Eğitim SEN Muğla şubesi tarafından yapılan açıklamada şu ifadelere yer verildi:

"Bugünkü basın toplantımızı mirasını, 100 yıllık eğitim emekçileri mücadelesinden; Encümen-i Muallim’den, TÖS’ den TÖB-DER’ den almanın bilinci, Eğitim Ve Bilim Emekçileri Sendikası olmanın toplumu ve kamuoyunu bilgilendirmenin sorumluluğuyla gerçekleştiriyoruz.

2017’nin son iki gününe yaklaştığımız bu günlerde maalesef ki eğitim sisteminde acil durum sirenleri çalmaktadır. Nasıl bir toplum ve ülke tahayyül ediliyorsa bunu inşa etmenin en önemli mihenk taşı eğitim sistemidir. AKP’ de kendi siyasal referansı doğrultusunda ‘Yeni Türkiye’ yi kurmak ve kuracağı bu sistemi sorgulamadan benimseyip, devamını sağlayacak bir nesil yaratmanın en önemli aracı olarak eğitim sistemini yeniden örgütlüyor. Bu eğitim sisteminde bilime, çocukluğun hayal gücüyle beslenen üretkenliğe, bilgi, dayanışma, sevgi ile paylaşmaya ve kadınlara yer yok.

Bunu nasıl yapmaya çalıştıklarını 2017 yılında çok daha iyi gördük. Okuma olanağı olmayan yoksul çocukların cemaat yurtlarına mahkûm bırakılarak Aladağ’da yanarak öldüğünü, Dikili’de, Ensar yurtlarında cinsel istismara, tecavüze uğradıklarını gördük. Tek adamın sözüyle kendi getirdikleri sınav sistemlerinin; TEOG’un, LYS-YGS’nin bir gecede kaldırıldığına, yerine konulacak sistemin aylarca açıklanmayarak çocukların, ailelerin kaygı ve endişeyle boğuşmasını yaşadık. Kurum Açma ve Kapatma Yönetmeliği’nde yapılan değişiklikle 191 yerleşim yerinde İmam Hatip Okulu dışında okul açılmayacağını, TEOG sonrası getirilen yeni sistemle çocukların girebileceği 600 nitelikli okul bırakılmasında gördük. PISA sınavındaki durumumuzu söylemeye bile dilimiz varmıyor.

Okullarda çocuklara ettirilen Cihat yeminlerini, en son Konya Selçuklu ilçesinde Kız Anadolu İmam Hatipte görev yapıp kız öğrencilerini Beden Eğitimi dersinde görünce tahrik olduğunu; sosyal medya aracılığı ile paylaşma fütursuzluğunu gösteren Ensar Neşriyat tarafından yayınlanan kitabı da bulunan Felsefe öğretmenini düşünün. İmzalanan protokollerle okullara sokulan Ensar, Hizmet, Hayrat, İlim yayma, TÜRGEV, TÜGVA ve onlarca cemaat, vakıfla ilk ve orta öğretimdeki soyut-somut ayrımını yapma kapasitesi henüz gelişmemiş; çocuklarımızın durumunu düşünün. Anaokulunda başı bağlanıp küçük erkek çocuklarının ayaklarını yıkamayı normalleştirip çocuklarımızın zihnine yerleştirilenleri düşünün. Bunlar basına yansıyanlar. Ya yansımayanlar? Bilmediklerimiz?

Yetiştirilmek istenen; sormadan kabullenen, korkuyla sindirilen, dini referanslarla yetiştirilip bilimi-bilimsel düşünmeyi düşmanlaştıran, kadını akıl yoksunu eksik etek ve cinsel nesne olarak gören bir Nesil!
Değerli Muğlalılar; Muğla ilimizde de 987 okul/kurumda, 7.749 derslikte 150.687 öğrencimiz, 12.273 öğretmenle eğitim-öğretim sürdürülmektedir.

Ancak Muğla da MEB ile Vakıf ve Cemaatlerin imzaladığı protokollerden muaf değil. Daha önce yaptığımız basın toplantısında bazı okullarda Hizmet Vakfının ders saatlerinde Değerler Eğitimi verdiklerini Velilerin bize ulaşması sonucunda tespit ettiğimizi belirtmiştik.

"GÖNÜLLÜ ÖĞRETİCİLER!"

04/10/2017 tarihinde Milli Eğitim Müdürlüğü Hayat Boyu Öğrenme Şube Müdürlüğü tarafından sevk edilen yazıda; Hizmet Vakfı Değerler Eğitimi Muğla İl Koordinatörlüğü tarafından gönüllü öğreticiler listesi sunulmuş, eğitimin bildirimi yapılıp, öğrencilere duyurulması ve ders için uygun yer temini ile ilgili okul çalışanlarının bilgilendirilmesi, ilgili protokol işaret edilerek belirtilmiştir.

