Yaklaşık bir yıl önce Ankara ile Brüksel arasında bahar havası esiyordu. Türkiye ile AB, Avrupa'ya göçmen akışının önüne geçmek için 20 Mart'ta anlaşmaya varmış; bu kapsamda, "en geç Haziran 2016 sonuna kadar Türk vatandaşlarının AB ülkelerine vizesiz girişinin önü açılacak"tı. Tabii bunun için Türkiye'nin şart koşulan 72 kriteri yerine getirmesi gerekiyordu. Geçen bir yılı aşkın süre zarfında, Ankara tüm kriterleri sağlayamadı. Vizesiz Avrupa ihtimali uzaklaştıkça, karşılık restleşmeler zirve yaptı. Avrupa da üzerine düşen şartları yerine getirmiş değil.

[old_news_related_template title="Türkiye'nin AB ile varılan göçmen anlaşması çerçevesinde bir yıllık karnesi" desc="Ankara ile Brüksel arasında varılan göçmen anlaşması 20 Mart'ta bir yılını dolduracak. Türkiye'den Avrupa Birliği (AB) ülkelerine belgesiz göçmen akışını durdurmak için sağlanan anlaşma, Türkiye ile Avrupa arasında yaşanan krizler nedeniyle gündemden hiç düşmedi. Peki, bir yıllık süreçte Türkiye bu bağlamda sınıfı geçebildi mi?" image="https://sozcuo01.sozcucdn.com/wp-content/uploads/2017/03/shutterstock_322244879-1.jpg" link="https://www.sozcu.com.tr/2017/dunya/turkiyenin-ab-ile-varilan-gocmen-anlasmasi-cercevesinde-bir-yillik-karnesi-1739748/"]

TÜRKİYE-AB İLİŞKİLERİ NEDEN BOZULDU?


Türkiye ile Avrupa Birliği arasındaki tansiyon, 15 Temmuz darbe girişiminin ardından yükselmeye başladı. Avrupa komiserleri, toplu tutuklamalar ve görevden almalar ile medyaya yönelik baskı ve ifade özgürlüğü ihlâlleri nedeniyle Türkiye'ye peş peşe çok sert tepkiler gösterdi. Ankara ise Avrupa'dan gelen tepkilere kulağını tıkayarak, aynı sertlikte karşı yanıtlar verdi.

Hatta Avrupa Parlamentosu geçen Aralık ayında, OHAL uygulamaları nedeniyle Türkiye'nin AB ile yürüttüğü üyelik müzakerelerinin geçici olarak dondurulmasını teklif eden karar taslağını ezici çoğunlukla kabul etti. AB liderlerine tavsiye niteliği taşıyan ve hiçbir bağlayıcılığı olmayan karar, Türkiye'nin "aşırı doz" tepkisiyle karşılandı.

AB Bakanı Ömer Çelik, "yok hükmünde" dediği kararla ilgili şu yorumu yaptı: "Bu karar içerdiği vizyonsuzluk itibariyle, dili itibariyle ciddiye alınacak bir karar değil. Bu mesaj Kapıkule Sınır Kapısı'ndan içeri giremez." Başbakan Binali Yıldırım da karara ilişkin "Bizim açımızdan hiçbir önemi yok. AB ile ilişkiler zaten kerhen yürüyen ilişkilerdir" dedi.

[old_news_related_template title="Avrupa Türkiye'yi 13 yıl sonra yeniden denetime almaya hazırlanıyor" desc="Avrupa Konseyi Parlamenter Meclisi (AKPM) Denetim Komisyonu, Türkiye’nin siyasi ve hukuksal planda denetime alınmasını kararlaştırdı. Karar Nisan sonunda yapılacak AKPM genel kurul oturumlarında oylanacak. Şayet buradan onay kararı çıkarsa, Ankara'nın AB ile yürüttüğü müzakereler sekteye uğrayacak ve Türkiye, demokrasisinde yapısal sorunlar bulunan Ermenistan, Azerbaycan gibi ülkelerle aynı pozisyona düşecek." image="https://sozcuo01.sozcucdn.com/wp-content/uploads/2017/03/ecpa342eda.jpg" link="https://www.sozcu.com.tr/2017/dunya/avrupa-turkiyeyi-13-yil-sonra-yeniden-denetime-almaya-hazirlaniyor-1722636/"]

AB İLE İPLERİ KOPMA NOKTASINA GETİREN OLAY


Avrupa ile Türkiye arasındaki ipler ise, Türk bakanların 16 Nisan referandumu için başta Almanya ve Hollanda olmak üzere birçok ülkede miting yapmasına izin verilmemesiyle kopma noktasına geldi.

