Milli Eğitim Bakanı İsmet Yılmaz'ın bugün açıkladığı müfredata eğitim sendikaları tepki gösterdi. Konuyla ilgili açıklama yapan Eğitim-İş, “Bakan Yılmaz’ın 'Çağın gereklerine uygun hazırlandığı'nı iddia ettiği müfredata genel olarak bakıldığında; çağdaş-bilimsel eğitimden uzaklaşıldığı, Cumhuriyet’in değerlerini ve önemli pozitif bilim derslerinin geriletildiği görülmektedir. Bakan Yılmaz’ın '15 Temmuz, yeni müfredatımızda yer alıyor' açıklaması ile Türkçe dersinden 'Atatürkçülük' kavramının çıkarılması bile, müfredatın siyasi niyetini ortaya seriyor. İktidarı boyunca müfredatı yapboza çeviren AKP, bu en köklü değişikliğinde de bilimsel değil siyasi hamlelerle bir değişikliğe gitmiş ve çocuklarımızın –dolayısıyla ülkemizin- geleceği ile oynamıştır” dedi.

[old_news_related_template title="Yeni müfredatta Darwin, diyalektik materyalizm, Suriye, 15 Temmuz destanı var, evrim yok" desc="Milli Eğitim Bakanı İsmet Yılmaz'ın bugün açıkladığı müfredatı değerlendiren Eğitim Uzmanı Alaaddin Dinçer, felsefe dersinde diyalektik materyalizm, Nietzsche, Kant ve Hegel'in yer aldığını, biyolojide Darwin'in 'katkı sağlayanlar' arasında bulunduğunu ancak evrim teorisinin olmadığını söyledi. Dinçer, Edebiyat dersinde ise öğrencilerden 15 Temmuz konusunda destan yazılmasını istendiğini söyledi." image="https://sozcuo01.sozcucdn.com/wp-content/uploads/2017/07/ogretmen_ogrenci2_shutter.jpg" link="https://www.sozcu.com.tr/2017/egitim/yeni-mufredatta-darwin-diyalektik-materyalizm-suriye-15-temmuz-destani-var-evrim-yok-1937179/"]

Eğitim-İş açıklamasında şunları söyledi: “Bakan, müfredatın 100 bine yakın öğretmen ve velinin görüşleri alınarak hazırlandığını bir ‘katılımcı çalışma süreci’ gibi sunsa da bu 100 bin kişinin kim olduğu, neden bu alandaki eğitim-bilim uzmanlarının, üniversitelerin ve demokratik kitle örgütlerinin tümünün görüşlerinin dikkate alınmadığı, büyük bir soru işaretidir. Yeni müfredata ilişkin daha önce nokta atışı yapan sendikalar ve yayınevlerine bakıldığında da, bu çalışmanın nasıl bir çevreyle yapıldığı açıkça görülmektedir. Bu müfredat, usulen de doğru hazırlanmamıştır. Bu kadar köklü bir değişimin, katılımcı bir şekilde hazırlanması gerektiği gerçeği bir yana dursun, daha uzun vadeye yayılması gerektiği ve pilot uygulamalarla test edilmesi gerekmektedir. Yangından mal kaçırırcasına yeni müfredatı getiren Bakanlık, bu müfredatı hem kısa bir zamanda ve şeffaf olmayan bir süreçte hazırlamış, hem de pilot uygulamaya gitmemiştir. Bakan’ın son ana kadar üzerinde ince çalışmalar yapıldığını iddia ettiği müfredatın, içeriğinin sadece yandaş sendikalarca değil, yandaş yayınevleri tarafından bile biliniyor olması da trajikomiktir. Bir sürpriz gibi açıklanan müfredat, hali hazırda yandaş yayınevleri tarafından incelenmiş, bu alanda kitaplar basılmaya bile başlanmıştır.”

