10

Dünyanın dört bir yanından insanla, ABD’den Avrupa ve Uzakdoğu’ya gezerek üniversite okuyorsunuz. Sınav yok, haftada dört gün ikişer ders, istediğiniz ortam sınıfınız. ‘Yeni çağın okulu’ denilen Minerva’yı, ilk Türk öğrencisi Güneş Batmaz anlatıyor...

Eski gazeteci bir arkadaşım oğlundan bahsederken, “Üniversiteyi yurtdışında okuyor” dedi. “Nerede?” diye sorduğumda yanıt ilginçti...
“Bu sene tamamen San Francisco’daydı. Ama bundan sonra Berlin, Buenos Aires, Bangalore, Seul ve Londra’da okuyacak. İstanbul da vardı programda ama iptal oldu, onun yerine Paris’te okuyabilir...”

6

Önce, “Ne gezmeymiş! Biz de o okula gitmek istiyoruz” diyerek gülüştük ama Aytekin, okulun eğitim sistemini anlattıkça “Nasıl bir okul bu yahu?” sorusunu ciddiyetle sormaya başladık.
Minerva Okulları’nı internette araştırdım önce. Hakkında yazılmış onlarca haber ve makale vardı, kurucusu Ben Nelson’ın TED konuşması gibi veriler de hayli etkileyiciydi fakat sonuçta ‘okuyana’ sormanın çok daha doğru olacağını düşündüm.
Bir ‘süper kahraman’ ismine sahip olan Güneş Batmaz, ona sorduklarıma çok iyi bir muhabirin ya da akademisyenin titizliğiyle yanıt verdi. Meğer onun da eğitimini almış!
Güneş, Türkiye’de de üstün zekalı ve özel yetenekli öğrencilerin okuduğu, Türk Eğitim Vakfı İnanç Türkeş Özel Lisesi (TEVİTÖL) mezunu. Ama Minerva’ya herkes başvurabiliyor. Güneş’ten ‘kısaca’ yaptığım alıntılarla bu ilginç ve örnek eğitim sistemini tanımanızı isterim:

5

En fazla 150 kişiyle iletişim kurabilirsin!

* Minerva, Etrüsk mitolojisindeki hikmet, akıl, savaş, sanat, okul ve ticaret tanrıçası. Muhtemelen ismini oradan alan okul, 2012’de, işadamı Ben Nelson tarafında kurulmuş. ABD’de San Francisco’da. Amaçları dünyanın en iyilerine sıradışı bir liberal sanat ve bilim eğitimi sunmak.
* Onlar seni bulmuyor, sen başvuruyorsun.
* İlk iki yıl 120 kişi alınmış ama okulun öğrenci kotası yok. Ama ‘durbar sayısı’ denilen bir şey var; “Bir toplulukta herkesin birbiriyle stabil, kişisel ilişki kurabileceği bilişsel sınır 150 kişi”. Bu öğretiyle 150 kişi üzerinde olursa grup bölünüyor.

4

* Başvuru üç aşamalı ve hepsi internetten; hatta kendi evinizdeki odanızdan. Amerikan standardize testlerinden aldığınız puanlarla ilgilenmiyor Minerva; kendi kriterlerine uyup uymadığına bakıyor aday öğrencilerin.
* Haftada dört gün, günde iki ders. Günün geri kalanını okulun sağladığı kaynakları okuyarak geçiriyoruz ve kendimize de zaman ayırıyoruz.

 

Profesör 20 dakikadan fazla konuşamaz

* Dersler tamamen tartışma bazlı, profesörlerimiz de öğretmenlik yerine rehberlik yapıyor gibi.
* Profesörün ders boyu konu anlatıp dersi bitirmesi bizim için kabul edilemez. Profesörlerin 20 dakikadan fazla aralıksız konuşması yasak.
* 16 kişilik sınıflarımız oluyor derslerde. Hem profesörlerle birbirimizi iyice tanıyoruz, hem de 15 dakikadır söz almadığımızı görünce tartışmaya dahil ediyor.
* Minerva’da sınav yok. Derslerde öğrenilenleri sınavdan önceki gecelerde ezberleyip sınavdan hemen sonra unutmuş olmuyoruz; gerçekten öğreniyoruz. Notlarımız dersteki tartışma ve teslim ettiğimiz yazılarımızdan geliyor. Her ders genelde 3-4 farklı alandan notlandırılmış oluyoruz. Bu notlar da derslerde edindiğimiz becerileri nasıl içselleştirip uyguladığımızla ilgili veriliyor.
* Her ders kaydediliyor, profesörler not verirken derste konuştuğunuz yerleri işaretliyor ve verdikleri notları yorumluyor.

2

Dünyanın dört bir yanında okumak

*Okurken bir yandan da dünyayı geziyor oluşumuz inanılmaz bir avantaj. Amaçları hepimizin ileride dünyayı etkileyecek birer dünya vatandaşı olmamız.
* İlk yıl San Francisco’da okunuyor; sonra Berlin, Buenos Aires, Bangalore, Seul, ‘bir yer’ ve Londra olarak 4 yılı geçirmiş olacağız. O belli olmayan yer İstanbul’du aslında. Ama Türkiye’de akademik özgürlüğün olmaması ve terörün sıkça gündeme gelmesiyle yerine başka bir yer düşünülüyor.
* Yaşadığımız şehirlerde sık sık etkinliklere katılıyoruz ve elimizden geldiğince o toplulukların bir parçası oluyoruz. Her dönem, her ders için, bulunduğumuz şehirle ilgili bir proje yapıyoruz.
* Dünyayı gezerken hiçbir noktada arkadaşlarımızdan ayrılmıyoruz. Aynı grup, aynı binalarda yaşıyoruz. Arkadaşlarımın hepsi genç yaşlarına göre çok şey başarmış kişiler. Böyle bir topluğun parçası olmak çok güzel.
* Okulda neredeyse herkes farklı bir milletten. Minerva bir Amerikan okulu olmasına rağmen Amerikalı öğrenciler toplam öğrenci nüfusunun yüzde 20’sinin altında.

8

Gezmek için tatili beklememek

* Derslerimizi kendi bilgisayarlarımızdan, Aktif Öğrenme Platformu’ndan alıyoruz. Bu platform Minerva’nın geliştirdiği bir software, fikri mülkiyet. Okulun bu yanı bazılarında Minerva’nın online bir üniversite olduğu algısını yaratıyor, fakat bu Minerva deneyiminin sadece bir parçası. Biz dünyayı gezerken profesörlerimiz lojistik kısıtlamalara maruz kalmadan bize ders verebiliyorlar.
* Bazı günler kafelerden ders aldığımız oluyor; iyi bir internet bağlantısı ve bilgisayarımız ders almak için tek gereken. Gezmek için tatilleri beklemek de gerekmiyor. Mesela geçen yıl San Francisco’da okurken, birkaç arkadaş atladık otobüse ve Meksika’ya bir arkadaşımızın yanına gittik. Sabahları ev internetinden salonda ders alıyor, gün içinde turistlik gezi yapıyor, akşamüzeri ertesi günkü derslere hazırlanıyor, akşam da dışarıda eğleniyorduk.
* Başladığımda 18’dim, şimdi 19 yaşındayım ama sınıfımda başka üniversitelerden gelenler de var; öğrencilerin yaşları 16 - 25 arasında değişiyor.