29

Elbette nefreti yaşam biçimi olarak kabul edip, hasta ruhlu insanların küfürlerinden, olumsuzluklarından bahis açmıyorum. Bu insanların yazdıklarını, söylediklerini, sövüp saydıklarını ciddiye alıp, eleştiri mekanizmasının önünü kapatırsanız hiçbir yol katedemeyiz. Tedaviye muhtaç bu hastalıklı insanları ve düşüncelerini yoğun bakıma almamız gerekiyor.  Ayrıca onların yaptıkları ön plana çıkartıldığı anda bu işlenen suça ortak olduğumuz da cabası. A Milli Takım’ın özellikle İspanya maçından sonra eleştirilmesinden bahsediyorum elbette. Yukarıda ifade ettiğim suça yatkın insanların küfürlerini, kötü niyetlerini görmezden gelip daha iyiyi, daha güzeli isteyen, buna odaklanan doğru insanların yapıcı eleştirilerini merkeze almak en doğrusu.

30

Bu turnuvada millilerin ve teknik adamın eleştirilecek yanları bir hayli fazlaydı. Eleştirildiler elbette. Ama onlar da işin pozitif yanını görüp daha iyi çalıştılar, daha güzel top oynadılar ve Çek’lere karşı kazandılar. Bizlerin, hepimizin göstermesi gereken tavır  bu olmalı aslında. Doğru eleştirileri görüp, duyup pozitif olmak ve yolumuza devam etmek. Ama en yüksek mevkilerdeki kişiler bile olumsuzlukları, küfürbazları ele alıp, manşete taşıyıp da buradan normal eleştirinin önünü kesiyorsa işte bu daha beter bir ruh halidir. Bizler dahil, toplum önündeki her insan için eleştiri başımızın tacı olmalıdır. Yoksa ağam, paşam, bir tanem, nur tanem türü yardakçılara elini verirsen kolunu kaptırırsın, işte o zaman çok fena! - ki örnekleri de bir hayli fazla -.  Rabbim eleştirmekten korkmayan gerçek dostlar nasip etsin bizlere. Bittiğine inanmasan bile, sana ‘artık bitti’ diyecek gerçek dostlar!

31

Babalar ve oğulları


Geçen hafta Babalar Günü’ydü. Bu tür günlerde biraz sakin, duyarlı, empati sahibi olmak gerekiyor. Hele ki bizim gibi bir ülkede. Her gün şehit verdiğimiz, büyük maden ve iş kazalarında ya da trafik kazalarında onlarca, yüzlerce canı kaybettiğimiz  Türkiyemiz’de. Kimi babasının, kimi kınalı kuzusunun cenaze namazını kılmış nihayetinde. Duyarlı davranmak, özenli kutlamak gerek. Mesela, benim babam bir sessiz adamdı. Tavırlarında, duruşunda ve hatta sessizliğinde sükûneti barındıran mütevazı bir saygıyı da barındırırdı. Sorumlu bir insandan ne beklenirse aynen o vardı ruhunda. Dışarıya karşı sağlam bir duruş, çocuklarına karşı güvenli bir liman, karısına karşı muzip bir gülüşü, derin bir bakışı vardı.

32

Kimsenin bilemeyeceği, anlayamayacağı bağları vardı bizlerle, her evde olduğu gibi elbette. Anneci bir çocuk olarak, -ergenlik asabiyetlerini saymazsak- babasına hayran büyüdüm diyebilirim. Aslında gençliğimin ilk yıllarında anlamaya başlamıştım  onu, hayata bakışını, ölüme karşı duruşunu. İstanbul’un Boğazı’nda erkek erkeğe uzun yürüyüşler yapmak, hesabı benim ödeyeceğim bir meyhane masasında iki çift lafla, iki kadeh tokuşturmak, dertleşmek, yaşamın bize sunduklarını, şu hayatta hangi zorlukları aştığını anlattırmak ve en nihayetinde konuşmanın herhangi bir yerinde kalbimden akıtacağım ince sızılı bir gözyaşıyla ona sarılmak hayallerimin arasındaydı. Olmadı. Onun genç yaşta ölümü beni büyüttü, hayallerimi sonsuz kıldı. Tekinsiz bir deprem, beraber olduğumuz bir fotoğraf karesi bile bırakmadan aldı götürdü babamla annemi. “Tesellin nedir?” diye sorarsanız, “hayat = mücadele” diyen sesinin kulağımdan, beynimden, gülen gözlerinin gözlerimden gitmeyişi derim. Herkes ölüyor, her şey nihayetleniyor da babaların ölümü bir başka oluyor dostlar. O yüzden vaktiniz varken dünya telaşını bir kenara bırakıp,  kurduğunuz hayalleri gerçekleştirin babanızla. Sonra biraz geç olabiliyor.

