Biraz tesadüf, biraz peri masalı, çokça aşk, olabildiği kadar Mevlana öğretisi...
Merve Hasman Salvatori’nin yakışıklı bir İtalyan şefle İtalya’da evlendiğini biliyoruz. Ama asıl ilginç olan, öncesi...

2

Fotoğraf sanatçısı, İstanbul cemiyet hayatının tanıdık isimlerinden, Merve Hasman’ın bir İtalyan şefle evliliği, geçtiğimiz aylarda pek çok gazetede haberdi. Ama evliliğin ardındaki aşk hikâyesinin bu denli ilginç olduğunu bilmiyordum. Önce, olanları ilk ağızdan dinleyen Başak Pelister ile Volkan Çelik’ten öğrendiğim hikâyeyi anlatacağım. Sonra da Merve Hasman Salvatori’yle yaptığımız sohbeti aktaracağım...

İLK GÖRÜŞTE AŞK

Bir yıldan ‘az fazla’ süre önce... Merve Hasman, yaş gününe yakın bir tarihte annesi ve arkadaşlarıyla, İtalya’nın Toskana bölgesine, Forte dei Marmi’ye tatile gidiyor.
Ancak Merve, öncesinde bir İtalyan’la evleneceği hissine kapılıyor. Bu his, annesi ve arkadaşlarıyla çıktıkları İtalya seyahatinde bir espri konusu oluyor.

6

SON ANDA İPTAL EDİP...

Gezilerinin son günü, Merve’nin annesi Güliz Onursal, Forte dei Marmi’de bir arkadaşına rastlıyor. Onun “Osteria A’Pagliai’ye gitmeden İstanbul’a dönmeyin; orada Tommaso’yu bulun” tavsiyesi üzerine başka bir restorandaki rezervasyonlarını iptal edip oraya gidiyorlar.
Son akşam muhteşem bir bahçe içindeki restoranda annesinin arkadaşları da dalga geçmeyi ihmal etmiyor: “İtalyan eş, artık başka bir İtalya seyahatine...”
Şef Tommaso Salvatori bir ara soluklanmak, misafirlerini kontrol etmek için çıkıyor mutfağından.
Restoranına gelen ilk Türkleri de merak ediyor; Merve ile Tommaso, ilk bu sırada göz göze geliyor ve birbirlerinden çok etkileniyorlar.

BİRBİRİMİZİ BULDUK

Sohbet olanağı doğuyor ve ilk gece ikisinin de ilgi alanı olan Mevlana’dan bile bahsediyorlar.
Merve bir ara Tommaso’ya kartını veriyor.
Ve tam çıkarken İtalyanca, “Çok şükür sonunda birbirimizi bulduk” diye bağırıyor... Tommaso da yanıt veriyor: “Bence de.”
Merve Hasman ertesi gün Türkiye’ye dönüyor ama yazışmaya, görüşmeye başlıyor, bir daha da ayrılmıyorlar.
Tommaso 4 ay sonra evlenme teklif ediyor, 9 ay sonra da evleniyorlar.
Merve Hasman Salvatori, o geceyi anlatırken, “Gerçekten doğru zaman, doğru yer ve doğru insan diye bir şey var” diyor.
Film olsa “Yok artık” derim ama gerçek hayatta olduğunu görmek güzel.

5

Hikayenin bundan sonrasını Merve Hasman’ın ağzından dinleyelim:
“Kendinle tanışıp kendini sevince her şey çözülüyor”

Annem 30 yaşına gelince hayatta neyi isteyip neyi istemediğinin bilincinde olunduğundan bahsederdi. 30’uma bastığımda, ilk tokadım çok çabuk geldi. Aslında ben, Merve’yi hiç tanımamış, neyi isteyip neyi hiç istemediğini kestirememişim. “Hayatında sevdiklerine bir bak, aralarında sen var mısın?” Bu soruya “Evet” cevabı verebildikten sonra mutluluk da, huzur da karşında duruyor. İşte en büyük cüret orada; A’dan Z’ye kendinle yüzleşmek.

4

İlk tanışmada bir İtalyan şefle Mevlana’dan konuşmak...

Kendimi bulma çabasında geçirdiğim 5 sene beni Mevlana’nın evrim anlayışına, ‘Hiçlik’ felsefesine daha da yakınlaştırdı.. “İlahi ben”den çıkan ruhun, girdiği evrimsel süreçte O’na daha da yaklaşma ‘aşk’ı. Sabırla, azimle, sükunetle öğrendim teslim olmayı. Bu yolculuk, ilk önce beni bana, daha sonra eşime götürdü. İlk tanışmada bir İtalyan şefle Rumi’den konuşmak... Bir kurgu var ki takır takır işliyor….Yeter ki sen yüreğini hep temiz tut, hep güzel yazılsın. ‘Neyi arıyorsan, osun sen…’ Her şey olunabilir bu hayatta, sıfır yargı, sonsuz teslimiyatla...

1

‘Pişman değilim Başka türlü bu Merve olmazdı’

- Sonradan Meltem Cumbul ile evlenen Alican Özbaş ile 4 ay evli kalmışsınız; bugünden bakınca nasıl geliyor?
Yaşadığım hiçbir şeyden pişman olmadım, olmam da... Sonuçta hepsini ben seçtim. İyi ki yaşamışım her şeyi. Başka türlü, bu farkındalık, bu algı, bu Merve olmazdı... Çok şükür.

3

“Babamın ‘adrenalinli’ kızıydım büyüdükçe anneme benzedim”

Hayat tarzı olarak daha çok ‘Babamın kızıyım’, daha çılgın, daha adrenalinli yaşadım hayatımı… Fakat büyüdükçe gördüm ki daha çok anneme benzemeye başladım. Mina (ikiz kardeşi) ise benim için bir hayat. Her ikiz gibi biz de kuzey ve güneyiz, ama dünyeviyatta. Maneviyatta tıpkımın aynısı...

Eşi sinema okumuş ama aile geleneğiyle şef olmuş

- Eşim ne kadar sinema sektöründe çalışmıyor olsa da aynı yerden bakıyoruz fotoğrafa, beraber de çok şey üretebiliyoruz.
- Dedesi vefat ettiğinde aile geleneğini devam ettirmek için bu meslekte yol almış. İşletmeci tarafı da ağır basıyor. Sadece başarılı bir şef değil; A’dan Z’ye, ekipten çatal bıçağa, restoranın her şeyiyle o ilgileniyor.
- Hem dünyevi, hem manevi anlamda hayata çok meraklı biri Tommaso. Hayatta ne kadar yol yürüdüğüne değil, ruhunun ne kadar yol aldığına bakanlardan. Bütün arzusu, içindeki ve etrafındaki huzuru koruyabilmek. Tarih ve felsefeye ilgisi çok. Doğa aşığı.
- Benimle tanışmadan önce Türkiye’ye hiç gelmemiş. Bu sene doğum günü için Kapadokya’ya gittik.
- Milano’da bir ajansa bağlıyım. Burada ufak ufak çekimlere başladım. Çekimler hariç birkaç büyük proje var. Şu an onlarla ilgili görüşme aşamasındayım.