İki kadın… Biri plastik cerrah; deprem ve savaş yaralılarını gönüllü tedavi ediyor. Diğeri, her ay birkaç gün kuaför salonunu kapatıp belirlediği bir köyde ihtiyacı olanların saçlarını kesiyor…



Bazı insanlar ‘en iyi yaptıkları işi’ araç olarak kullanıyor, az görünüp çok insana dokunuyorlar. Zaten bence bugün, bu kadar şeye rağmen dünya hâlâ dönüyorsa, bu, onlar gibi temiz insanlar sayesinde…
İki kadından -ve çevrelerindekilerden- bahsedeceğim.
Biri, Yıldız Tutal Özlütaş; güzellik uzmanı. Boyu kadar iki oğul sahibi. Mersin’de bir kuaförü var.
Ondan ve yaptığından haberdar olmamızı sağlayan şey, Hamburg’ta yaşayan oğlu Everest’in ekşi sözlük ve Twitter’da paylaştığı birkaç fotoğrafla bir cümle: “Benim annem güzellik uzmanı/kuaför. Her ay bir köy seçip çocukların saçlarını kesmeye gidiyor. Çok tatlı lan!”



Oğlu annesiyle gurur duyunca

İyi şeyler duymaya, iyi insanlardan haberdar olmaya ihtiyacımız büyük; Everest’in bu paylaşımı da haliyle sosyal medyada ilgi görüyor. Ama bu ilgi, bu işi yıllardır sessiz sedasız yapan Yıldız Hanım’ın canını biraz sıkıyor.
Yıldız Hanım hep şehirde yaşamış, hiç köyü olmamış. O da her fırsatta yaylalara çıkarak, köyleri gezerek huzur bulmuş.
“Ama insanın mesleği ya, gittiğin yerlerde insanların saçına da bakıyorsun. Koyun kırpar gibi kesilmiş kız çocuğu saçlarını görünce aklıma takılıyordu” diyor. Bu takılma nedeniyle seyahatlerine ‘gerekli malzemelerle’ çıkmaya başlamış. Kah köylerde küçük çocukların, kah huzur evlerindeki insanların saçlarını düzeltmiş…
Oğlunun paylaşımından sonra çok fazla sayıda olumlu tepki, iyi mesaj almış ama bir iki “Reklam kokan hareketler bunlar” mesajını görünce çok üzülmüş.

17 senedir yapıyor

“Kuaför görmemiş insanlar var, o kadar mutlu oluyorlar ki. Elimizden geleni yapmak için büyük paralara ihtiyacımız yok. Ama o reklam lafı beni çok üzdü. Ben köy meydanına tezgah kurmuyorum. İnsanlarla konuşuyor, arkadaş oluyor, isterlerse bulundukları yerde saçlarını yapıyorum. Ben kuaförümün adını bile anmadım hiç, zaten 22 metrekare bir yer, yakında emekli olacağım, ne reklamı…”
Zaten el insaf; Yıldız Hanım’ın bunu sessiz sedasız 17 yılı aşkın süredir yapıyor!


PLASTİK CERRAHİYLE YARDIM


Bunu anlattığımda bir arkadaşım, “Aynı Özay gibi. O da bir kadın doktor, pek çok yere gidiyor, özellikle savaş ve deprem yaralısı kadın ve çocuklara gönüllü olarak, ücretsiz yardım ediyor” diyor.
Onu da buluyorum.

Özay Özkaya Mutlu Özay Özkaya Mutlu


Doç. Dr. Özay Özkaya Mutlu, genç, güzel, dinamik, işini çok seven genç bir hanım. O bir plastik cerrah. Okmeydanı Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde eğitim sorumlusu. Birilerine yardım etmenin kanına girmesi 17 Ağustos depremiyle olmuş. 2011 Van depreminde, Op. Dr. Tunç Tiryaki ve Op. Dr. Esin Aksungur ile bölgeye gidip sıkışan uzuvların kurtarılması ameliyatlarını yerinde yapmışlar. Gezi olayları döneminde revirlerde çalışmış.
Bu yılın ocak ayında da, Ürdün, Amman’da, Opr. Dr. Tiryaki ve Dr. Özlem Çolak’la birlikte savaşta ya da göç yolunda yaralanan Suriyeli göçmenlerin ameliyatlarını yapmışlar.


‘O ÇOCUKLARDAN KORKUYORLAR’


“Üniversiteden sınıf arkadaşım, kardiyoloji profesörü Dr. Zekeriya Nurkalem’in de üyesi olduğu ‘Gezgin Gurmeyiz’ adlı bir ekip var. Türkiye’yi geziyor, yemek kültürümüzü tanıyıp-tanıtırken ihtiyaç sahiplerine de yardım götürüyorlar. Facebook’ta Zekeriya’nın bir gönderisini gördüm. Yüzü, saçı, elleri Suriye’den göç ederken bir nedenle yanmış 7 yaşındaki Fatma adlı bir kıza yardım ediyorlardı. Ben de, “Ben onu tedavi edebilirim » dedim. İstanbul’da tedavi ediyoruz Fatma’yı. O kamplarda pek çok çocuk var. Özellikle yüzleri yanık olanlardan diğerleri korkuyor, aileleri bunun tedavi edilebileceğini bilmiyor. Eşime “Reyhanlı’ya gidiyorum” dediğimde, “Birlikte gidiyoruz” dedi. Asistanım Dr. Tuğçe Yasak ve eşimle, Reyhanlı’da Fatmaları, Muhammedleri, Nurları muayene ettik. Yanıkları nedeniyle insan içine çıkamayan çocukları…”
Özay Hanım sadece kadın ve çocuklara bakıyor. Hastaları kimi zaman kendi yerlerinde, kimi zaman da ona desteğini esirgemeyen eşi Dr. Deniz Mutlu’nun Nişantaşı’ndaki kliniğinde görüyor… Manen tatmini büyük; bu vesileyle aldığı en büyük hediye de Reyhanlı’da tedavi ettiği bir çocuğun ona verdiği ve sonra birbirlerine sürdükleri oje!