[old_news_related_template title="Yeni müfredat açıklanıyor" desc="Milli Eğitim Bakanı İsmet Yılmaz yeni müfredatı açıklıyor. Gelecek nesillerin daha donanımlı olabilmesi için müfredatın yenilenmesi ihtiyacı doğurduğunu söyleyen Yılmaz, “2017-2018 eğitim öğretim yılında 1, 5 ve 9. sınıflarda yeni müfredat programı uygulanacak” dedi. Yılmaz, yeni müfredatta Cihat, FETÖ, PKK ve DEAŞ'ın öğretileceğini söyledi." image="https://sozcuo01.sozcucdn.com/wp-content/uploads/2017/07/flas.gif" link="https://www.sozcu.com.tr/2017/egitim/yeni-mufredat-aciklaniyor-1936763/"]

EĞİTİM SEN: OLDUBİTTİYE GETİRİLDİ


yeni müfredatla ilgili açıklama yapan Eğitim Sen, “Eğitim sistemi, tıpkı 4+4+4 düzenlemesinde olduğu gibi, müfredat gibi son derece önemli bir konu daha oldubittiye getirilmiştir. eni müfredatta yapılan ve bilimsel eğitim anlayışıyla açıkça çelişen çok sayıda değişikliğin Türkiye’yi çağdaş dünyadan koparacak özellikler taşıdığı açıktır” dedi.

Eğitim-Sen açıklamasına şöyle devam etti: “MEB tarafından açıklanan yeni müfredat program taslağı üzerinde bakanlığın iki yıldır süren çalışmalarının, iktidardan farklı düşünen akademisyenlerin, bilim insanlarının ve yandaş sendika dışındaki sendikaların görüşlerine neden başvurulmadığı anlaşılmıştır. Tüm ülkeyi ve gelecek nesilleri yakından ilgilendiren eğitim müfredatı gibi bir konuda, müfredatın siyasal ve ideolojik olarak iktidara yakın çevrelerin müdahalesiyle daha da geriye götürülmesi, bilime ve aydınlanma düşüncesine karşı adeta bayrak açılması söz konusudur. Ders kitaplarında bir süredir sürdürülen 'sadeleştirme' ve 'basitleştirme' uygulamalarının doğrudan bilim, felsefe, tarih ve sanat derslerini hedef alması, ünite ve kazanım sayılarının azaltılması, başta tarih dersleri olmak üzere, büyük ölçüde “dini” ve “milli” öğeler ve referanslarla donatılmış bir müfredat oluşturulmuştur.
MEB başından sonuna kadar müfredat hazırlıkları konusunda yeterince şeffaf ve açık bir tutum almamış, eğitim müfredatının bilimle, bilimsel bilgi ile gerçeklerle en somut bağlarını koparmış, eğitim sisteminde her türlü bilim dışı akım ve düşüncenin gelişmesi için geniş bir alan açmıştır. Bilimin en temel gerçeklerinden birisi olan Evrim Teorisi’nin müfedattan çıkarılması başlı başına bir skandaldır. Evrim Teorisi sadece biyolojide değil, tüm doğa ve insan bilimlerinde, bilimi ve aklı yok sayan 'yaradılışçı eğilimler'in akıl dışı safsatalarına karşı, bilimlerin kendilerini geliştirme ve ilerletmenin temel dayanak noktalarından birisi olan bir teoridir. Evrim Teorisi, iktidarın özellikle 4+4+4 sonrasında hayata geçirdiği 'dindar ve kindar nesil yetiştirme' projesine kurban edilmiştir. Türkiye bu hamlesiyle eğitimde bilimin evrensel değerlerine doğrudan cephe alarak, Suudi Arabistan ile aynı çizgiyi benimsediğini göstermektedir. Bu tehlikeli adımın arkasında, bütün okullarda okutulan eğitim müfredatını, imam hatip müfredatı ile bütünleştirme çabaları bulunmaktadır.

Müfredat değişiklikleri ile tarihin, darbeler ve cuntaların da tarih kitaplarında okutulacak olması, dönem başında tüm okullarda bir hafta boyunca şiddet görüntüleri eşliğinde gelişme çağındaki ilkokul öğrencilerine sakıncalı olmasına rağmen zorla izlettirilen ve “15 Temmuz darbe girişimi”nin eğitim müfredatına girmesi, ulusal bayramlar arasında sayılması, hatta Felsefe dersi müfredatı içine yerleştirilerek anlatılmak istenmesinin eğitim bilimine ne kadar katkısı olacağı tartışmalıdır.
Özellikle Hayat Bilgisi ve Sosyal Bilgiler Derslerinde çok sayıda tartışmalı ve iktidarın siyasal-ideolojik söylemlerini çağrıştıran değişikliklerin yapılması, benzer bir şekilde geçtiğimiz yıl bütün okullarda kutlanması için resmi yazı yazılan “Irak Kut’ül Amare Zaferi” gibi bir olayın yer alması dikkat çekicidir.

