hükümdarlığına son vermek için oraya girdik, başka bir şey için değil”

* * *

Komşu ülkenin rejimini değiştirmek, komşu ülkenin Devlet Başkanı’nı devirmek için girmişiz!..
Yani 5 yıl önce haftalar içinde deviremediğimiz Esad’ı şimdi devireceklermiş...
Peki Esad’ın arkasında şimdi kim var?..
Rusya ile İran!..
Dolasıyla biz Rusya ile İran’a da savaş ilan etmiş oluyoruz, haberimiz yok...
Anlaşılan sadece Esad’ı değil, bu durumda Putin ile Ruhani’yi de devireceğiz!..
Bunlar palavra da...
Gerçek olan, iç politika uğruna Suriye bataklığına dalıp verdiğimiz şehitler, kaçırılan askerlerimiz!..