Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın daveti üzerine, ABD Başkanı Trump'ın Kudüs’ü İsrail’in başkenti olarak tanıdığını açıklaması sonucu meydana gelen gelişmeleri ele almak amacıyla, bugün İstanbul’da yapılan Olağanüstü İslam Zirvesi Konferansı'nda ele alınan konular sonuç bildirisiyle açıklandı.

[old_news_related_template title="Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan Kudüs çağrısı" desc="Cumhurbaşkanı Erdoğan, olağanüstü toplanan İİT zirvesinde 'Kudüs'ü, Filistin devletinin işgal altındaki başkenti olarak tanımaya davet ediyorum' çağrısında bulundu." image="https://sozcuo01.sozcucdn.com/wp-content/uploads/2017/12/cumhur.jpg" link="https://www.sozcu.com.tr/2017/gundem/erdogan-kudus-zirvesinde-konusuyor-2130111/"]
Zirvenin sonuç bildirisinde şu açıklamalar dikkat çekti:

- Amerika Birleşik Devletleri Başkanı’nın Kudüs’ü İşgalci Güç İsrail’in sözde başkenti olarak tanıyan tek taraflı kararı en güçlü şekilde reddedilmiş ve kınanmıştır.
Sözkonusu karar hukuken hükümsüz ilan edilmiştir. Bu beyanın Filistin halkının tarihi, hukuki, doğal ve milli haklarına bir saldırı, bütün barış girişimlerine yönelik kasti bir baltalama, aşırılık ve terörizme ivme verecek bir tahrik unsuru ve uluslararası barış ve güvenliği hedef alan bir tehdit olarak görüldüğü belirtilmiştir.[old_news_related_template title="Yılmaz Özdil önerdi 5 gün sonra Cumhurbaşkanı açıkladı..." desc="Yılmaz Özdil 'Kudüs'ü İsrail başkent ilan ediyorsa, Filistin de etsin' dedi, 5 gün sonra benzer bir açıklama İslam İşbirliği Teşkilatı toplantısında Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan geldi." image="https://sozcuo01.sozcucdn.com/wp-content/uploads/2017/12/ozdil-erdogan.jpg" link="https://www.sozcu.com.tr/2017/gundem/yilmaz-ozdil-onerdi-5-gun-sonra-cumhurbaskani-acikladi-2130423/"]

- Kudüs-ü Şerif’in yasal statüsünü değiştirmeyi amaçlayan sözkonusu tehlikeli beyanın hükümsüz ve meşruiyetten uzak olduğu vurgulanmıştır.

Beyanın, Uluslararası hukukun ve özellikle de Dördüncü Cenevre Sözleşmesi’nin ve uluslararası meşruiyeti bulunan tüm ilgili kararların, bilhassa da BM Güvenlik Konseyi’nin 478 (1980) ve 2334 (2016) sayılı kararlarının, barış sürecinin Kudüs-ü Şerif’i nihai statü konusu olarak tespit eden temellerinin ciddi bir ihlalini teşkil ettiği, Amerika Birleşik Devletleri’nin bu bağlamda imzalamış olduğu Anlaşmalar ve verdiği taahhütlerin bu beyanın hemen geri çekilmesini gerektirdiği ifade edilmiştir.

- ABD Yönetimi’ni bu yasadışı beyanın geri çekilmemesinden doğacak tüm sonuçlardan bütünüyle sorumlu tutulduğu kaydedilmiştir.

Sözkonusu beyanın ABD Yönetimi’nin barış destekçisi rolünden çekilmesi olarak değerlendirildiği ve bunun tüm paydaşlar tarafından da anlaşıldığı belirtilmiştir. Ayrıca, bu beyanın ilanı ve işgalci güç İsrail’in 1967’de işgal ettiği, merkezinde Kudüs-ü Şerif bulunan Filistin topraklarında sürdürdüğü sömürgecilik, yerleştirme, apartheid ve etnik temizlik siyasetinin teşvik edilmesi olarak görüldüğü kaydedilmiştir.
Tüm üye devletlere Filistin sorununa, özellikle dünyanın diğer taraflarından karşıtlarıyla günlük temaslarında ve dış siyasi gündemlerinde yüksek öncelik vermeleri çağrısında bulunulmuştur.

- İki devletli çözüm temelinde başkenti Doğu Kudüs olan bir Filistin Devleti’ne dayanan, uluslararası tanınmış referans hükümlerle ve 2005’te Mekke-i Mükerreme’de yapılan Olağanüstü İslam Zirvesi Konferansı’da stratejik bir tercih olarak kabul edilen 2002 Arap Barış Girişimi’yle uyumlu adil ve kapsamlı bir barışa bağlılık teyit edilmiştir.

