Önce Türkiye ile Avrupa Birliği'nin üzerinde mutabakata vardığı anlaşma neydi? Kısaca bahsedelim...

• Türkiye'den Yunan adalarına geçen tüm yeni düzensiz göçmenler 20 Mart 2016 itibarıyla Türkiye'ye geri gönderilecek.

• Yunan adalarından Türkiye'ye iade edilecek her bir Suriyeli için AB bir Suriyeliyi Birlik üyesi ülkelere yerleştirecek.

• Türkiye, Türkiye'den AB'ye düzensiz göç için kullanılabilecek yeni deniz ve kara rotalarını engellemek adına gerekli tüm önlemleri alacak.

• Türkiye ile AB arasında düzensiz geçişler durur durmaz ya da önemli ölçüde azalır azalmaz, Gönüllü İnsani Kabul Programı etkin hale getirilecek.

VİZESİZ AVRUPA İÇİN TARİH VERİLDİ AMA...


• En geç Haziran 2016 sonuna kadar Türk vatandaşlarının AB ülkelerine vizesiz girişinin önünü açacak yol haritasının hayata geçirilmesi hızlandırılacak. Türkiye, kalan tüm yükümlülüklerini yerine getirmek için gerekli tüm adımları atacak.

• AB, Türkiye ile yakın işbirliği içinde, Türkiye'deki mültecilerin hayat şartlarının iyileştirilmesi için tahsis edilen 3 milyar euro'luk ödemeyi hızlandıracak. Bu kaynaklar tamamen kullanıldığında, AB, 2018 sonuna kadar ek 3 milyar dolar fonu devreye sokacak.

• AB ve Türkiye Gümrük Birliği'ni geliştirmek için halihazırda yürütülen çalışmaları olumlu karşıladı.

• AB'ye katılım süreci yeniden canlandırılacak, Avrupa Konseyi'nin Hollanda Dönem Başkanlığı sırasında 33'üncü başlık açılacak, diğer fasılların açılması için hazırlık çalışmaları hızlı bir şekilde sürdürülecek.

• AB ve Türkiye Suriye'deki insani şartları iyileştirmek için çalışacak.

TÜRKİYE VE AB TÜM ŞARTLARI YERİNE GETİRDİ Mİ?


Ankara Yönetimi, vizesiz Avrupa için gereken 72 kriterden 65'ini yerine getirdi. Geriye 7 kriter kaldı. Bunlar arasında en kritik olanı ise terörle mücadele yasası. AB Ankara'dan terörle mücadele kanununda reform yapmasını istiyor.

Ankara ise PKK, IŞİD, DHKP-C ve benzeri birçok örgütle mücadelenin en yoğun olduğu dönemde böyle bir reformun yapılamayacağını savunuyor. Sonuç olarak; Türkiye imza koyduğu mutabakattaki bazı maddeleri yerine getirmedi.

Fakat mutabakatın hayata geçmesinden bu yana Türkiye'den Yunanistan'a geçen göçmen sayısı ve Ege'de yaşanan ölümlerde ciddi ölçüde bir azalma yaşandı. Buna karşın AB, Türkiye'ye vaat ettiği 3 milyar euro'luk desteği henüz sağlamadı.

Birkaç gün önce Avrupa Birliği Bakanı Ömer Çelik, tablo ortada olmasına karşın, Türkiye'nin tüm yükümlülüklerini yerine getirdiğini öne sürdü. Çelik, AB'nin ise hiçbir sözünü yerine getirmediğini savundu.

ANLAŞMA SONRASI DİKKAT ÇEKEN VURGU


Yukarıdaki maddeler imzalanırken, dönemin Başbakanı Ahmet Davutoğlu, anlaşmayı insani perspektife oturtmayı çalıştıklarını vurgulamıştı. Brüksel temasları sırasında Davutoğlu, göç meselesini pazarlık konusu olarak görmediklerini belirtmişti.

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan da, Suriye'deki savaştan kaçıp Türkiye'ye sığınan göçmenlere "ensar anlayışıyla" sahip çıktıklarını defalarca dile getirdi.

Anlaşma sonrası çizilen bu "etik" tablosu, Avrupa ile yaşanan her gerilimde gündeme geldi. Örneğin Cumhurbaşkanı Erdoğan, 11 Şubat 2016'da, Birleşmiş Milletler'den gelen "göçmenlere kapıları açın" çağrısı üzerine şu sözleri sarf etmişti:

"Bizim alnımızda enayi yazmıyor kusura bakmayın. Biz bir yere kadar sabır sabır sabır ondan sonra da gereği neyse bunu yaparız. Herhalde otobüsler, uçaklar boşuna durmuyor."

REFERANDUM ÖNCESİ YİNE GÜNDEMDE


Benzer yönde açıklamalar Kabine'nin ilgili ilgisiz tüm bakanları tarafından dillendirilirken, son olarak İçişleri Bakanı Süleyman Soylu konuya temas etti. 16 Nisan referandum kampanyası nedeniyle Hollanda ile ciddi bir kriz yaşanırken, Soylu şöyle konuştu:

"İstediklerini kendi distribütörlerine yaptıramadılar. Şimdi esas oğlanlar devreye girerek yaptırmaya çalışmaktadır. Hollanda, Almanya... Biz bunu anlamıyor muyuz? Seçimi biz orada mı yapıyoruz? Onların anayasası mı değişecek? Bu bizim iç meselemiz. Size ne? Çok arzu ediyorsanız, bir geri gönderme anlaşmamız var. İsterseniz size göndermediğimiz her ay 15 bin mültecinin önünü açalım da aklınız bir şaşırsın."

Sadece bir yıl içerisinde Türkiye'nin mülteci anlaşması konusunda sergilediği tavır ortada. İnsani yaklaşım, ensar anlayışı sözleri yerini en hafif tabirle "çirkin pazarlığa" bırakmış durumda...