Ülkeyi babalarının çiftliği gibi bölüşmüşler...
Alenen pazarlıklar yapmışlar...
Ve bu halkın oylarıyla iktidara gelenler...
Kendi siyasi emelleri ve varlıklarını devam ettirebilme uğruna devletin bütün kurumlarını dinci bir örgüte peşkeş çekmişler!..

*  *  *

İtirafçıların anlattıkları mide bulandırıcı...
İtirafları okudukça, insanın midesine kramplar giriyor...
Yahu biz hangi ellerde kalmışız!..
Bu adamlar ayak takımı filan da değil, en üst düzeyde görev yapan yargı mensupları...
Yargıyı satışa getirmişler!..
Pazarlıklar yapmışlar ve sonunda hep Fetullahçı ibişlerin dediği olmuş...

*  *  *

Adalet Bakanlığı eski Personel Genel Müdürü Mustafa Kemal Özçelik’in anlattıklarına göre, bakanlığın neredeyse tamamı Fetullahçılara devredilmiş...
Hakimler Savcılar Yüksek Kurulu’nun (HSYK) tamamı Fetullahçı çetenin eline geçmiş...
Dolayısıyla bütün savcı ve hakim atamaları Fetullah örgütünün direktiflerine göre yapılmış...
Daha sonra Yargıtay üyesi olan Mustafa Kemal Özçelik, Fetullahçı çete mensuplarının, o dönemdeki HSYK üyesi İbrahim Okur, Birol Erdem ve Ahmet Hamsici referansıyla işe yerleştirilmiş olduklarını bugün itiraf ediyor...

*  *  *

Yargıtay üyelikleri için Fetullahçı çeteyle açık pazarlık yapılmış...
Çete, bu iktidardan 140 üyelik istemiş, pazarlık sonunda 108 üyelikte anlaşmışlar...
Pazarlığı yapanlar da, itiraflardaki iddiaya göre dönemin Adalet Bakanı ile onun müsteşarı...
Yani bütün bunlar olurken iktidar uyumuş veya seyretmiş değil...
Bizzat içinde bulunmuş, tarafı olmuş!..
Sonra da Türk Milleti’ne büyük bir pişkinlikle “tarafsız yargı”, “bağımsız yargı” numaraları çektiler, masal anlattılar, utanmadılar...

*  *  *

Yargıyı bitirdiler...
Polisi bitirdiler...
Askeri kısmen bitirdiler...
Akademik dünyayı bitirdiler...
Türkiye’yi bitirdiler...
Bu karanlık tablo ortadayken, iktidar partisinin bir üst düzey yöneticisi “Biz aldatılmadık, çünkü onlar o zaman terör örgütü değildi” diye savunma yapabiliyor...
Bu lafı duyunca onun yerine ben utandım...
Meğer Fetullahçılar devleti ele geçirdikten sonra terör örgütü olmuşlar...
Peki devleti onların eline teslim eden kim?..
Böyle bir savunma, Türkiye’nin hangi ellerde olduğunu göstermesi bakımından çok acıklı...

*  *  *

Dört ay geçti, operasyon dalgaları üst üste her gün devam ediyor, yüzlerce kişi hâlâ gözaltına alınıyor, tutuklanıyor...
Silivri Cezaevi, içerideki elemanlarını kurtarmak için yapılacak muhtemel bir FETÖ saldırısına karşı uçak savarlar ile koruma altına alınıyor...
İktidar hâlâ endişeli, kendi içindeki FETÖ’cülerin hepsini henüz çözemediği için korkuyor...
Halkın da diken üstünde kalmasına sebep oluyor!..
Böyle bir iktidardan ülkeye hayır gelir mi, gelmez!..
Nitekim hayır geleceğine...
Darbe teşebbüsü geldi!..

Dindar iktidar!..


Dindar ve kindar nesil yetiştirecekler, Türkiye’yi dindarlaştıracaklar, falan filan, hikaye...
Türk halkı dindar değildi, bunlar yapacaktı...
Ama öte yandan ülkemiz üfürükçü hocalardan, hacıfışışlardan, sakallısından, menzilcisinden, cübbelisinden, cambaz cemaatçisinden, Nakşisinden geçilmiyor, mübarek dinimizi her biri ayrı yere çekiyor...
Diyanet eski İşleri Başkanı Ali Bardakoğlu, piyasada en çok satan 20 din kitabının hepsinin sorunlu olduğunu söylüyor, “Ramazan ayında yapılan dini programlar tam bir fecaat kahroluyorum” diyor...
Eh, devlet televizyonu TRT, bazı kaçıkları din alimi diye ekrana çıkarırsa, diğerleri de her türlü abukluğu yapar...
Dindar (!) iktidar, dine de zarar veriyor!..