Türkiye’deki bütün eğitim kurumları, iktidarın ırkçı, mezhepçi, ayrımcı ve otoriter uygulamaları nedeniyle gerçek işlevlerinden hızla uzaklaştırılmıştır. İktidarın eğitim başta olmak üzere, toplumsal yaşamın bütün alanlarında uyguladığı baskı, şiddet ve dayatmacı uygulamalar, laik eğitime, eşit, özgür ve demokratik yaşama karşı açık bir meydan okumanın yaşandığını göstermektedir. Müfredat değişiklikleri, bir anlamıyla 'laik eğitim ve laik yaşama' karşı meydan okumanın somut bir yansımadır.

LAİKLİKLE SATANİZM AYNI KEFEYE KOYULDU


Laik-bilimsel eğitim anlayışına açıkça meydan okuyan, din-toplum ilişkisini konu alan ve laikliği de içeren sekülerizmi 'satanizm' ile aynı kefeye koyarak 'sakıncalı düşünce' ilan eden çağ dışı zihniyete karşı eğitim ve bilim emekçilerinin örgütlü gücü Eğitim Sen olarak bütün imkanlarımızla mücadele edeceğimiz bilinmelidir.”

CEYHUN İRGİL: BU MÜFREDATLA ÜLKEYE YAZIK EDİYORLAR!


2017-2018 eğitim öğretim yılından itibaren uygulanmaya başlanacak yeni müfredatın bilimsellikten uzak olduğunu dile getiren TBMM Eğitim Komisyonu üyesi ve CHP Bursa Milletvekili Dr. Ceyhun İrgil, “Düşünmeyen, sorgulamayan insanlar yaratmak istiyorlar ama farkında değiller düşünmeyen insan en başta iktidar için tehlikedir çünkü kolayca yön değiştirir. Bu müfredatla ülkeye yazık ediyorlar” dedi.

Eğitim müfredatının bilimle, bilimsel gerçeklikle ve aydınlanma düşüncesiyle birebir örtüşmesi gerekirken tam tersi bir yol izlendiğinin altını çizenİrgil, şu ifadelerde bulundu:

“Bakanlık, ilk taslak çalışmalarında Evrim Teorisi’ni müfredattan çıkardığında ve büyük tepki aldığında yetkili bir isim Evrim Teorisi’nin çocukların düzeyinde anlatılacak bir konu olmadığını söylemişti. Görüyoruz ki yeni müfredatta bilimin temel dayanak noktalarından birisi olan bu teori çocukların düzeyinde kabul edilmeyerek yer almazken, cihad kavramı kendine yer buluyor. Bu somut örnek bile Milli Eğitim Bakanlığı’nın değer verdiği ve çocuklarımıza layık gördüğü müfredatın amacını anlatmaya yeterli. Bu müfredatla ülkeye yazık ediyorlar.”

SIĞ BİR TOPLUMUN ÜLKEYE HAYRI OLMAZ


Milli Eğitim Bakanlığı’nın 100 bine yakın öğretmen ve veli katılımıyla gerçekleştirdiğini söylediği saha çalışmasının detaylarını vermediğini, 185 bin kurumsal ve bireysel öneri ve değerlendirmelerin ne kadarının dikkate alındığını açıklamadığını belirten CHP’li İrgil, “Anlıyoruz ki, bakanlık hiçbir uyarıyı ve öneriyi umursamadı. Şaşırdığımızı söyleyemeyiz çünkü kendi yaptığını doğru zanneden, öneri ve uyarıları dikkate almayan, en kötüsü öngörüde bulunamayan bir anlayışla karşı karşıyayız” diye konuştu.
CHP Bursa Milletvekili Dr. Ceyhun İrgil şunları söyledi:

“Bu müfredat, toplumu sığ bir anlayışa götürecektir. En özetiyle düşünmesi, bilmesi, sorgulaması istenmeyen insanlar yetiştirme gayretidir bu. Bilimden, felsefeden, tarih ve sanattan anlamayan bir iktidar da zaten ancak böyle bir müfredata imza atabilirdi, kendisi gibi sığ anlayışa sahip toplum için çaba harcardı. Ancak bu tehlikelidir. Hükümete en basit kelimelerle neden tehlikeli olduğunu şöyle izah edebiliriz; düşünmeyen insan en başta iktidar sahibi için tehlikedir çünkü böyle insan kolayca yön değiştirir! Sığ bir toplumun ülkeye hayrı olmaz.”