Uluslararası topluma bu sorunu çözüme ulaştırmak maksadıyla etkin ve ciddi bir şekilde harekete geçmesi çağrısında bulunulmuştur.- Doğu Kudüs, Filistin Devleti’nin başkenti olarak ilan edilmiştir ve bütün devletler Filistin Devleti’ni ve Doğu Kudüs’ün onun işgal altındaki başkenti olduğunu tanımaya davet olunmuştur.- Bütün Devletlere BMGK’nın 1980 tarihli ve 478 sayılı kararını tam olarak uygulama çağrısında bulunulmuştur. Bu doğrultuda, bütün Devletler;
a) ABD’nin Kudüs’ü İsrail’in sözde başkenti olarak tanıyan kararını desteklemekten imtina etmeye,
b) Diplomatik Misyonlarını Kudüs-ü Şerif’e taşımamaya davet edilmiştir.erdoga

- Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’ne çağrıda bulunularak, derhal sorumluluklarını üstlenmesi, Kudüs-ü Şerif şehrinin yasal statüsünü teyit etmesi, Filistin Devleti topraklarındaki İsrail işgaline son vermesi, Filistin halkının uluslararası korunma altına alınmasını sağlaması, Filistin Davası’na ilişkin aldığı tüm kararları uygulaması ve bu kararlara uyması istenmiştir.- BM Güvenlik Konseyi’nin harekete geçememesi halinde, İİT üyesi ülkelerin bu ağır ihlali BM Genel Kurulu’nun 377A sayılı “Barış için Birleşme kararıö çerçevesinde BM Genel Kurulu’na götürmeye hazır olduğu teyit edilmiştir.- İslam Kalkınma Bankası’ndan Filistin projelerine öncelik vererek ve bu doğrultuda özel ve esnek mekanizmalar ve usuller geliştirerek “Kalkınma için İslami Dayanışma Fonuö aracılığıyla Kudüs’ü Şerif ve diğer işgal altındaki topraklarda ekonomik ve sosyal kalkınma çabalarına destek olması talep edilmiştir.- Katılımcılar, İslam Ümmeti için bu denli önemli bir konuda liderliği üstlenmesi ve Zirve’ye ev sahipliği yapması nedeniyle Sayın Cumhurbaşkanımıza minnetlerini ifade etmişlerdir.

ERDOĞAN VE ABBAS'TAN FLAŞ AÇIKLAMA


Filistin lideri Mahmud Abbas, basın toplantısında açıklamalarda bulundu. Abbas, Filistin'in BM Güvenlik Konseyi'ne giderek Birleşmiş Milletler'de tam üyelik için başvurma kararı alacaklarını söyledi.

Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas, ABD Başkanı Donald Trump'ın Kudüs'ü İsrail'in başkenti olarak tanıma kararının ardından ülkesinin Birleşmiş Milletler'e tam üyelik için "BM Güvenlik Konseyi'ne başvuracağını" belirtti.

İstanbul'da yapılan İslam İşbirliği Teşkilatı olağanüstü zirvesinde açıklama yapan Abbas, Filistinlilerin nasıl tam üye olmak istediklerine ilişkin detay vermedi.

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, ABD'nin Filistin meselesinde artık taraf olduğunu, bu nedenle İsrail ve Filistin arasında arabuluculuk yapma sürecinin bittiğini söyledi. İstanbul'da yapılan İslam İşbirliği Teşkilatı'nın (İİT) Olağanüstü Zirve Toplantısı'nın bitiminde açıklama yapan Erdoğan şunları söyledi:

  • *Bundan böyle taraf olan ABD'nin İsrail ile Filistin arasında arabuluculuk yapması söz konusu olamaz, bu süreç bitmiştir

  • *Bundan sonra bu konuda kimin arabulucu olacağını ele almamız lazım

  • *(Arabuluculuk konusunun) BM'de de ele alınması lazım

  • *ABD makamlarının bu yanlış kararlarından bir an önce dönmelerini bekliyoruz

  • *Son gelişmeden sonra İsrail'in (işgal) faaliyetlerine hız vereceği aşikar, uluslararası toplum buna duyarlı olmalı

  • *Filistin devleti ve kurumlarının her sahada güçlendirilmesi için Müslümanlar olarak tüm imkanlarımızı harekete geçireceğiz