Muğla’da gezdiğimiz üç antik kent; Kayaköy, Kadyanda, Amos...
Üçü de yeterince sahiplenilmemiş, korunamamış ve hâlâ korunamıyor.

Amos


Harika deniz var; taşından bile yeşil fışkıran doğa ama Fethiye’ye, Marmaris’e gelmişken antik kentleri de geziyoruz.
Önce Fethiye Üzümlü Köyü’nün tepesindeki Kadyanda Antik Kenti’ne çıktık.
Girişte kimse yok, içeride kimse yok.
Koca alan. Girişte bir tabela ve kısa bir bilgi; içeride bugünden bakınca insanın hayal gücünü zerre çalıştırmayan ‘hamam’, ‘koşu pisti’ gibi kısa kelimeler.
Bazı alanlarda o da yok; o ne taşı, o sütunlar niye yapılmış? Hiçbir şey anlamıyorsun.
Orada internet ve telefon çekmiyor; daha önce Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın sitesine girip telefonuma kopyaladığım bilgilerden bir şeyler öğrenmeye çalışıyorum.
“Lykia dilinde ‘Kadawanti’ olarak bilinen Kadyanda fazla önemi olmayan bir şehir olup yazıtlarından en erken M.Ö. 5’inci yüzyıla tarihlenmektedir. Ancak geniş alanı kaplayan kalıntılar şehrin Roma İmparatorluğu dönemindeki ihtişamını göstermesi bakımından ilginçtir” diye bir cümle. İnsan bir antik kentin tanıtım yazısına niye “Fazla da önemli değil” yazar ki!

IMG_2632

Elimizi kolumuzu sallayarak!

Oysa, farklı tarzda örülmüş muhteşem bir örgü dış duvarı olan tiyatrosu, hamamı, koşu pisti, agorası, tapınağı var bu antik kentin. Çam ağaçlarının arasında çok etkileyici...
Bizimle gelen Fethiyeli arkadaşımız, “Antik tiyatronun dört yıl önceki fotoğrafları o kadar farklı ki; şurası da hep basamaktı şimdi onlar yok” diyor mesela.
Doğal şartlardan da, gelen gidenden de korunamamış.
O kadar ıssız ki, çantana atabildiğini alır götürürsün! Maalesef…
Çıkışta görevli mi değil mi nasıl emin olacağını bilmediğimiz bir adam, “Giriş paralı” diyor. Tuvaletin temizliği aşkına ben 5 TL’yi veriyorum.

IMG_2634

Kayaköy bayağı soyulmuş

Yakındaki etkileyici bir yer daha; Kayaköy.
Beş bin yıllık tarihten bahsediliyor; hikayesi etkileyici ve uzun. 5 TL verip girebildiğin gibi, girişten değil herhangi bir yerinden de elini kolunu sallayarak girebilir, gezebilirsin!
Ve ‘zamanında’ çevredeki evler yapılırken pek çok kişinin buradan ‘çaldığı’, taştan çerçeveye bir şeyler aldığı sır değil. Hatta rehberler bunu bile anlatıyor.
Azınlıkların bıraktığı altınları bulma hevesiyle içi de dışı da kazılmış zaten. Ama bunu yakın zamanda bile yapanların, arkadaşlarına, “Evimin şöminesi de Kayaköy’den” diye anlatanların olması çok acıklı.
Marmaris Kumlubük tarafı; Amos Antik Kenti… Rodos birliğinin önemli kentlerinden, Güneş’in doğuşu ve batışına hakim, muhteşem manzarası ve görkemiyle öylece duruyor.
Bakanı edeni yok; giriş ücretsiz.

Kayaköy Kayaköy


Eski Turizm Bakanı Bahattin Yücel’i arayıp, “Normal mi bu? Görevli birini tutmak çok mu maliyetli? Buralar küçük yerler diye mi başında kimse durmuyor ya da olması gerektiği gibi ilgilenilmiyor, korunmuyor?” diyorum.
“Olur mu öyle şey? İlgilenilmeli, düzeltilmeli, oralardan elektronik sayaçla gelir elde edilmeli, korunmalı” diyor. Yeni özelleştirme işini, ihaleleri konuşuyoruz
Ama maalesef ‘bol bulmuşuz’! Yazık, tarih elimizden kayıp gidiyor...