1- İl Milli Eğitim Müdürlüğü bu talep doğrultusunda öğrencilere duyuru yapmış mıdır? Velilerin bu durumdan bilgisi var mıdır? Var ise bazı okullardaki Veliler neden dilekçe vermişlerdir?

2- Gönderilen listedeki gönüllü öğreticilerin içinde pedagojik formasyonu olmayanların bulunması ve bu konudaki yeterliliklerinin hiç bir denetim mekanizması tarafından ölçülmediği göz önüne bulundurulduğunda çocukların bir çok konuda ihmal ve istismara açık hale geldiği ortadadır.

egitimsen-mugla

Çocuklarımıza yapılan sunumun pedagojik olarak uygun olmadığı örnek defter notundan da görülmektedir. Bu notta da görüldüğü üzere toprağın altı bu dünya, toprağın üstü ise öldükten sonraki yaşam olarak tariflenmektedir. Özellikle ergenlik ve orta ergenlik dönemindeki çocuklar soyut ve dinsel bilginin iradi özümsemesini gerçekleştirecek yetilerle tam olarak donanmış değildir. Çocuk bu bilgileri ancak ezbere sorgulamadan hatta korku veya kaygı ile kazanabilmektedir. Sevap, günah, kıyamet, ahiret, melek, şeytan gibi tam olarak anlamlandıramayacağı kavramlarla karşı karşıya kalan çocuk psikolojik veya davranışsal birtakım sorunları yaşayabilecektir. Defter notunda görülen anlatımlar 10-12 yaşındaki çocuklara; dünyada süre giden yaşamı değersizleştirip bir an önce asıl yaşama (ahirete) kavuşmaya teşvik anlamı taşımaz mı?

27 Aralık 2017 Çarşamba günü Genel Merkezimiz tarafından 15.07.2017 tarihinde Hizmet Vakfı ile MEB’in yaptığı protokolün üç yıl daha süresinin uzatılmasına ve yeni maddeler eklenmesine karşı protokolün iptali için dava açılmıştır. Danıştay’a açılan bu davada yeni protokoldeki; gönüllü eğiticiler tarafından ders saatleri içinde de seminerler verilmesi, il içi ve il dışı gezi, ziyaret, piknik programı ve benzeri etkinlikler yapma olanağı tanımasına yönelik maddelerin yasa ve Talim Terbiye Kurulu Kararlarına aykırılığı da belirtilmiştir. Ancak davalar yetmez!

Ödediğimiz vergilerle Bilimsel, Laik, Demokratik, Pedagojik eğitim sunulması gerekirken; eğitim sistemine yerleştirilmek istenen gerici, cinsiyetçi, bilim dışı bu model; eğitimde acil durum zillerinin çaldığını göstermektedir.

2018 yılına girerken buradan Muğla ve ülke kamuoyuna velilere, öğretmenlerimize sesleniyoruz. Gözümüzden sakındığımız, yaşamımızı atfettiğimiz biricik varlıklarımız çocuklarımız; MEB ile imzalanan protokollerle dini vakıf, cemaatler eliyle teslim alınmak istenmektedir. Bu ülkede çocuğuna dini eğitim aldırmak isteyen herkes İmam Hatip Liselerinden, kurslara kadar her yerde ücretsiz olarak bu eğitimi zaten aldırabilmektedir.

Gelin çocuklarımıza ve Laik, Bilimsel, Demokratik Eğitimi kazanma mücadelesine sahip çıkalım. Çocuklarımıza verilen eğitimi, çocuklarımızdaki farklılıkları takip edelim. Çoğu zaman, haberimiz olmadan, kimin tarafından nasıl verildiğini bilmediğimiz bu eğitimleri istemiyorsak karşı çıkalım!

Unutmayalım bu ülke çağdaş, bilimsel, laik eğitimi kazanmak için çok bedel ödedi. Laik, bilimsel, demokratik eğitimi yeniden kazanalım! Bilimin olmadığı yeri karanlık kaplar. Çocuklarımızı karanlığın pençesine bırakmayalım.

2018 yılının Laik, Bilimsel, Demokratik bir ülkeyi ve eğitimi kazanma yılı olmasını diliyor, tüm kesimleri bu konuda birlikte mücadeleye davet ediyoruz.

Yeni yıl kutlamalarına dahi tahammülün olmadığı bu günleri geride bıraktığımız, aydınlık yarınlara kucak açtığımız bir yıl olması dileğiyle...

EĞİTİM SEN MUĞLA ŞUBESİ"