33

Dişler yaza hazır mı?


Yaz geldi ya birçoğumuz diyet yapma, kilo verme derdindeyiz. Ve hatta ufak tefek estetiksel dokunuşları bile kendimize reva görüyoruz. E olur o kadar. Aslında kimimizin unuttuğu çok önemli bir şey daha var: Gülüşümüzle ortaya çıkardığımız ve hatta karşımızdakinin gözüne gözüne soktuğumuz, dişlerimiz. Biliyorsunuz ki, sağlıklı ve pırıl pırıl beyaz bir gülümseme dünyaya vereceğimiz en güzel mesaj. Ben de fazlasıyla kahve ve çay tüketen biri olarak açtım telefonu Maslak Acıbadem’deki dünya tatlısı, yetenekli mi yetenekli diş doktorum Kübel İltan Özkut’a, bu hassas konuda bilgi aldım. Mesela biliyor musunuz ki, taa bebeklikte dişlerimizin oluşumları sırasında meydana gelen yapısal bozukluklar, çocukken ve ya anne karnındayken kullanılan bazı antibiyotikler dişlerimizin çabucak renk değiştirmesinde bir hayli  etkiliymiş. Ve elbette en önemlisi de yediklerimiz ve içtiklerimiz. Yani tütün mamulleri, çay, kahve ve hatta içtiğimiz normal, sıradan sudaki flor miktarı bile dişlerimizde sararma, renklendirme yapabiliyormuş. Evde bu sorundan kurtulmak nispeten mümkün ama en sağlıklısı diş yapımıza göre 6 ayla 2 yıl arasında mutlaka dişlerimizi temizletmek gerekiyormuş. Nihayetinde yarım saatlik bir temizleme süreci. Ama hayatınızı, gülüşünüzü değiştiren bir yarım saatten bahsediyorum dostlar. Evet, kiloyu verdik, dişleri beyazlattık sırada bir başka önemli hadise, ter sorununu çözme meselesini de bir başka hafta anlatırım.

34

Gözlüğün İtalyan’ı


Bir de gözlük meselemiz var tabii. Aman pek kimsede olmasın, orijinal olsun, mümkünse yüzümün şekline şekil, karizmama karizma katsın falan da filan. Vazgeçilmezimiz güneş gözlüklerinde o kadar çok model, marka ve ürün var ki insan seçerken hayli zorlanıyor. Benim özellikle yaz aylarındaki favorim gerçek İtalyan, Italia Independent gözlükleri. Sahibi ise Fiat ailesinin stil sahibi genç varisi Lapo Elkann Beyefendi.
Hem güneş gözlüğü olarak, hem de optik olarak sıcak günlerde o kadar rahatlıkla takılıyor ki, hani hiç yokmuş gibi adeta. Tabii benzersiz ve genç tasarımlarını oluştururken Fiat ve Ferrari teknolojisinden de yararlanıyorlar.
Bu da rakiplerine karşı fark yaratmak için birebir.
Mükemmel konforlu Italia Independent’in en önemli özelliği ise ulaşılabilir olması. Yani öyle cenaze törenlerinde takılan simsiyah geniş çerçeveli muadilleri gibi pahalı değil. Yani bu yaz, beach ve sokak modasında Italia Independent’in rengarenk gözlükleri çok takılacağı gibi, çok da konuşulacak.