Bundan 7 yıl önce “kiralık işçi yasası” yine Meclis’ten geçmiş ancak veto yemişti. Her ne kadar dönemin Cumhurbaşkanı Abdullah Gül için “noter” benzetmesi yapılsa da, “Kiralık İşçi Kanunu”nu imzalamayıp “işçinin emeğinin istismarı, insan onuruna yakışmayan durumların doğmasına yol açabilir” diyerek iade ettiği üç-beş düzenlemeden biriydi...
Söz konusu paket tekrar Meclis’e geldi, geldiği gibi de geçti. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın önüne geldi. İmza ile beraber bugün, yarın Resmi Gazete’de yayımlanır. Sendikalarda genel bir sessizlik hâkim... Cılız birkaç açıklama dışında çıt yok! Oysa kanunla beraber sendikaların bir işlevi kalmayacak.

Kiralanmayı bekleyecekler


Yasa ile özel istihdam bürolarına, işçilerle geçici iş sözleşmesi yapma ve o işçiyi, eleman isteyen şirketlere kiralama olanağı veriliyor. Kiralık işçi, bu bürolar tarafından bir başka işverene kiralık olarak verilene kadar ücret alamayacak. Kiralanmayı bekleyecek.
İşçi kiralama sisteminde, işçiye karşı maaş, kıdemden doğan tazminat, ihbar, SGK primi, iş güvenliği gibi sorumlulukları işveren değil, özel istihdam büroları üstleniyor. Ücretli izin kavramı ise neredeyse tamamen ortadan kalkıyor. Mis!

Kullan-at işçi


Kiralık İşçi Kanunu, toplam dokuz ayrı durumda işverene işçi kiralama imkânı veriyor. Ancak kavramların çoğu göreceli olduğu için, uygulamada isteyen istediği kadar kiralar. Parasıyla değil mi?
Bir anlamda taşeronlaşma diyebilirsiniz. Aynı şey değil! Taşeronlaşma bile daha iyi kalıyor. Taşeron deyince bir işyerinde alt işverene bağlı çalışan işçidir. Taşeron işçisi ücret, tazminat gibi konularda, alt işverenle birlikte asıl işverene de başvurabilir, gerekirse dava açabilir.
Fakat kiralık işçi, çalıştığı iş yeri ile işçi-işveren sözleşmesi bulunmadığından, hakları için hiçbir talepte bulunamaz. İş Kanunu’ndan doğan hakları da bulunmuyor.

İşçisin sen işçi kal


Aynı işi yarı fiyatına yapsa bile itiraz hakkı yok. Haliyle istihdam şirketleri daha fazla kâr edebilmek için normal olarak en düşük ücretle çalıştırma politikasını benimseyeceklerdir.
Kiralanan işçilerle kiralayan işyerinin işçileri arasında ücret, örgütlenme ve diğer çalışma koşulları açısından eşitsizlikler doğacak. Bir şirkete aidiyet duygusu gelişemeyeceğinden işçinin verimliliği, psikolojik sağlığı olumsuz etkilenecek. İşçi, sürekli işsizlik korkusu ile bunalımlar yaşayacak. İnsan onuruna yakışmayan durumlar doğacak. Kimin umurunda olacak?