İstemeye istemeye defalarca sandığa gidip hüsrana uğrayan CHP seçmeni gibi Clinton’ın destekçileri de medya tarafından yaratılan ‘canavar’a karşı oy vermeye zorlandı. Bütün anketler Clinton’ı önde gösteriyor, Trump’ı ciddiye bile almıyordu. Düşük gelirli seçmenin beklentileri yeni bir siyasetçi arayışıyla birleşince Cumhuriyetçi Trump’ın zaferi kaçınılmaz oldu.

Eğitimli, orta ve üst sınıfın geliri son sekiz yılda arttı. Bu arada mavi yakalılar, işçi sınıfı değişen ekonomiden darbe yedi. Seçmenin dinamikleri de değişti ABD’de. Düşük gelirliler eskiden Demokratlar’a oy verirdi, bu seçimde zenginlerin tarafında gördükleri Hillary Clinton’a karşı cephe aldılar. Donald Trump, yurtdışına vergi ödememek için giden büyük firmaları, mesela otomotiv şirketleri geri getireceğini söyledi. “Fabrikalar açacağım, işsizliğe son vereceğim, ekonomi düzelecek…” Tanıdık mesajlar…
Trump bir Amerikan rüyasını sattı. Büyük işler başaran, sıkı pazarlık yapan, iş bitiren, milyarlar kazanan bir Amerikalıydı. Dahası sistemi çok iyi biliyor, her türlü numaraya da hakimdi. Demokratlar ona vergi vermemesinden yüklendi, o ise bunu gurur hanesine yazdı ve övündü. Küçük esnaf kadar büyük milyarderler de vergi vermek istemiyor, sonuçta gelirlerinin yüzde 35’ini devlete vermek kimsenin işine gelmiyor. Zenginliği sattı…

MELANİA TRUMP: ESKİ MODEL, YENİ FIRST LADY... Donald Trump’ın eşi Melania Trump seçimin diğer kazananı oldu. Eski bir model olan 46 yaşındaki Melania, mücevher tasarlıyor. MELANİA TRUMP: ESKİ MODEL, YENİ FIRST LADY...
Donald Trump’ın eşi Melania Trump seçimin diğer kazananı oldu. Eski bir model olan 46 yaşındaki Melania, mücevher tasarlıyor.

KARİYERİST VE ÇIKARCI CLİNTON


Hillary Clinton yıpranmış, eskimiş bir markaydı ve bir türlü imajı düzeltemedi. Ona hep kariyerist ve çıkarcı gözüyle bakıldı. Bir türlü seçmene güven vermedi. Sorduğunuzda hiç kimse Clinton’ı neden sevmediklerine dair ikna edici ya da somut bir örnek vermiyor aslında, ama “Korkunç biri, kimse sevmiyor” diyorlar. Clinton’ı sevmemek bir şıklık oldu adeta. Zaten son TV tartışmasında da Trump ona “Tam pislik bir kadın” diye sataşınca…
Clinton’ın Dışişleri Bakanlığı’nda çizdiği şahin portresi ona işgalci ve saldırgan algısını kazandırdı. İslami terörün yükselmesi, IŞİD’in ortaya çıkışı hep eksi hanesine yazıldı. Öte yandan Trump sadece iki mesaj işledi: Vergiler düşecek ve Müslümanlar hizaya gelecek. Önce bütün Müslümanları sınır dışı etmeye kalktı. Orta Amerika’da inanılmaz karşılığını buldu bu söylem. Zaten Obama’nın Müslüman olduğu yalanını yaymıştı, Hillary Clinton’la birlikte IŞİD’i kurduklarını uydurdu bu sefer de…
Hillary Clinton’ın tek artısı kadın olmasaydı, Trump ise kadınların orasını burasını ellemekten, rızaları olmadan öpmekten bahsediyordu. Kadınlar çok da Trump’a tepki vermedi, bu sözler yutuldu, önemsenmedi ve büyük bir oy kaybetmedi. Clinton ise çantada keklik gözüyle baktığı azınlık (Latino ve siyah başta olmak üzere) seçmenden istediğini alamadı. Obama’nın 2008’de bu gruplarda yakaladığı oylara erişemedi bile. Florida gibi Latino seçmenin ağırlıkla olduğu Florida’yı da kazanamadı…
Sahtekar Hillary… Trump’un bu söylemi karşılığını buldu. E-mail skandalı habire ısıtılıp ısıtılıp önüne kondu ve FBI Başkanı’nın tamamen siyasi amaçlı açıklaması da Clinton’ı vurdu. Soruşturmanın tekrar açılacağının duyulmasından sonra Clinton anketlerde dört puan birden kaybetti. Aynı FBI Başkanı’nın “Aman yanlış söylemişim, soruşturmaya gerek yokmuş” lafı ise seçimden iki gün önce geldi, kaybedilen oyları toparlamaya yetmedi. Trump’ın Clinton’ı hapse attırma planı seçim gecesinde destekçileri arasında slogan haline gelmiş, yankılanıyordu.

ERDOĞAN VE TRUMP


Sonuçta kerhen oy vermek, oylar bölünmesin, aman bu seçim çok önemli diye sandığa korkuyla gitmek tutmuyor. Türkiye’de istemeye istemeye defalarca sandığa gidip hüsrana uğrayan CHP seçmeni gibi Clinton’ın destekçileri de medya tarafından yaratılan bir ‘canavar’a karşı mecburen oy vermeye zorlandı. Bütün anketler Clinton’ı önde gösteriyor, Trump’ı ciddiye bile almıyordu. Aslında Trump’ın yaptığı 2002’de Erdoğan’ın yaptığına benzer: Çürümüş sistemin dışından gelen alternatif, yeni, halkın anladığı dilden konuşan, halkı ezmeyen, basit cümleler kurup doğrudan mesajlar veren, dahası ‘yeni’ ve denenmemiş, Washington’ın henüz kirletmediği bir aday istiyordu Amerikan seçmeni. Bir yanda siyasi hanedan, bir yandan da ‘Hadi bir kere de bunu deneyelim’ denen sürpriz bir aday…