Hollanda'nın Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu'nun uçağının iniş iznini iptal etmesinin ardından, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Betül Sayan Kaya'nın Rotterdam'daki Türk Büyükelçiliği'ne sokulmaması dünyada geniş yankı uyandırdı. Ankara Yönetimi topyekûn Hollanda'ya yönelik çok sert mesajlar verdi.

PEKİ BERLİN ÖZELİNDE NELER YAŞANDI


Ankara-Berlin hattında yaşanan ilişkiler de geçen yıl Haziran ayı başlarında Bundestag'ın 1915 Olayları'nı "soykırım" olarak nitelendiren kararının ardından zaten sekteye uğramıştı. Son olarak Die Welt muhabiri Deniz Yücel'in "PKK propagandası" iddiasıyla tutuklanmasının ardından Türkiye bir kez daha Berlin'in eleştiri oklarına hedef oldu. Akabinde Almanya'da bazı eyaletler, Türk bakanların referandum mitingi yapmasına izin vermedi.

Bunun üzerine, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan birçok açıklamasında, Almanya'nın güncel politikalarını "Nazilerin II. Dünya Savaşı sırasında Yahudilere uyguladığı soykırımla" eşdeğer tuttu. Nazi kıyaslamasına Avrupa'dan peş peşe tepkiler gelse de Erdoğan geri adım atmadı.

Son olarak; Almanya'nın Türk dostu olarak bilinen yeni Cumhurbaşkanı Walter-Frank Steinmeier, yemin töreni vesilesiyle Parlamento'da yaptığı konuşmada Erdoğan'ı ismini anarak hedef aldı. "Cumhurbaşkanı Erdoğan, siz ve diğerlerinin inşa ettiği her şeyi tehlikeye atıyorsunuz” diyen Steinmeier, "On yıllardır elde edilen her şeyin yıkılışını endişe ile izliyoruz" ifadesini kullandı.

[old_news_related_template title="Merkel'den flaş açıklama: Referandumu beklemeliyiz" desc="Almanya Başbakanı Angela Merkel, Türkiye ile Avrupa Birliği arasındaki tam üyelik müzakerelerinin kesilip kesilmemesi konusunda, 16 Nisan'da yapılacak anayasa referandumunun sonucunun beklenmesi gerektiğini söyledi." image="https://sozcuo01.sozcucdn.com/wp-content/uploads/2017/03/2017-03-22t084535z_991481058_lr1ed3m0obohm_rtrmadp_3_germany-politics.jpg" link="https://www.sozcu.com.tr/2017/dunya/son-dakika-merkelten-flas-aciklama-referandumu-beklemeliyiz-1753367/"]

AYNI GÜN DİKKAT ÇEKEN İKİ ÇIKIŞ


Cumhurbaşkanı Erdoğan, dün CNN Türk’e verdiği mülakatta, Türkiye ile AB arasında yaşanan gerilimi değerlendirirken, yeni adımlar atılacağı yönünde sinyal verdi. Erdoğan, “16 Nisan’dan sonra çok sürprizlerle karşılaşabilirler” dedi.

Aynı gün Passauer Neue Presse gazetesine konuşan Almanya lideri Merkel de tıpki Erdoğan gibi tarih vererek, tam üyelik müzakereleriyle ilgili "16 Nisan'ı beklemeliyiz" dedi. Merkel, Venedik Komisyonu’nun Türkiye’de yapılacak anayasa değişikliklerinin, "demokrasiyi tehlikeli biçimde geriletecek" nitelikte olduğunu belirtmesini çok ciddiye aldığını söyledi.

Avrupa Konseyi’nin anayasa uzmanlarının oluşturduğu Venedik Komisyonu, 10 Mart'ta yayınladığı raporda, "Anayasa değişikliklerinin kuvvetler ayrılığını ortadan kaldıracağını, bunun da "otoriter bir başkanlık sistemine" dönüşme riski taşıdığını söylemişti: "Gerekli kuvvetler ayrılığı mekanizmasının ortadan kaldırılmasıyla değişiklikler, güçler ayrılığına dayanan demokratik başkanlık sistemine değil, otoriter bir başkanlık sistemine dönüşme riski taşıyor."

