İşte o şiir:

EKİM DEVRİMİ’NE

Mutluluk dediğin türlü türlüdür.

Diyelim ki, parti bir karar almış

ve yaz geceleri sen bir dağın eteklerinde

üç arkadaşınla birlikte

ilk gizli matbaayı kazıyorsun.

*

Ya da diyelim ki, şair oldun,

şiirler yazmaya koyuldun,

ve bir bakmışsın ezbere okumaya başlamışlar

işçiler şiirlerini.

*

Ya da diyelim ki, hastalığa tutuldun,

ağır, ümitsiz hastasın,

köşe başından evini gözetliyor biri,

rapor ediyor: “Yarına çıkmaz”,

ama sen yaşıyorsun!

Ya da diyelim ki, bir bahar günü rastlayıveriyorsun
on beş yıldır hasretini çektiğin kadına.

*

Ya da diyelim ki, Moskova’ya geldin,

ve sen Moskova’dasın,

Moskova’da…

*

Türlü mutluluklarım oldu şu hayatta,

fakat aslında tek bir şey hep aynı kaldı:

on dokuzumda Sana geldim,

Seninle yetiştim komünist oldum

ve Sana bağlılığım bâki.

*

Sen bu olağanüstü güzel yolculuktaki ilk sabahsın.

Seninle başladı kutlu yürüyüş.

Sen bütün tohumların tohumusun,

ve dünya, dünya olalı beri,

daha bereketli bir yağmur görmedi,

Senden başka.

*

Ve Sende öğrendi insanların dudakları

en yiğit,

en namuslu,

en dehşetli,

en zarif sözcükleri.

*

Işığın parıltısı türlü türlü.

Diyelim ki, denizin kenarında bir şehir,

yedi tepeli bir şehir,

sevgili şehir,

kederli şehir.

Ve diyelim ki, bir bahar gecesi geç vakit

tepelerden birinde,

en ıssız olanında,

yoldaşlarını bekliyorsun gizli bir toplantı için,

ve suda yanıyor yıldızlarla beraber şehrin ışıkları.

*

Ya da diyelim ki, bir Ocak günü

Erzurum’dan yürüye yürüye çıkıp geldin…

Ovalara beyaz beyaz,

kara kara bir gece çöküyor.

Etrafta kurtlar uluyor.

Yoruldun, öyle yoruldun ki adım atmaya mecalin yok,

birden karların arasında ışık, köyün aydınlığı.

Ya da diyelim ki, bir çift gözle karşılaştın

altın yeşil renkte:

iki çiy damlası parıldıyor orada,

ve sen ışığın tüm parıltısını görüyorsun onlarda.

*

Ya da diyelim ki, bir kitabını okudun

dört Öğretmenden birinin,

ve kafan, yüzün ve kalbin

bitmez tükenmez akınında

güneş ışıklarının.

*

Şu ışığın parıltısı türlü türlü.

Ve ben de gördüm ışığın tüm parıltılarını.

En kudretli ve en fevkâladesi

halklar okyanusunun üzerindeki

deniz fenerinin ışığının parıltısıdır.

1952

(Çeviri: Emel Güneş / Yasin Çalış)