Bir güne daha kan, dehşet ve gözyaşıyla başladık...
Aslına bakarsanız bu da iyice beylik bir cümleye dönüştü artık; o şekilde geçirmediğimiz bir gün mü kaldı, her gün kan, her gün dehşet, her gün gözyaşı yok mu hayatımızda?.. ülkeyi öylesine bir matem evine çevirdiler ki, yaşanılamayan hayatların bekçiliğini yapan yürüyen ölülere dönüştük... Yalnızca nefes alan, sırasının gelmesini bekleyen mahlukatlar ülkesi yarattılar elbirliği ile... Gelecekmiş, umutlarmış, sevgiymiş, aşkmış tümünü törenle gömdüler!..
İşte İstanbul’un en kalabalık, en çok öğrenci ve turist barındıran, alışverişin en yoğun olduğu Beyazıt’ta yine bir bombalı araç hem de polis otobüsü geçerken patlatıldı... 7 polis şehit, 4 yurttaş hayatını kaybetti, üçü ağır 36 yurttaş yaralandı... O da şimdilik!.. Bu kadar mı kolay, bu kadar mı ucuz; en korunaklı kentin kalbine hançer sokmak bu denli mi basit, inanın anlayamıyorum... O kadar güvenlik gücü, o kadar istihbarat elemanı ne yapar Allah aşkına?..
Milli İstihbarat Teşkilatı adında bir kurum var mıydı, yoksa yıllar yılı aldatıldık mı? Bakın, tam bir hafta önce kendisini “usta” kod adlı yüzbaşı olarak tanıtan “Ahmet Öztürk Usta” isimli bir sosyal medya hesabında bu saldırıların olacağı nasıl açık bir dille anlatılmış:
-İstanbul’da üç ayrı yerde patlama olacak. Patlamalardan biri Anadolu yakasında, diğer ikisi Avrupa yakasında olacak. Patlamalardan birini TAK diğer ikisini DAEŞ (IŞİD) üstlenecek. 15 Haziran’a kadar üç patlama da birer, ikişer gün arayla olacak. Daha önceki patlamaları ilgili birimlere bildirmemize rağmen engel olunmadı...
Kan dondurucu değil mi?. Daha önceki patlamaları da bildirdiğini söylüyor, iyi mi! MİT adındaki kurum ise mışıl mışıl uyuyor!.. Ya da uyumuyor, bizim bilmediğimiz, bilemeyeceğimiz bir
takım oyunlar dönüyor!.. Kimindir bu hesap, iddia edildiği gibi cemaate mi yakın, yoksa yine kumpaslarla mı karşı karşıyayız?.. Bunu ortaya çıkarmak MİT’in görevi değil mi?.. Eğer öyle değilse daha fazla rezil olmadan, daha fazla yaşam sona ermeden kapatın bu traji-komik kurumu...
-Verin yüzbaşı sıfatlı sosyal medya hesabına yetkiyi, o önlesin katliamları!..

Avrupa’da birinci dünyada ikinci!..


Aslanlar gibi, bileğimizin hakkıyla kazandık...
Neyi mi?.. Tabii ki “Yolsuzluğun Yaygın Olduğu Ülkeler Ligi” zirvesini!.. Bir kere Avrupa’da açık ara birinciyiz. Gerçi İtalya ile iki, Yunanistan’la dört puanlık bir fark var ama diğerlerine tur bindirdik
Şeffaflıkta geri, yolsuzlukta ileri bayrağını kimseciklerin eline bırakmamaya kararlı olan ülkemiz, 2015 yılındaki tabloda dünya ikincisi olma şerefini 17/25 Aralık yolsuzluklarını ve dört bakanın rüşvet dosyalarının üzerinin kapatılması sayesinde elde ettiği dünya medyasında nal gibi puntolarla yer aldı!..
Performansta Senegal ve Romanya’yı bile geride bırakarak 42 puanla ikinciliğe yerleşen Türkiye’nin dünyada ikinci olması biraz can sıkıcı tabii... Birinciliği uyuşturucu ticaretinin kalbi sayılan Meksika aldı doğal olarak...
-Ehh artık seneye birinciliği alırız inşallah!..

“Kadın kadındır aklın yarımdır”


Zaten yıllardır uğraşıyordu kadınla...
Beşiktaş’ta kendisine “Çalışma Ofisi” yaptırdıktan sonra “pencereden seyrediyorum, kadınlar erkeklerle sarmaş dolaş iniyorlar vapurdan” dememiş miydi?.. Yıllardır “en az üç çocuk, makbulü beş çocuk” demiyor muydu?.. Yetmemiş olacak ki, bu kez çıktı şu sözlerle ortalığı karıştırdı:
-Çalışıyorum diye annelikten imtina eden, kadın aslında kadınlığını inkar ediyor demektir. Anneliği inkar etmek insanın yarısından vazgeçmektir...
Bu kez çok sert tepki aldı ama... Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu bu sözleri Galatasaray Meydanı’nda protesto etti. Ellerinde pankartlarla meydanı dolduran kadınlar, en çok büyük mücadelelerle kazanılmış ve anayasa teminatı altında olan haklarına vurgu yaptılar. Platform Başkanı Gülsüm Kav, “uluslararası anlaşmalara imza atmış olan ülkemizde devletin en yüksek kademesi de olsa, Cumhurbaşkanı’nın da diğer yöneticilerin de görev alanları dışındaki söz, eylem ve davranışlarından cezai ve hukuki sorumluluğu vardır” dedi.
Gayet medeni bir açıklama tabii... Ancak kadının çalışma hayatından çekilmesini, eve kapanmasını ve yalnızca çocuk doğurup yetiştirmesini isteyen kafanın anlayabileceği bir dil değil ne yazık ki... Anlaşılacak olanı dün Sözcü gazetesi yaptı; “AKP’nin yarımları” manşetinin altına tam 5 kadının fotoğrafını koydu. Kimler mi?..
-AKP’li Meclis başkan Vekili Ayşenur Bahçekapılı, AKP’li eski Bakan Fatma Güldemet Sarı, AKP’li eski Bakan Güldal Akşit, AKP MKYK Üyesi Jülide Sarıeroğlu ve AKP MKYK Üyesi Zeynep Alkış...
Bu beş hanımefendinin ortak özelliği ise çocuklarının olmayışıydı!.. Bu durumda Saray’ın açıklaması onları da kapsıyordu:
-AKP’nin yarım ve eksik kadınları!..