Tüm bu gelişmeler ışığında, Ankara ile Brüksel arasındaki ilişkilerin seyri ne olur? Bu soruya ilişkin kritik gün, hem Erdoğan'ın hem de Merkel'in vurguladığı gibi 16 Nisan. Türkiye de AB de tavrını referanduma kilitlemiş durumda...

[old_news_related_template title="İngiliz Times gazetesinden flaş Türkiye analizi" desc="İngiliz Times gazetesi editör ve yazarlarından Roger Boyes, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın AB'yi bu yaz, göçmenleri serbest bırakmasıyla oluşacak bir kaosla tehdit ettiğini belirtti." image="https://sozcuo01.sozcucdn.com/wp-content/uploads/2017/03/erdogan-11.jpg" link="https://www.sozcu.com.tr/2017/dunya/son-dakika-ingiliz-times-gazetesinden-flas-turkiye-analizi-1749189/"]

KOPENHAG KRİTERLERİ KRİTİK ÖNEMDE


16 Nisan'da 'evet' çıkarsa Avrupa Birliği, yeni yapının Kopenhag Kriterleri'ne uyup uymadığı ile ilgili kendi değerlendirmesini yapacak. Bu yönde bir açıklama, Avrupa Parlamentosu Türkiye Raportörü Kati Piri'den gelmişti.

Türkiye, 3 Ekim 2005'te söz konusu kriterleri tamamlayarak, AB'ye tam üyelik müzakerelerine başlamıştı. Bu kriterler, 22 Haziran 1993 yılında Danimarka'nın başkenti Kopenhag'da yapılan zirveden adını alıyor.

Söz konusu zirvede alınan kararlar çerçevesinde, AB adayı ülkelerin siyasi, ekonomik ve Birlik mevzuatının benimsenmesi olmak üzere üç ana başlıkta belirlenen kriterleri karşılaması gerekiyor. Siyasi kriterler ise kendi içinde şu dört başlığa ayrılıyor: İstikrarlı ve kurumsallaşmış bir demokrasinin varlığı, hukuk devleti ve hukukun üstünlüğü, insan haklarına saygı ve azınlıkların korunması...

NİSAN'DA YAPILACAK OYLAMAYA DİKKAT


Öte yandan, yaklaşık iki hafta önce Avrupa Konseyi Parlamenter Meclisi (AKPM) Denetim Komisyonu, Türkiye’nin siyasi ve hukuksal planda denetime alınmasını kararlaştırdı.

"Demokratik kurumların düzgün işlememesi" gerekçesiyle alınan bu karar, Nisan sonunda yapılacak AKPM genel kurul oturumlarında oylanacak. Şayet buradan onay çıkarsa, Ankara'nın AB ile yürüttüğü müzakereler sekteye uğrayacak ve Türkiye, demokrasisinde yapısal sorunlar bulunan Ermenistan, Azerbaycan gibi ülkelerle aynı pozisyona düşecek.

Bu bağlamda, 16 Nisan'da referandumdan "evet"  sonucu çıkması, AB'nin "Türkiye Konpenhag Kriterleri'nden geri düştü" yolunda bir karar almasına yol açabilir. Hatta Avrupa kanadından gelen açıklamalar, bu yönde bir karar çıkması ihtimalini güçlendiriyor. Fakat burada kritik nokta, 20 Mart'ta varılan göçmen anlaşması!

Ankara Yönetimi, "kapıları açarsak aklınız şaşar" seviyesinde AB'ye tehdit içeren mesajlarını hayata geçirirse, yüksek olasılıkla AB de boş durmaz ve üyelik müzakerelerini dondurabilir.

"Hayır" senaryosunda ise Türkiye'nin içine gireceği siyasi durumla da bağlantılı olarak müzakereler "ne var ne yok gibi" sürer. Ancak son dönemde yaşanan karşılıklı restleşme, Ankara-Brüksel ilişkilerini en azından kısa vadede, "hiçbir şey eskisi gibi olmayacak" noktasına getirmiş durumda...

[old_news_related_template title="Hem NATO hem AB... Peş peşe 'Türkiye' açıklamaları" desc="Türkiye-Hollanda hattında yaşanan gerilim dünyanın gündeminden düşmüyor. Hem NATO hem de AB, bugün peş peşe gelen açıklamalarla Ankara ve Lahey yönetimlerine itidal çağrısında bulundu." image="https://sozcuo01.sozcucdn.com/wp-content/uploads/2017/03/basliksiz-6-10.jpg" link="https://www.sozcu.com.tr/2017/dunya/son-dakika-abden-turkiyeye-flas-cagri-1731688/"]