Damat Bakan Berat Albayrak, yabancı sermaye gelsin diye “kılçıksız löp et” lezzetinde teşvikler sunacağız demişti. Başbakan Binali Yıldırım, yabancı sermaye gelsin diye “altlarına turkuaz halı“ sereceğiz demişti. Ve Başbakan Yardımcısı Nurettin Canikli, açıkladı: Yabancı sermaye gelsin diye “kıyamet gününe kadar (ilelebet) vergi desteği vereceğiz” dedi. Bir de; “Turkuaz Kart” hazırlanmış ve üstüne “Turkuaz Kart Hamili Yakınımızdır” yazılacak. Turkuaz Kart sahibi yabancıya kapılar açılacak, her türlü kolaylık sunulacak.
Tutarlılar.
Tek ağız.
Tek dil.
Yatıyorlar.
Kalkıyorlar.
Yurt içinden yurt dışına, devletten yabancıya gelir transferi. Hazırı yediler. Bitirdiler. Şimdi geleceği satışa çıkardılar. Tabutun üstüne turkuaz halı serdiler “ekonominin cenazesini yabancı sermayenin omuzuna koyma paketi” hazırladılar.

*  *  *

Aslında!
Tayyip efsanesi bitti.
Her alanda çuvalladı.
Yiye yiye tükendi.
14 yıla iyi bakın.
Her yıl:
Daha çok vergi toplandı.
Her yıl:
Daha az devlet yatırımı yapıldı: Yandaş zenginler peydahlandı. Hazine garantisi verildi. Geçiş garantisi verildi. Müşteri garantisi verildi. Devlet yatırımları oto yol-hızlı tren- hava meydanı-tüp geçit- hastane gibi devlet yatırımları yabancı sermayeden borç bulan yerli zenginlere yaptırıldı. Türkiye aslında yabancı sermayeye soydurularak balon bir bolluk, içi kof büyüme yaşatıldı. Tayyip Erdoğan dönemi devlet, “toplanan tüm vergileri harcayan canavara” dönüştü. 14 yılın sonunda: Ankara’da devlet vatandaştan topladığı vergilerin tamını yiyen, yatırıma (yol-su-elektrik-hastane ve diğerleri) ayıracak tek kuruş bulamayan “yabancıya muhtaç” durumuna düştü.

*  *  *

Ülkemiz yanıyor.
Can güvenliği yok.
Hukuk güvenliği yok.
Eşit hak güvenliği yok.
Kayırma. Kollama.
Rekabet güvenliği yok.
Fiili durum yaratma.
Yasaları delme.
Dini siyasete levye yapma.
Cami avlusunda mermi.
Her gün yalan.
Her gün kışkırtma.
Her gün gerçeği çarpıtma.
Tek başarısı harcama: Saraylar, uçaklar. Makam Mercedesleri. Düğüne devlet helikopteriyle gitme, Saray’daki iftar sorasında altın yaldızlı bardaklara akıtılan şerbetlerle iftar açma ve yer sofrasından kurtulmayan yoksulların evine ramazan günü iftara gidip bağdaş kurarak göstermelik oruç açma.

*  *  *

Harcaya harcaya bitirdi.
Bu yüzden!
Turkuaz halı seriyor.
Bu yüzden!
Kılçıksız löp et veriyor.
Bu yüzden!
Hamili Turkuaz kart.
Bakan açıkladı:
Damga vergisi almayacak.
Yeter ki, yabancı gelsin.
Emlak vergisi sorulmayacak.
Yeter ki, yabancı gelsin.
Bedava arsa sunulacak.
Yeter ki, yabancı gelsin.
Alım garantisi verecek.
Yeter ki, yabancı gelsin.
Garantili müşteri devlet.
Buldukları model bu: Ülkeye turist korkudan gelmiyor fakat avantayı görünce yabancı sermaye, turkuaz halıya binip, Türkiye’ye löp et yemeye (löplöplemeye) uça uça gelecek!

SÖYLEŞİ


Patates dininden profesör!


Kur’an-ı Kerim’de Hz. İsa ve Hz. Musa’nın adının geçtiği ve onların da Allah’ın peygamberi olduğunu kabul eden çok sayıda ayet var. Ancak ne İsa ne de Musa namaz kılmıyorlardı. Bu ilahiyat profesörü, “namaz kılmayanlar hayvandır” diyebiliyor. Bu ilahiyat profesörü acaba patates dininden mi? Bu ilahiyat profesörü üniversitede ders vermeye devam edecek mi?